Bölüm 9

77 8 1
                                    

Oy: 8
Yorum:4

İyi okumalar size...

(Bahar Eyüz)

Bazen insanlar fazla acımasız olabiliyorlar. Çoğu insan, yüzüme bakıp ne kadar masum ve saf bir kız olduğumu düşünebiliyor. Hatta bazıları yüzüme karşı bunu dile de getiriyor. Mesela Ferah, o bende bunu seziyor ama yüzüme söylemiyor. Söylemese de bunu anlıyorum, anlayabiliyorum ama o yüksek ihtimalle anlamadığımı düşünüyor. Tek sorun vardı, o da Ferah'ın gizli bazı sırlarının bende olmasıydı. Çünkü hatalıydı, beni hafife almıştı.

"Adım Bahar," dedim elimi uzatarak. Kiracı elimi tuttu, ama o da aynen satmaya niyetliydi. Elimi tuttu, ve daireye bir göz attı. "Aslında burası eskiden kızımın üniversite yıllarında kaldığı evdi. O yüzden size yarar mı bilemedim." Dedi biraz mahçup şekilde, gülümsedim. "Hayır hayır, yeterli gelmeseydi sizinle görüşmezdim. Çok güzel, bana fazlası ile yeterli." Dedim, içi rahatlamıştı. "Odaları boyamamda sorun var mı?" Diye sordum aniden. Burayı satın almak istemiyordum, kiralamak istiyordum. Biraz düşündü, "Mesela ne tip bir boya? Ne renk?" Diye sordu haklı olarak. Etrafa ve duvarlara göz attım, yıpranmış duvarlar değildi. Boyanmaya ihtiyacı pek olmayan gayet kullanışlı ve temiz. Ama boyamak istiyordum. "Bej rengi gibi, kırık beyaz." Diye yanıtladım. Adam kabul edercesine baktı, "Olabilir, kiralığa çıkarmadan önce boyamayı düşündük ama acelemiz de vardı."

"Tamam o zaman, anlaştık." Dedim. "Yakında mobilyalarımı taşıtacağım. Ondan önce de boya işini hemen halledebilirim. Sizin aksinize benim işim yok. Ama bir sorum olacak," duraksadım, dudaklarımı dilimle hızlıca ıslattıktan sonra, "Alt komşum genelde evde olur mu?" Diye soruverdim. Adam başımı onaylamazcasına salladı, "Hayır, genelde olmaz, kendisi bildiğim kadarı ile seyahat etmeyi seven bir kimsedir. O yüzden evde genelde başka bir arkadaşı kalır arada sırada. Sonra o gider, adam geri gelince de genelde gelmez evine. Bu uzun zamandır böyle." Dedi. Gülümsedim. "Anlıyorum. Garip olmalı ama komşularımla aramı bozmak istemem." Adam da gülümsedi, "Evet anlıyorum, o zaman anlaştık." Fazlasıyla mutlu görünüyordu.

Ben yeni bir daireye taşınıyordum, hem de İnanç'ın oturduğu evin hemen üst katına. Ve kiracının bahsettiği arkadaş da Ferah'tı. Ve eve girmesinin sebebi de bir şey aramasıydı, ama o şey bendeydi.

Bunu yapmış olmam bile benim için bir cesaretti ama sonuçta kimse benden şüphelenmezdi. Ben sadece Bahar dım sonuçta. Herkes de bunu böyle biliyordu. Ev sahibi ve ben evden çıktık, bir kaç boyacı önerdi, numaralarını aldım ve çıkınca arayıp hemen anlaştım. Aceleci davrandım çünkü bir an önce taşınmak istiyordum. Bir an önce taşınıp onlara daha da yakın olmak istiyordum. Sadece İnanç'a değil, Ferah, ve Selim'e de yakın olmalıydım.

Şimdi aşağı kat dolu olmalıydı, gelirken penceresinden ışığın açık olduğunu görmüştüm. İnanç ya da Ferah evdeydi. Herhangi biri. Ama ben İnanç'ın evde olmasını istiyordum. İnanç ile komşu olma fikri kulağa çok hoş geliyordu.

Neden mi taşınıyordum? Çünkü evim oldukça eskidiği için ev sahipleri birleşip koca bir tadilata karar verdiler. Binanın tümüne sayılır. Bende evim olana kadar buraya taşınıp ilerideki son bir seneyi burada geçirmeyi planlıyordum. Bence gayet makul bir fikirdi, ayrıca bana bu evin adresini de İnanç vermişti. Durumu anlattığımda uygun olabileceğini düşünmüştü, ve bana ev sahibinin numarasını vermişti. Benle yakın olmayı hiç sorun etmiyordu. Bu bana rahat hissettiriyordu.

İnanç evdeydi, ama onu görmek için daha erkendi. Ne kadar bu aklıma gelmiş olsa da metroda karşılaşacağımıza emindim. Adım gibi emin hemde. Her şey nasıl bu kadar hızlı ilerleyebiliyordu bilmiyorum ama acele de etmiyorduk. Ve evet, artık tamamen biliyordum, ben İnanç'tan hoşlanıyordum. Bunu da gizlemek gibi bir niyetim yoktu, ama Ferah aklıma girmişti. Ayrıca İnanç da oldukça elverişli davranıyordu. O hala eski karısına aşıktı. Bu sorun değildi, duygularını içinde yaşamaya alışkın biriydim. Aynı Ferhat'ta olduğu gibi, ama aynı zamanda şu anda daha rahattım. Gerçekten rahattım, İnanç'ın en iyi özelliği buydu, o insana kendini huzurlu hissettiriyordu. Ve yanında kendin olma gibi bir derdin yoktu, çünkü zaten belli belirsiz kendin oluyordun.

Tesadüf İhanet EderWhere stories live. Discover now