12.Bölüm: Tüm Her Şey

7 3 3
                                    

Melanie Martinez- Tag You're İt



Hikaru derin bir nefes alarak arkasını döndüğünde şoka uğradı, oydu, o adamdı; o gün onlara yemeğe çağıran adamla aynı odadaydı fakat kızlar bunu tam olarak fark etmemişti. Hikaru onu anında tanımıştı, oydu: İşte oyunu kuran, kesinlikle. Oydu.

"Beyefendi," dedi panik olmasına rağmen, Hikaru. Tanımamış gibi yapması en mantıklı hamle olurdu. "fark ettiyseniz burası kızlar tuvaleti, kapıyı da açıp gider misiniz acaba?"

Gizemli adam sadece güldü, Hikaru ise yutkunmakla yetindi. Kötü bir haber vardı.

Biliyordu.

Hikaru'nun kendisini gördüğünü...

biliyordu.

Hikaru terlemeye, paniklemeye başladığını ve elinin ayağının neredeyse titreyecek olduğunu fark etti. Geriye doğru bir adım attı; kendisini dövüşmeye hazırlıyor, etrafta kesici alet olup olmadığını kontrol ediyordu, fakat maalesef yoktu. Bu sefer şanslı değildi, tam da şans gerektiren bir yerde şanslı değildi, hatta bir gram olsun şansı yoktu. Ya ölecekti, ya da öldürecekti.

Aynı oyunda olduğu gibi.

"Beni tanıyorsun Hikaru." dedi gülerek adam. Siyah sihirbazlara özgü şapkası, siyah takım elbisesi ve yine siyah eldiveniyle korkunç ve gizemli görünüyordu. Uzun ama kütleli adamın kasları, Hikaru'ya kendisini yenmesinin imkânsız olduğunu haykırıyordu. Zavallı kızcağızın göz bebekleri bile titriyordu, hızlı hızlı ne yapacağını hesaplamaya çalışsa da bunda bir türlü başarılı olamıyordu, bu da işi daha da kaotikleştiriyordu.

"Sana gercekleri anlatmaya geldim. Bunun için seni uygun gördüm." dedi. Hikaru'nun konuşmasına izin vermeden anlatmaya başladı.

"Biz Hikaru, biz sizi on yıl önce izlemeye başladık. Amacımız, bulduğumuz bu kanlı oyunu oynatacak birkaç saf kız bulmaktı. Tam o esnada size rastladık ve yanımdaki yardımcımın itirazları üzerine sizi izlemeye başladık.

Labirentin içinde hızla koşturuyor, kahkahalar içerisinde kaçıyor, birbirinizi ebelemeye çalışıyordunuz; ilgimizi çeken şey de buydu işte, sizin ebelemece değil, "Ebe Sensin" oynamanızdı. Oyunu piyasaya sürmek isteyen ve çoktan online oyununu yapmış olan bizden önce birkaç çocuk bu oyunu bulmuştu bile. Sizi seçtiren şey de buydu zaten.

Gayet sorunsuz bir şekilde eğlene eğlene oyununuzu oynuyordunuz. Çok şirindiniz. Aranızda Bahiyyih dışında herkes vardı fakat sekiz kişi değil, dokuz kişiydiniz çünkü o kız, Bahiyyih'in ablasıydı.

Evet! Sarışın, uzun ve neredeyse tüm grubun 'abla' diye hitap ettiği o kız, Bahiyyih'in ablasıydı aslında. Yanlış hatırlamıyorsam ismi Bo'ydu.

Bir ara oyunda ebe Xio Ting oldu. Kızıl saçlı kız çok hızlı koşuyordu ve onu kafamıza takmıştık. İyi bir koşucu olabileceğini ve oyunu kazanabileceğini düşünmüştük. Biz bunun hakkında konuşurken bir anda bir şey oldu.

Xio Ting, yerde kanlar içerisinde gözleri yarı açık yatan sarışın kıza bakıyordu. Gözleri korkudan fal taşı gibi açılmış, donakalmıştı, eli ayağı titriyordu ama vücudu tamamen kaskatı kesilmişti, kameralardan bile beti benzinin attığı görülebiliyordu. Sarışın kız ise boynu kırılmış bir şekilde kanlar içerisinde yerde yatıyordu ve o an son nefesini verdi. Aslında Xio Ting bir şey yapmamıştı: Sadece Bo ile birbirlerini kışkırtırken Bo parande atabileceğini söylemiş, Xio Ting de parandesini kendisinden kaçarken atmasını söylemişti. Kızcağız atarken bileği dönünce düşmüş, boynunu kırmış ve oracıkta ölmüştü.

Bu olaydan sonra sizin oyunu oynamanızda karar kıldık, fakat daha çok küçüktünüz, bu yüzden de bekledik. Hiçbiriniz saf veya günahsız değildiniz, aslında birkaç kuruş won için kendinizi dahi satacak türden kızlardınız, fakat burada bahsettiğim şey cinsellik değil bunu söyleyeyim. Arkadaşım Seo, oyunun kurucusuyla görüştü. Aşırı büyük bir oyun şirketi sahibi olduğumuz ve ünlü olduğumuz için bu işin arkasında olduğumuz anlaşılmayacaktı, ödül bir milyon won olacaktı fakat bu yarışmacılara söylenmeyecekti. Ne kadar iyi, değil mi?

Fakat siz sekiz kişi kalmıştınız, bu yüzden biraz kaygılıydık. Yıllarca sizi her yerde takip ettik, eninde sonunda yıllar önce dibinizde ölmüş o kızın kardeşiyle arkadaş oldunuz. Aslında o oyun labirentte başladığı an Xio Ting ile Bahiyyih biliyordu, geçmişteki her şeyi anlamlandırmış ve artık kim kimin düşmanıdır biliyorlardı. Xio Ting'in Bahiyyih'e 'ihanet' etmesi normal yani.

Şunu da söyleyeyim, fark etmişsen Bahiyyih ile Bo, aynı yerde öldü Hikaru. Tesadüfe bak...

İşte, böyle Hikaru ama siz, oyun bozanlık yaptınız. İki kişinin hayatta kalmaması gerekiyordu. Ben de dedim ki, neden bir tanesi ölmesin, değil mi? Sonuçta en çok koşan, en çok hak edendi. Elendin Hikaru."

Adam bıçakla ona yaklaşırken Hikaru, kalbi deli gibi çarpmasına rağmen kendinden emin bir şekilde adama bakıyordu.

"Ebe sensin Hikaru, öldün, çık." dedi adam bıçağı fırlatırken. Hikaru'nun kaçacak yeri olmamasına rağmen bıçak sadece omuzunu sıyırabildi.

"Böyle yapman çok ayıp," dedi Hikaru küçümseyici bir sesle. Sonra cebinden çıkardığı telefonunu gösterdi. "Ses kaydı aldım, ahmak."

Gizemli adam şok içerisinde durdu, elindeki ikinci bıçağı fırlatmadı. "Sen..." diyebildi zorla. "Lanet bir dahisin!"

Hikaru kendisine doğru koşan adamın tersi yönüne doğru koşamadı çünkü yeri yoktu, ona doğru koştu fakat aradan sıyrılamadı. Yakalandığında hem onu öldürüp hem de telefonunu kırmaya çalışan adamı hırpalamaya çalıştı fakat olmadı, adam cebindeki bıçağı çıkarmıştı bile.

Hikaru bıçağı engellemeye çalışırken bir kırılma sesi geldi. Hikaru, cam parçalar her yere savrulup yanağında küçük bir yara açarken adamın sönen gözlerine gerçek bir korku içerisinde baktı. Adam yana doğru bıçağıyla beraber düşerken çıkan bıçaktan çıkan mekanik ses, lavaboyu doldurdu. Yere düşme sesi birkaç kez yankılandı ve Hikaru yukarı doğru baktı.

Bu Xio Ting'di.














Nasıldı? Beğendiniz mi?

Mantık hatası fark ettiniz mi, ya da aklınıza takılan bir soru var mı? Benim için çok önemli.

Sizce adam öldü mü?

Bunları tahmin etmiş miydiniz?

Her neyse, bu kadar soru yeter sanırım. Maalesef kısa oldu fakat heyecanlı ve tadında bitirmek istedim. Galiba bir dahaki bölüm final olacak, daha uzatmanın hiçbir anlamı yok. Zaten ne kadar çalışsam da en fazla iki bölüm uzayabilir. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere❤️‍🩹🫀💎

(861 Kelime)

EBE SENSİNWhere stories live. Discover now