2.Bölüm "ÖZLEM"

114K 4.3K 251
                                    



Gözlerimi yumdum ve nefesimi dışarı vererek, "Aras saçmalama," dedim içimdeki son sabır parçalarıyla. Yaklaşık bir saattir bu cümleden başka cümle kullanamamış ve yine bir saattir başımın eti yenmişti resmen.

Eve geldikten bir saat sonra zil çalmış, kapıyı açtığımda ise birer adet Aras ve Selin ile karşılaşmıştım. İlk başta sevinmiştim onları gördüğüme ama şimdi ilk baştaki sevincim buhar olup uçmuştu sanki. Beni kantinde aradığında apar topar telefonu kapatmamdan şüphelenmiş, kafasından binbir türlü senaryo uydurmuştu ve abimle bir olup beni sorguya çekmişti.

"Bak son kez soruyorum, rahatsız eden oldu mu?" diye sordu Aras sayamayacağım kadar çok kez. Derin bir nefes aldım.

"Aras, olmadı diyorum, anlaman için daha kaç kez söylemem gerekecek acaba?" diye soruya soruyla karşılık verdim, sinirle ben de.

"Kızım sen yenisin diye sıkıştırmaya çalışırlar, ondan diyorum," diyerek kendini açıklamaya çalıştı.

Sessizliğini bozarak, "Yarın ben de seninle okula geleceğim," diye atıldı abim bu kez.

Ne kadar soğukkanlı olmaya çabalasam da sesim isyankar bir tonda çıkmıştı. "Abi saçmalama, anaokulu çocuğu muyum ben?"

Bu ikisi beni delirtecekti en sonunda. "Bir görünmüş olurum, en azından abin olduğunu bilsinler," diyerek cevapladı.

Son çare olarak Selin'e baktım, bir ihtimal o ikna edebilirdi. Ama o da ellerini iki yana, 'ben karışmam' dercesine açınca ondan da anında umudumu kesmiştim.

"Of," dedim sonunda pes edip arkama yaslanarak. "Gelirsen gel, sıkılıp yarım saate geri dönersin."

Boşu boşuna geliyordu. Daha doğru düzgün kimseyle tanışmamıştım bile. Ara ara gelen gereksiz kıskançlık ve sahiplenme dürtüleri can sıkıcı olabiliyordu.

Sonunda Selin ağzını açıp, "Bugün Tuğçe yanımıza geldi," diyerek dakikalar sonra farklı bir konuya geçiş yaptı.

Tuğçe beni okuldan attıran kızdı. Zaten sinirli olan ben, daha da sinirlendiğimi hissettim. Sinirlendiğinde ağlayan tiplerdendim ben de ama benimkisi daha çok bir olayın içindeyken olurdu. "Ne işi varmış?" dedim Selin'e tamamen yönümü dönerek.

"Dalga geçer gibi bize seni sordu," diye cevapladı Selin de en az benim kadar sinirle. "Ama merak etme, ağzının payını verdim ve yolladım," dedi bu kez gülerek.

Bundan şüphem yoktu. Selin gerçekten sinirlendiğinde ne dediğini umursamadan ağzına geleni sayıyordu. Kavga sırasında açığınızı öyle bir yüzünüze vururdu ki bırakın cevap vermeyi, o kelimenin altında ezildiğinizi hissederdiniz. Bu iyi bir şey değildi tabi ki fakat Tuğçe hak ediyordu.

"Meydanı ona bırakmayın," dedim ben de. Pişkin pişkin okul hayatına devam etmesi sinir bozucuydu.

Destek olurcasına, "Merak etme," dedi tok bir sesle.

Konuyu duymazdan gelerek, "Hadi, biz kalkalım," dedi Aras.

"Ya, daha erken, durun biraz daha," diyerek sızlanmaya başladım.

"Ne erkeni kızım? Saat gece yarısını geçti. Yarın okul var. Kalkamıyorum sonra."

Aras'ın uykusu gerçekten ağırdı. Bir keresinde Selin'le ben tam bir saat uğraşmış ve yine de kaldıramamıştık. Bunu bildiğimden pek ısrar etmek istemedim. Selin de ayaklanmıştı zaten.

"Tamam o zaman," dedim mecburen kabullenerek. Bu sırada abimle Aras tokalaşıyordu.

Ben de Selin'in arkasından kapıya doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimizde sıkıca sarıldım. O da bana karşılık verdi. "Kendine iyi bak."

"Sen de," dedi ve gülümseyerek kapıdan çıkıp dış tarafta Aras'ı beklemeye başladı. Aras da sonunda abimle konuşmasını bitirip yanımıza gelmişti.

Ona da sarıldım ve tekrardan bana cüce demesinin sebebini anladım. Çocuğun göğüslerine değiyordum. Aramızda sadece iki yaş olmasına rağmen benden bayağı uzundu. Birbirimizden ayrıldık. "Bir şey olursa ara, hemen yanındayım, cüce," dedi başını bana doğru eğerek.

"Tamam," dedim. "Siz de gelin böyle sık sık, canım sıkılıyor benim."

"Sen de gel," dedi Selin. "Haber vermene bile gerek yok, hep evdeyim," diyerek devam etti Aras'a gönderme yaparak.

Selin'in de benim gibi ailesi başka şehirdeydi. En azından benim yanımda abim vardı ancak Selin tek çocuk olduğu için öyle bir şansı yoktu ve Aras da bunu bildiğinden, ayrıca Selin'in ailesi ile tanıştığından abilik görevini üstleniyordu. Doğal olarak geceleri dışarı çıkmasına da izin vermiyordu.

"Tamam, en kısa zamanda."

"Hadi görüşürüz."

"Görüşürüz," dedim ben de ve kapıyı kapatıp içeri girdim. Abim salonda televizyonu açmış ve izlemeye koyulmuştu. Yanına gidip yanağına sulu bir öpücük kondurdum ve "Ben yatıyorum," dedim. O da beni öpüp, "İyi geceler," demişti.

Abimin yanından uzaklaşıp merdivenlere doğru yürüdüm. Bugün çok stresli geçmişti ve yorulmuştum. Odama girdiğimde ölü gibiydim.

İlerleyip yatağımın ucuna oturdum. Buradan karşı duvara yaslanmış olan boy aynasından kendimi görebiliyordum. Çoğu gece yatmadan önce buraya oturur, yüzümü, ifademi incelerdim. Bugün de olduğu gibi.

Okuldan geldikten sonra yaptığım dağınık ev topuzum, topuz denemeyecek haldeydi. Biraz daha aşağıya inerse enseme değebilirdi. Gözlerim uykulu bakıyordu, dudaklarım tek çizgi halini almıştı. Yine de dünden iyi gözüküyordum.

Son kez aynaya bakıp yatağın üstüne oturdum. Okuldan geldiğimden beri üzerimde olan pijamalarımla rahat bir uyku çekmek istiyordum. Alarmımı kurmak için telefonuma uzandığımda iki cevapsız çağrı vardı. Annem aramıştı. Şimdi arasam çoktan uyumuş olduklarını bildiğimden aramadım.

Annemler İzmir'de yaşıyorlardı. Biz ise İstanbul'da. Beş sene öncesine kadar hep beraber burada yaşıyorduk aslında ama annemler İzmir'de şirket kurmaya karar verince işler değişmişti. Şirketin İzmir'de olmasının sebebi amcamlarla ortak kurmaya karar vermeleri ve aslen memleketimiz oluşuydu. Amcamların yaşadığı şehirden vazgeçememeleri doğrultusunda annemler gitmek zorunda kaldılar. İlk başta bizim de onlarla gitmemiz için çok ısrarcı olmuşlardı, hatta bu konuda babamla abimin çok kez kavga ettiğini hatırlıyordum.

Ancak abim burayı bırakmak istemiyordu, aynı şekilde ben de. Abimin o zamanlar bir sevgilisi olduğu için gitmek istememişti ve okul düzeni burada kuruluydu, ben ise abimi yalnız bırakmak istememiştim. Bizim kararlılığımız karşısında en sonunda direnemeyip kararımıza saygı göstermek zorunda kaldılar. Bugün de olduğu gibi annem düzenli olarak her gün beni ve abimi arar. Hatta bazen çatkapı evi bastıkları bile oluyordu. Onları özlemiştim, keşke yine bir baskın yapsalar diye düşündüm.

Yatağın içinde oturmayı bırakıp içine girdim. Artık uyusam iyi olurdu çünkü abimle okul yorucu olacağa benziyordu.

~

Oy ve yorumlarınıza ihtiyacım var :)

TAKINTIWhere stories live. Discover now