64. Bölüm "TEMAYÜL"

25.8K 1.2K 283
                                    




Bilincimi, teslim ettiğim derin ve huzurlu uykudan tekrar devraldığımda uykuyla beraber saatler süren bir kopukluk hiç meydana gelmemiş gibi göğsümü heyecanla kabar kabar eden bir mutlulukla uyanmıştım. Uykuya dalmadan önce son raddede hissettiğim ve ayaklarımı yerden kesen saadet hali ertesi günün sabahında da beni terk etmemişti ve bunun tesiri ile neşeyle elimi yüzümü yıkamış, okul formalarımı giymiştim. Banyodan çıktığımda Hakan'ı uykulu bir ifadeyle yatağın ortasında otururken, uyanmış bulmuştum ve "Günaydın!" demiştim heyecanla.

Halime dudakları kıvrıldı ve "Günaydın," diye mırıldandı.

Yatağın ucuna çöktüm ve "O kadar mutluyum ki okul bile moralimi bozamıyor," dedim uykulu gözlerine bakarak.

Yapmacık bir imayla, "Koray'a kin tutamıyorsun, belli," diye cevap verdi göz ucuyla bana bakarak. "Yakında, 'abim çağırıyor, gitmeliyim' dersen şaşırmam."

Abartı bir belirginlikle kaşlarımı çatarak yüzüne baktım ve ayağa kalktığım sırada ciddileşerek, "Saçmalama," diye cevap verdim. "Sevincimin yarısı özlediğim için ise diğer yarısı ilişkimiz adına. Kabullenirse ve samimiyetimize inanırsa evlenmemize de diyecek bir şey bulamaz. Evet, onların onayı olmazsa olmaz değil senin karşında ama..." yüzüne acı bir gerçeği nakledecek gibi baktım. "...her kız düğününde ailesini ister ve aksi taktirde en içten sevinci dahi on yerinden burkulmuş olur. Hem de ömür boyu bu ukteyi içinden atamaz."

Bilmiş bakışlarıma şaşar gibi dudaklarını geriye doğru büktü ve "Şimdi de aile demek?" dedi sorar gibi. "Yani bunun daha babası, annesi hatta üvey kardeşi de var."

Burun kıvırdım. "Aslında o üvey sayılmaz. Babamız öz."

Gözlerini sıkılgan bir ifadeyle devirince açıklamaya devam ettim. "Abimin önemli bir faktör olduğunu düşünmeden sevindiğimi mi sanıyorsun? Gördün, anlattıklarımdan sonra babama ses etmedi. Yani barışma ihtimalleri bile var. Zaten babam ılımlı yaklaşır, Cengiz de barışmalarını istiyor. Bu sırada abimi hatta Cengiz'i samimiyetimize inandırırsak babamı halletmek çok kolay olacak çünkü onlara fikrini soracak. Annem ise en önemsiz halka, olanların hiçbirinden haberi yok; haliyle sana karşı bir önyargısı da yok. Onun tek derdi abimin başını belaya sokmamak ki onun da gönül rahatlığıyla sana güvendiğini görürse eminim mutlu bile olur. Senden caymaya falan çalışmıyorum yani. Sadece olurunun en güzelini istiyorum."

Kısa bir süre konuşmadan düşündü ve ardından yatağın ucuna kayıp ayaklarını yere bastı. "İş Koray ve Cengiz'den mi geçecek yani?" diye sordu ardından yüzüme bakarak.

Hızlıca kafamı aşağı yukarı salladım. "Onların düşünceleri olumsuzken tek başıma babama bu fikri açabilmem çok zor. Hatta ilk olarak Cengiz ve abimin arasını yapacağız çünkü bu babamdan daha kolay. Hem Cengiz ılımlı bu konuya ve abim açısından bakıldığında uzaktan arkadaş oldukları gibi Cengiz'i suçlayabileceği bir konu yok, hem de babama karşı onu yumuşatma hususunda Cengiz biz istemeden bile yardımcı olacaktır. Hep beraber bir süre takıldığımızı düşünsene? Kaynaşmış olmakla da kalmayacağız, bizi destekleyecekler. Sonra da ikimizin de babamızı affettiğini görünce abim de daha fazla diretmeyecek ve ortamda huzursuzluk çıkarmak istemeyecek."

Hakan dikkatli bakışlarla yüzümü bir süre sessizce süzdükten sonra gözlerini kıstı ve "Beni de böyle ince hesaplarla mı tavladın sen?" diye sordu.

Sorusu afallamamı sağlasa da ben de hemen onun gibi gözlerimi kıstım ve "Ben seni tavlamaya hiç çalışmadım bir kere!" diye cevap verdim. "Sessiz sakin takılıyordum ama senin bana kucak açtığın gerçek."

TAKINTIWhere stories live. Discover now