Final: Bir Son

7 2 1
                                    

"Xio?" diye sordu kızcağız. Afallamıştı, stresten tuttuğu nefesini geri verdi. Xio Ting yarım yamalak gülümsedi.

"Öyle katilmişim gibi bakma Hikaru, gerçi katilim de, bunu başka bir şey durdurmazdı. İyi tarafından bak, en azından bir vazoyla vurdum ve hâlâ yaşama şansı var."

Şoka uğramış bir şekilde bakıyordu Hikaru, bu ona ağır gelmişti. Aşırı korkan kız hâlâ bir tutam nefesini tutuyordu, vücudu kasılmış bir şekilde duruyordu, şekli hiç bozulmamıştı. Camların arasında kalmıştı. Xio Ting onu ellerinden tutarak kaldırdı ve bir abla şefkatiyle, sanki az önce katil, ruh hastası bir adamın kafasına vazo geçirmemiş gibi sarıldı ona. Kardeşi gibi olan kıza. Hikaru'ya.

O kadar trajikomik bir durumdu ki, Hikaru gülmek ile ağlamak arasında kalmıştı. Sadece şoktaydı, gözleri koskocaman açılmıştı, nefesleri hızlıydı. Xio Ting kızcağıza yumuşak bir şekilde, aynen bir anne gibi, şefkat ve merhametle sarıldı. Gözleri doldu ama ağlamadı, o güçlüydü.

Güçlüydü.

"Burada ne oldu?" diye bir ses geldi kapının oradan. Xio Ting oraya baktı, bir doktor gelmişti, derin bir nefes aldı.

"Kız kardeşime saldırdı. Ben de ona zarar vermek zorunda kaldım ama ölmedi, yaşıyor. O bir katil." dedi Xio Ting, sesi titriyordu, Hikaru bunu fark edince kıza daha da sıkı sarılarak gözyaşlarının arasından Xio Ting'e, "Ağlama..." dedi fakat devamını getiremedi. Kendisi ağlarken Xio'ya böyle demesi onu güldürdü, gözleri yaşlı kız gülerek sıkı sıkı kız kardeşine sarıldı.

Adam yerden alındı, camlar temizlendi. Hikaru, şokunu atlattıktan sonra aldığı ses kaydını polislere verdi. Polisler dinledi, şimdi ise suçlunun uyanmasını bekliyorlardı.

Hikaru, hastaneye annesinin geldiğini görünce koşarak sarıldı.

"Anne!" diye çığlık attı ve çığlığı tüm hastanede yankılandı. Koştu, sarıldı; sıkı sıkı sarıldı, Xio Ting'i çağırdı, annesi sanki kendi kızıymış gibi ona da sarıldı. Xio Ting'in anne ve babası kısa süre önce Tayvan'a geri dönmüşlerdi çünkü işleri vardı.

"Kızlarım..." dedi kızları birer birer öperek, kadın. "canlarım, özür dilerim."

"Anne buna gerek yok." dedi Hikaru annesine sarılırken. "Senin bir suçun yok."

Biraz daha sarıldıktan sonra kadın, Hikaru'ya döndü. "Hadi, eve gidelim." dedi ve daha sonra Xio Ting'e döndü. "Kızcağızım," dedi. "Senin evin barkın var mıdır? Annen baban nerede? İstersen gelip istediğin kadar bizde kalabilirsin."

Xio Ting tereddütle düşündü, evi vardı ama ne haldeydi bilmiyordu. Parası var mıydı, onu bile bilmiyordu. İstemese de, Hikaru'nun ısrarlarıyla onların yanına gitti.

✧✧✧✧

(ON YIL SONRA)

"Xio! Nasılsın Kızıl Yıldız'ım?" diye cıvıldadı telefon açılır açılmaz Hikaru. Çok mutluydu ve bu mutluluğunu hemen en yakın dostuyla paylaşmalıydı.

"Sen iyiysen ben de iyiyim Hika'm, sen neden bu kadar mutlusun? Maçı kazandınız mı?"

"Evet!" diye mutluluk çığlığı attı Hikaru. Neredeyse gözlerinden yaş gelecekti. "Finaldeyiz Xio, kazanırsak kupa bizim!"

"Bu müthiş bir haber!" dedi Xio Ting de mutlulukla. O an aklına bir fikir geldi ve Hikaru'yu daha da mutlu etmek istedi.

"O zaman hanımefendi, ben eve gelirken pasta alıyorum ve maçını izliyoruz, tamam mı? YouTube'da vardır maçın."

"Tabii ki! Ben de evi hazırlayayım." dedi öpücükle kapattı telefonu. Sevinçle heyecanlı voleybol maçının verdiği yorgunluğu umursamadan temizlik yapmaya başladı. Şu an dünyalar kadar mutluydu, evrenler kadar...

O "Ebe Sensin" olayından bu yana tam on yıl geçmişti. O yıl dava olmuş, Hikaru ile Xio Ting mağdur olmuş ve her şeyi en küçük detaylarıyla anlatmışlardı. Avukatları da onlara destek çıkıp labirentin içindeki cesetler, ses kayıtları onlara kanıt olmuştu. Öğretmen ve bu oyunda parmağı olan herkes ilk hapse girmiş, daha sonra da geri gelen cezayla idam edilmişlerdi. Ölen kızlar gömülmüş, Xio ile Hikaru'ya yardım edilmişti. Ailesi olan kızların ailesine haber verilmiş, daha sonra oyun tüm Kore'de yasaklanmıştı. Dahası, dünya gazetelerinde bile bu yer edinmişti.

Kızlar bundan sonra okullarını bir güzel okumuş, istedikleri bölümleri kazanmış ve okumuşlardı. Xio Ting mimar, Hikaru ise hep hayal ettiği gibi voleybolcu olmuştu. Hatta Japonya milli takımına bile çağırılmıştı ve gitmişti de. Beş yıl önce annesi ölmüştü, babasının nerede olduğunu zaten bilmiyordu. Xio Ting'in ailesi de ta on yıl önce Tayvan'da düşen uçakta ölmüşlerdi. Her ne kadar acı da olsa, kızlar toparlanıp kendi ayakta durmasını bildiler.

Özel günlerde diğer kızların gömüldükleri yere gidiyor, onları anıyorlardı. Xio Ting her seferinde Bahiyyih için pişman olduğunu dile getiriyordu fakat eninde sonunda ölecekti, bu yüzden çok da kafayı takmıyordu. Geçmişi tamamen unutmasalar da geçmiş yüzünden depresyonda falan değillerdi, bu yaptıkları en iyisiydi. Birkaç sene psikolojik destek görmüşlerdi ve bu işe yaramıştı.

Hikaru temizliği bitirince en güzel elbisesini giydi ve biraz yemek yaptı. Xio Ting geldiğini haber ettiğinde televizyondan YouTube'u açtı, ilk kendi maçını izlediler, daha sonra güzel, romantik bir film izlediler. İzlerken de uyuyakaldılar.

İşte, bu kadardı. Eninde sonunda adalet yerini buldu, onlar mutlu oldu. Onlar daha hiç evlenmediler, iki dost mutlu mesut yaşadılar. Ta ki, ölene kadar. Darısı, "Ebe Sensin"i oynayan veya oynamayan herkesin başına...






















Bir kitabın sonu daha😭 O kadar üzgünüm ki şu an😭

Ama ben bağlanmıştım yaaaa😭😭😭

Her neyse, final bence güzeldi, biraz istediğim gibi bitti. Sizce nasıldı?

Aslında ters köşe yapacaktım ama yapmadım. Gerçek sonda aslında bunları anlatan bir kişi oluyordu ve bu yalnızca bir hikâye oluyordu, daha sonra hikâye bitiyordu ve herkes yatmaya gidiyordu. Neyse, o son istenirse belki düzenler yazarım😍😍😍

Bu final olduğu için daha fazla yorum bekliyorum sizden. Hepinizi evrenler kadar seviyorum, bir dahaki kitapta görüşmek üzere, hoşça kalın, sağlıkla kalınnn💎🫀

(Bunun gibi bir kurgu daha gelecek, beklemede kalın.)

EBE SENSİNWhere stories live. Discover now