I

6.4K 399 59
                                    

Byun Baekhyun'a ilk gördüğümde aşık olduğumu söylersem eğer, yalan olmazdı.

Omzundan sarkıttığı büyük, kahverengi çantasını sıkı sıkıya kavrayarak içeri girdiği anı hala hatırlıyordum. Dükkanda kimse olmadığından yavaşça yanıma yaklaşıp "Buranın sahibi siz misiniz?" deyişi hala aklımdaydı. Büyülü olduğunu düşünmüştüm o an, büyülüydü ve beni de etkisi altına almaktan hiç sakınmamıştı.

O an için verebileceğim bir cevabım yoktu, dilim tutulmuş gibiydi. Konuşamamıştım ve bu yüzden ilgisini bana verip sorusunu yinelemek zorunda kalmıştı.

"Beni duyuyor musunuz, bir soru sordum."

"Bayım, iyi misiniz?"

İyi değildim, lanet olsun iyi değildim. Parmak uçlarında yükselmiş, yüzümü kısık gözleriyle tarayıp sorunu saptamaya çalışırken hiç iyi değildim.

Kirpiklerimi kırpıştırdım, elimdeki çiçek kökünü daha sıkı kavrarken boştaki elimle açık kapıyı işaret ettim. "B-babam," diye mırıldanabildim gözlerine bakmaktan kaçınarak, kekelediğim heyecanımın ufak bir gösterisiydi. "İçeride. Buraya o bakıyor."

Son bir kez beni baştan aşağıya süzüp gözden kaybolduğunda, tuttuğum nefesimi bırakıp rahatça solumuştum. Her kimse, beni fena etkilemişti.

Saatler sonra babamın dükkanı ona kiraladığını öğrendim. İsmi Byun Baekhyun'du ve yirmi altı yaşındaydı. Babamın söylediğine göre dükkanı iki aylığına kiralamıştı, gerisi meçhuldu. Hakkında daha fazla şey öğrenememiştim, oysa ne kadar da merak ediyordum.

Birkaç gün sonra, bahçe kapısının önünde eski bir karavan durdu, sokağı egzoz borusundan çıkan pis havayla sokağı kirleten bu arabanın buraya gelme amacını merak ettiğimden pencereden başımı uzattım. Onu görmemle kalp atışlarım birkaç gün önceki ritmine bürünmüştü. Kendime engel olamayarak dışarı fırladım ve paslanmış demir kapının yanındaki yerimi aldım.

Alnını örten saçları yumuşak bir renkle kaplıydı, ceketi saçlarına uyan hoş bir mavi rengindeydi. Geçen günkü kahverengi çantasını sıkıca kavradığına şahit oldum bir daha. Bacakların gizleyen bol bir pantolonu ve kahverengi botları vardı.

Beni fark ettiği sırada gülümsedi, böylelikle babamın benden ona bahsettiğini anladım. Yüzündeki gülümseme gittikçe genişlerken karavanın kapısını gösterdi. "Eğer sorun olmazsa, bana yardımcı olur musun? Boyun benden uzun ve iki küçük kutuyu kaldırmakta zorlanacağını sanmıyorum."

Onu bu kadar rahat olmaya iten şeyi merak etsem de sorgulamadım, saf saf başımı salladım ve yaklaşıp kapıyı ayarladım. Yoğun bir boya kokusuyla karşılaşmayı beklemiyordum, arabanın tülenmiş koltuklarındaki boya izleri göze batacak cinstendi. Üst üste duran kutuları yavaşça kavradım, içinden gelen cam sesleri kırılgan bir şeyler olduğunu dile getiriyordu.

Ona bakmadan arabadan uzaklaştım. Amacım kesinlikle havalı, güçlü çocuk imajı çizmek falan değildi, eğer gözgöze gelirsek sakar tarafımı gün yüzüne çıkartmaktan korkuyordum çünkü.

Bir şeyleri kırmamayı başararak boş dükkana girdiğimde kutuları yere bıraktım. Baekhyun'sa arkamdan geliyordu. "Teşekkür ederim..." Bir anlığına duraksadı. "Ah, ismin neydi?"

"Chanyeol," diye mırıldandım yavaşça, kekelemediğim için kendimi tebrik edesim vardı. "Park Chanyeol, ve sen de.."

"Byun Baekhyun," diyerek tamamladı beni. "İki aylığına birbirimize alışmakta sorun çekmeyiz diye düşünüyorum. Ha, ne dersin?"

Yüzünde nazik bir gülümsemeyle konuştuğunda, bunun hem beni heyecanlandırdığını hem de hüzünlendirdiğini fark ettim. Ona şimdiden alışmıştım bile, iki ay fikri suratımı asmam için dürtüklüyordu.

"Tanıştığıma memnun oldum Chanyeol," dedi ceketini eski asılığa gelişigüzel bırakırken. "Seni daha fazla burada görmeyi isterim ama şu an izin verirsen, eşyalarımı yerleştirmem gerek."

"Ah," Olduğum yerde dikilmeye bir son verip dışarı çıktım, peşimden gelip kapıya yaslandı. "Üzgünüm."

"Önemli değil," Tekrar gülümsedi. "Öyleyse, görüşürüz?"

Sadece başımı sallamakla yetindim, bunun üzerine yavaşça kapıyı kapattı. Kirli camları örten ince tüllerin üstünden kutuları bıraktığım yere yöneldiğini görünce, orada daha fazla dikilmenin manasız olduğunu fark edince geri eve döndüm.

Eh, en azından iyi bir başlangıçtı ve bunun böyle devam edeceğine dair inancım tamdı.

*

drowning shadows - chanbaekWhere stories live. Discover now