Bölüm 4

153 18 4
                                    

Ufak bir duyuru yapmak isterim, bu bölümden itibaren yorum ve oy sınırı olacak, iyi okumalar.

Yorum; 5
Oy; 5

Gece penceremden ayın ışığı düştüğü zaman, genelde uyanmazdım. Ama beni uyandıran anladım ki ay ışığı değildi, beni başka biri dürtmüştü, bir iç güdü. Benim her zamanki kara basanlı gecelerimden biridir belki de diye içimden geçti. Evet her zamanki, çünkü küçük yaşlardan itibaren kendimi şizofreni hastası biri gibi hissediyordum, nedeni de geceleri sebepsiz yere bir güdünün beni dürterek uyandırmasıydı. Ufak çocuklar, genelde hayalperesttir, yalancıdır. Bu sebeple ciddiye alınmazlar. Ama babam alıyordu, beni bir çocuk olarak görmediğini de biliyordum çünkü ne zaman olgun davranışlar göstersem dış görünüşüm isterse sekiz yaşındaki masum bir kız çocuğu olsun onun için gurur vericiydi.

En başından beri, ufak çocukların yetişkinlere göre daha farklı bir küme de olduğunu biliyordum. Çocukların iç güdüsü farklıydı, ve her şeyi hayvanlar kadar net hissediyorlardı. Bu bilgilerin bir kaçını çok erken yaşta duydum ama hep inandım, çünkü geceleri hep uyanıp sadece susadım zannederek odamın pembe duvarları siyah olmuşken kapıyı zorluyordum. O kapı, sadece bir gece açıldı ve o geceden sonra, aynen babamın istediği türden biri oldum, çocuk olmadım, yetişkin oldum. Daha on bir yaşındayken.

Ama uyanma olayım, hiç geçmedi. Şu an yirmi üç yaşındayım ve hala bazen o garip iç güdü beni uyandırıyor. Bazen bir fısıltı, bazen korkutucu bir rüya, bazen de çimdik. Bu gün çimdik ti.

Saçlarımı düzelttim, tek yaptığım bu oldu önce. Sonra ayağa kalkmak istedim. Kalktım, ama anlık bir baş dönmesi yaşamıştım ve yatağa oturmuştum.

Ağzımdan o kelime çıktı yine, "Baba..." dedim ellerimi öne güçlükle uzatarak. Karanlıkta, kendimden başkası olduğuna inanmak istiyordum, mesela babamın. Ellerimle etrafı taradıktan sonra tekrar ayağa kalktım, bu sefer gözlerim karanlığa alışmış gibi olsa da hala bir şeyler vardı. Bir rüzgar, ve ben bazı şeylerin de farkındaydım, o dürtü bir rüzgardı. O iç güdü, bir rüzgardı, ve hala bundan emindim, tam on bir sene öncesinde olduğum gibi hala iç güdünün somutlaşmış halinin rüzgar olduğuna emindim. Hala geceleri malikanemizin soğuk duvarlarının arasından bile geçebilecek kadar somut bir rüzgar, lanetini sürdürüyordu. Komşuların lanetli dediğini hatırlıyorum, ama ben gerçeği biliyordum.

Ezberimdeki odamın kapısının önüne geldim, kapının topuz şeklinde yarı sökük kolunu tuttum, çevirmek için gücümü ne kadar az sarf etsem de, kırık bir kapı topuzu için yetmemişti. Daha sert ve daha sert kavradım topuzu, anahtarı üstünde olmasına rağmen denemedim bile, çünkü bundan aylar önce o anahtar kilidin içinde kalmıştı. Çevirdim, oynamadı, yine. Yalnız yaşadığımı varsayalım, ben seneler önce varsaydım zaten ama, hala kırık bir kapı kolunu çeviremeyecek kadar güçsüz değildim.

Her sene, her ay, her gün. Kapım yine kitlenmişti.

03.03.2019

iki gündür, İnanç'la karşılaşmıyordum. Nedeni hakkında bazı tahminlerim vardı, sanırım yine bir seyahate çıkmıştı. Acaba bu sefer nereye gitmeyi tercih etmişti? Bilmiyorum ama, eminim yine doğru bir tercih yapmayı becerebilmiştir. Yeni bir sohbet. Düşündüğüm buydu evet, ayrıca yakında kendi müzik evimi açacaktım. Ama nedense bunu yapmak için bile sadece iki gündür eksik olan İnanç'a ihtiyacım var gibi hissediyordum. Hala hissediyorum. Gece yatmadan önce aklıma geliyor, itirafı kolay bunların. Daha önce rüyalarıma girmedi, ama belki ilerde girer, ve kesin girecek.

İnanç'ı feci halde kafama takmıştım ve kabul ediyordum, bu sefer onun yerine oturmuş, metro kapısını kontrol etmekle meşgul oluyordum. Her açılışta, aradan uzun saçlı, kedi gözlü, çilli bir adam girecek mi diye bekliyorum. Yanımdan bir ses gelmesiyle irkildim, "Beni bekliyordun." başımı aşırı ani bir refleksle yana çevirince bir çift kedi gözle karşılaşmam geç olmadı. Ama... Ama yarım saattir kapıyı bütün dikkatimle izliyorum, ve yanımda beliriyor. "Rus ajanımız da gelmiş." dedim şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışırken. Güldü, ve o dolu dolu gülümsemesiyle güldü, "Ne o? Mafyatik adamın asi kızı rolüne yine mi büründün? Ama her neyse, sonuçta bu o kadar önemli bir detay değil, değil mi Gitarcı?" ona yaklaştım hızla, "Mafyatik adamın kızıymış..." diye mırıldandım dişlerimin arasından. "Beni sinir etmekte bir numarasın, tebrikler. Babamdan söz etmeye devam edersen, sana yemin ederim..." lafımı kesti, benim kadar kısık bir sesle konuşarak. "Şimdi de tehdit öyle mi, aman tanrım başım dertte olmalı." o cidden gıcıktı. Hala babamın karanlık tarafından nasıl haberi var bilmesem de, zaten bunun üzerine iddiaya girmiştik.

Tesadüf İhanet EderWhere stories live. Discover now