65. Bölüm "DANS"

24.6K 1.2K 345
                                    







Abimin sözüyle umudumun altı büsbütün dolarken benim için gece çok daha güzel ve keyifli geçmeye başlamıştı. Hakan'ın da rahatladığını görebiliyordum, yalnız Aras biraz garipser gibi olmuştu. Mekana ilk gelenler olduğumuz gibi son çıkanlar da biz olmuştuk. Tamamen sorunsuz ve ilişkilerimiz adına gelişme kaydettiğimiz bir gün olmuştu ve eve döndüğümüzde bundan sevinçle bahsettikten sonra hemen kendimizi yataklarımıza atmıştık.

Günler birbiri ardına sakin fakat mühim bir planın mühim bir bölümünü oluştururcasına kenetleniyordu. Hafta boyunca Cengiz'le görüşmüştüm ancak bir türlü abimle bir araya getirebilmek için kendimden yahut abim ve Hakan'ın ilişkisinin tamamen onarıldığından emin olamadığımdan onları buluşturmaya girişmemiştim. Abimin mekanına üç kez daha gitmiştik ve sadece son gün mekanın eksikleri tamamlandığından, tamamen eğlenmek için oradaydık. Pazar gecesi abim bizimle Çıkmaz'a gelmişti ve bizi kurtarmak için geldiğinde buna fırsatı olmadığını düşünürsek epeydir gelmediği bu yeri özlediği gözlerinden okunuyordu.

İkisinin ortak arkadaşı olup da yanımıza gelen herkes barışmalarına sevindiğini söylüyordu ve hemen ardından konu ya abimi yatıştırıcı ya da Hakan'a durumun normalliğinden söz edilerek teselli yollu ilişkimize geldiğinde abimin yüzünde durumdan hoşnutsuz ya da garipser bir ifade göremiyordum. Aksine gülüyordu ve bu hali Hakan'ın benimle evlenmek istediğini duyunca bundan memnun olacağını düşündürüyordu, hatta gurur bile duyabilirdi. Yalnız yanımıza tebrik için gelen herkesin samimi olmadığını -ne ilişkimiz ne de barışmaları konusunda- görmek çok da zor değildi ki tahminimce Hakan ve abim de bu kişilerin farkındaydı.

Çıkmaz'da geçirdiğimiz gün de böylelikle mutlu mesut bittiğinde herkes kendi arabasına atlamış ve evlerimize dağılmıştık. Yatağın ucuna çökmüş saçlarımı tararken Hakan arkamda uzanıyor ve ışığı kapatmak için saçlarımı taramamın bitmesini bekliyordu. Çenemi hafifçe omzumdan geriye meylettirsem de yine de onu göremeden, "Abim samimi gözüküyor, değil mi?" diye mırıldandım şüpheci bir sesle.

Ne kadar şaşırtıcı olsa da kesinliğinden emin olduğunu telaffuz etmek eder gibi, "Evet," dedi hemen. "Gayet samimi ve mutlu gözüküyor."

"Sence bu kadar çabuk sindirmesi ve üstelik memnun olması normal mi?"

"Çabuk değil aslında yavrum," diye cevap verdi sakince. "Görüşmediğimiz süre zarfında kendini buna hazırlamış olmalı. Hem... sevgime inandıktan sonra kardeşini emanet edebileceği sayılı insanlardan olabilirim. Etmişti de, biliyorsun."

Dudaklarımdan mırıltı halinde, "Doğru," kelimesi döküldüğünde elimdeki tarağı yanıbaşımdaki komodinin üstüne bıraktım ve yorganı kaldırdıktan sonra yavaşça yatağın içine sızdım. Hakan doğrulup tepesindeki düğmeden ışığı kapattıktan sonra cılız bir gece lambası geniş bodrum katına ışığını yettirme çabasına girdi ve bu sırada Hakan beni bileğimden tutup kendine çektiğinde karanlık hükmünü yitirmişti.

Sırtımı usulca gövdesine yasladığımda sert ve iri vücudunu esnetmeye çalıştığını hissettim. Karnımın üstünde ellerimiz birleşirken, "Her şey gayet iyi," dedim sessizce.

Beni doğrularcasına, "Evet..." diye mırıldandığında boynuma sokuluyordu. "İnsanlar böyledir. Önce seni değiştirmeye, yontmaya, kendi istedikleri hale getirmeye çabalasalar da çelik kadar sert durursan, boyun eğerler. Başka çareleri kalmaz çünkü."

Elini okşarken haklı olduğunu belli ettiğim bir mırıltı çıkarmıştım. Benim geçtiğim yollardan geçmesi ve bana baktığında küçüklüğünü görüp doğru yöne çekmesi, kendi girdiği buhranlara benim de bulaştığımı görünce hemen genel bir bakış getirerek sorunumu ufak hissettirmesi beni şanslı hissettiriyor, ona ise saygımı arttıyordu ve varlığı günden güne bana güven veriyordu.

TAKINTIWhere stories live. Discover now