Bölüm 3

210 12 2
                                    

"Bu da ne demek oluyor Bahar, bana çabuk bunu açıkla yoksa seni gerçekten Londra'ya yollarım!" Zehra'yı gördüm önce, sonra da elindeki telefonunda oynayan videoyu. "Kim bu erkek güzeli?" erkek güzeli dediği kişi İnanç'tı. Video da düne aitti, demek kameraya çeken insanlardan biri, sanırım birden çoğu, bizi sahilde video çektikten sonra internete yüklemişti. Bu video Zehra'nın eline geçmişti, ama daha garibi videonun binlerce izlenmiş olmasıydı. Tam olarak yüz seksen altı biz doksan kişi izlemişti. Zehra'nın elindeki telefonu aldım, videoyu başa sararken o da sinirle sandalyesine oturdu. Garson bize yaklaştı, tam ne istediğimizi soracakken, "Gitsene kardeşim sende on senedir gelip bir çay içip gidiyoruz sadece, öğren biraz ya!" sinirlenince ne kadar saçma davrandığının farkında değildi hala.

Her şey normaldi, gitar ses, benim sesim, burası İstanbul, martı sesleri. Gitar çantasına biri eğildi bir kaç bozukluk attı, sonra biri daha eğildi ufak miktarda kağıt para attı, sonra biri eğildi beyaz bir kağıt parçası attı. İnanç eline aldı, cebinden, kamera açısına uymayan bir yerden çakmak çıkardı yaktı. On saniye geri aldım, eğilen kişiye baktım, tanıdık. "Bu..." telefonu çevirdim ve Zehra'ya gösterdim. "Bu Ferhat değil mi, baksana?" gerçekten oydu. Her zamanki mavi gömleği, beyaz tişörtü, gümüş saati.

Telefonu yüzümü görecek şekilde indirdi, "Ben onu sormadım, yanındaki kim?"

"Ne?"

"Hani şu yakışıklı, çekici, uzun saçlı, kaşında piercing olan, esmer gibi yanmış teni, kumral rengi saçları, yeşil ela gözleri olan çocuk Bahar. Ne zamandan beri erkeklerle, daha doğrusu karşı cinsle konuşma becerini geliştirdin? "

"Kedi gözlü..." diye mırıldandıktan sonra, zaten Zehra'ya anlatmayı beklediğim için hemen döküldüm. "Adı İnanç, metroda tanıştım. Aslında uzun zamandır her yerde karşıma çıkan tanıdık bir yüzdü. Tanışmadık işte ne bileyim, kimliğimi düşürdüm metroda, onu verdi, sonra adımı da öğrenmiş oldu. İyi biri, ama sen tanısan ne enteresan çocukmuş dersin. Ablamın mezarına gitmiştim, ordaydı. Daha önce evlenmiş olmalı ki kendi kızının mezarındaydı. Kızı daha üç yaşında vefat etmiş, karısını bilmiyorum sormadım da, üzgündü, içimden geldi sahile davet ettim, kırk yıldır tanışıyor gibi göründüğümüze bakma sen aslında ikinci uzun sohbetimizdi." Zehra'nın sadece İnanç'ın evli olduğu kısımda özleri büyüdü. Masaya elini vurdu, "Sen şaka mı yapıyorsun! Daha önce evlenmiş, bir de çocuk yapmış birinden mi hoşlandın? Ferhat bile benim için en alttaydı ama şimdi başka. Evet farklı bir yakışıklılığı var, ama..." dedi ve durdu. Ama belki de bir kadınla evlenmemişti, sadece tek gecelik bir ilişkiden meydana geldi belki de, ona sormamıştım bile.

"O çok başka Zehra," dedim, ağzımdan çıkanı ben bile tahmin etmemiştim ki. "Çok farklı konuşuyor, sanki uğur. Sanki ağzından çıkan her kelimeyi saliseler içinde planlıyor. Sanki elleri hep ne yapacağını biliyor, neyin gizli neyin açık olmasına müthiş karar veriyor. Güven vermiyor, güvendiğini ilk andan beri anlıyorsun müdahalesi olmadan hem de." Donuk yüz ifadesi bana bakakalmıştı, durdu durdu, sadece durdu. Zehra'dan hareket etmesini beklerken önüne çayı geldi, ama hala durdu. inanamıyor gibi bir ifade oluştu kahve gözlerinde, "Bahar, resmen aşık olmuşsun..." hayır, ona gram inanmadım, bu kadar çabuk olmazdı. İnanmadım.

"Hayır, Zehra. Öyle gibi bahsediyorum belki ama asla, emin ol bundan asla. Ben İnanç'a bu kadar çabuk aşk olmam. Sadece iki, iki. Bu kadar çabuk olamaz." o da bana inanamaz gibi baktı, tek sorun buydu. Ama umursuyor da değildim. İstediğini düşünmekte, aklında istediği senaryoyu kurmakta özgürdü. Sadece izleyecektim onu. Zehra hep hayalperest bir kişiliğe sahipti, doğuştan beri. "Ama onunla daha çok zaman geçirmek istiyorum, keyifli, keyifliydi. İlk kez sohbete atıldık, ve bir daha konuşmayız diye düşünmüştüm, gerçekten, ama çok ani bir şekilde fark ettim. Sanki birbirimize benziyorduk biz, senelerce görüşmemişiz de birbirimizi görüp yıllarda olanları anlatıyor gibiydik. Keyifli olan buydu galiba." Zehra güldü, gerçek bir gülüş sergiledi çünkü komik gelmiştim ona. Yine, ve yine, hep komik ve aptalca bulmuştu sözlerimi, farklıydık ama en yakın arkadaşız lafımı asla eskitmedim her zamanki gibi. "Uzun zaman oldu senden Ferhat dışında bir şey dinlemeyeli, ama bu güzel, çok güzel. Sana demiştim, ve dinlemedin, ama yine ben haklı çıktım Bahar. Tesadüfleri en çok aşk sever."

Tesadüf İhanet EderWhere stories live. Discover now