9.Bölüm: Kızıl Yıldız

20 3 8
                                    

Kitap Şarkısı: Melanie Martinez- Tag You're İt

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kitap Şarkısı: Melanie Martinez- Tag You're İt

Keyifli ve gerilimli okumalar📖💎

Hikaru korkudan nefesini tuttu, küçük dilini yuttu. Ne olduğunu anlayamamıştı, korkuyla arkasına döndü ve kesilen nefesine rağmen bağırdı.

"Sen de kimsin?"

Sesi, sekiz kızın mezarında yankılandı. Stresten karnına bir kramp girmesiyle yere çöktü, zavallı kız şok olmuştu. "Kimsin sen?" diye çığlık attı nefesi daha da kesilirken, yere tamamen çökmüş ve tekrar terlemeye başlamıştı.

"Hikaru benim, kızıl yıldız! Beni de yanında götür, Tanrı aşkına!"

Kızıl yıldız.

Hikaru'nun tüm acıları o an dindi, şok içinde bakakaldı. Kızıl arkadaşı, az önce yendiğini sandığı arkadaşı, öldüğü sandığı arkadaşı ölmemişti. Karşıdan gelen bir şey fark etti ve başı döndü, bir an bir çeşit cin sandı fakat bu oydu; sürüne sürüne gelen, kanlar içerisinde olan o kişi arkadaşıydı. Kızıl yıldız ismini taktığı ve çok sevdiği biricik arkadaşı. İkisi de delirmişti ve iyi değildi, Hikaru, Xio'nun kendisini öldürmeye geldiğini düşündü.

"Xio..." derken sözü kesildi kızcağızın.

"Beni almıyorsan Mashiro'yu al, o da nefes alıyor Hika! Diğerleri yaşamıyor ve bir yaşam belirtileri de yok. Lütfen!"

Hikaru kapıyı açtı ve maalesef ihtiyacı olduğu çantayla kapanmasını engellemeye çalıştı. Korkudan nefes nefese kalmıştı, dışarıyı görünce ise daha da çok endişelendi. Mashiro'yu nasıl taşıyacaklardı? Dışarısı tam bir felaketti.

Bulutlar, onlar yerine ağlıyor gibiydi. Hikaru, gökyüzünün kendileri yerine ağladığını düşündü. Sonuçta gökyüzü onları duyuyordu, Tanrı onları görüyordu, bulutlar onları hissediyordu. Yağan güzelim yağmura bakarken aklına Xio Ting'e verdiği söz geldi...

*****

Xio Ting, hıçkırıklar ile ağlayan canı arkadaşının yanına gitti. Zavallı kızı dövmüşler, Japon olduğu için ona hakaret etmişler ve karanlık, canavarların kol gezdiği bir sokağa atmışlar, onu orada bırakıp gitmişlerdi.

"Hikaru!" diyerek koştu minik kız, yaralı kızın yanına. Kızıl kız, hemen Hikaru'nun yanına ulaşıp ona sarıldı. Hikaru şoktaydı ve ağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyordu, titreyen elleri ve yaralı kolları ile Xio Ting'e sarıldı.

"Ağlama! Bir yerin kanıyor mu?"

"Dizim ve kollarım kanıyor..."

Hikaru daha sözünü bitirmeden kızıl kız, onu kucakladığı gibi koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki, sanki rüzgârla yarışıyor ve kraliçeliğini ilan ediyordu. Rüzgârdan bile hızlı, yağmurdan bile hüzünlü ve arkadaşından akan kandan bile sıcaktı. Terliyordu, arkadaşı çok zayıf olmasına rağmen yoruluyordu ama pes etmiyordu. Hastanenin yerini ezbere biliyordu. Bu hastanenin yolunu ona Hikaru ile Mashiro öğretmişti.

EBE SENSİNWhere stories live. Discover now