-12-

9.4K 614 66
                                    

Barış'ın ağzından...

Bilmem kaçıncı defa gelen aramayı reddetti. Saatlerdir oturduğum yerden biraz ileri kayarak yeni bir bira aldım. Aldığım yudumla yüzümü buluşturmam bir oldu. Tadı nasıl bu kadar kötü olabilir? Kafam dağılsın diye içmesem asla elimi bile sürmeyeceğim bir şeydi.

Denizin dalga sesleri kulağımda yankılanıyordu. Gözlerimdeki yaşlar nr kadar silersem sileyim eski yerlerini boş bırakmıyordu. Elimle tekrar silmek için gözlerime uzanırken vaz geçip elimi geri indirdim. Zaten bir değişiklik olmuyordu. Telefon tekrar çalmaya başladığında öfkeyle açtım.

"NE VAR ARAYIP DURUYORSUNUZ?"

Uzun bir sessizlikten sonra, "Üzgünüm, sanırım yanlış aradım." Duyduğum ince sesle tekrar hayal kırıklığı kapladı vücudumu. Belki o arıyordur diye düşünüyordum ama evren resmen yüzüme vuruyordu 'umurunda değilsin' telefonu tekrar cebime atarak biramdan bir yudum daha aldım.

Hem arayıp ne diyecekti 'kusura bakma yalan söyledim sana. Yakında evleniyoruz' falan mı? Gözlerimin tekrar dolmasıyla kumların üzerine doğru uzandım. Gerizekalı Ömer ne olurdu beni sevsen?

Yanımda hissettiğim hareketlilikle o tarafa döndüm. Gözlerim hem sarhoşluğun hemde ağlamanın getirisi olarak bulanik bir şekilde bir şeyleri görmeyi reddiyordu. Yanımda oturan kişi birama uzandığında hızla doğruldum-doğru bir karar değildi-. Midemin bulantısını görmezden gelerek
elindeki birayı tuttum, hırsız. " Bırak biramı seni pis hırsız." Bağırmamla ilk irkilsede sonradan kıkırdadığını duydum.

Hem hırsız, hem yüzsüz. Elindeki birayı çekmeye çalıştığımda herhangi bir gelişme elde edememe kaşlarımı çattım. Tamam, biraz güçlü bir hırsızla karşı karşıya kalmıştım. " Bak sevgili hırsız bu bira bir öğrenci için oldukça pahalı, lütfen siktir git ve kendine al." Ne kadar net konuşmaya çalışsamda kelimeleri yuvarladığım için oldukça anlaşılmaz bir konuşma yapmıştım.

" Parasını veririm." Kafasına dikleyip içkiyi yarıladığında baka kaldım. Elimi saçına atarak hızla çektim. " Seni pis hırsız, içebilirsin dedim mi ben sana?" Ellerimden kurtulmaya çalıştığında daha kuvvetli çektim. Saçlarimdaki ellerimi sertçe tutup çekti. "Manyak mısın oğlum sen."

Sesi aşırı tanıdık geliyordu. Ellerim gevşedi kendimi yaptığım yere geri bıraktım. Dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtı. "Tamam, ağlama." Elindeki birayı yanıma bıraktı. "Ama ben onun için ağlamıyorum ki" hıçkırıklarımın arasından kurduğum cümleye anladı mı anlamadı mı o an önemsemedim.

" Neden ağlıyorsun?"

" Bana yalan söyledi." Üzerime eğilerek
" Kim yalan söyledi?" Yüzünü tam göremesemde siması çok tanıdık geliyordu. " Bana onunla konuşmadığını söyledi ama onunla evlenecek." Hırsız sanki çok komik bir şey demişim gibi gür bir kahkaha attı. " Komik mi? Ben sana derdimi anlatayım sen gül."

Sanki ben söylenmiyor muşum gibi daha fazla gülmeye başladı. " Çok tatlısın." Dediği şeyle gözlerim büyüdü, 
" Bir de sapık mısın? Aaa İMDAT SAPIK VARR!" Elleriyle ağzımı kapattı. Pis sapık. " Manyak mısın oğlum? Ne bağırıyorsun?" Cevap vermek istediğimde ağzımın üstünde ki eli yüzünden konuşamadım. Bunu fark etmiş olacak ki elini çekerek bana alan tanıdı.

" Tamam biye geldin yanıma gitsene." Hızlıca ayağa kaltı. Ne çabuk ikna oldu.
" Hadi evine bırakayım seni." " Sapık bir hırsıza evimi falan söyleyemem. Hıh." Gitmesini beklerken bir an da havalanmamla çığlık attım. " Söyleme ben seni götürürüm."  "BIRAK LAN BENİ." Kurtulmak için çırpınmam hiç bir işe yaramadığı için bir yerden sonra var geçtim. Vücudumun mayışmaya başlamasıyla kafamı göğsüne yaslayıp, kendimi uykunun kollarına bıraktım.

" Kesinlikle sık sık sarhoş olmalısın."


Bölüm sonu
Pek içime sinmedi ama yine de atıyorum.
İnternetim hiç yok(😔)
O yüzden bulduğum ilk an atmaya çalışacağım.
Sonra görüşürüz

Abi Where stories live. Discover now