-2- Andromeda Black

723 27 25
                                    




1970

Pencereden dışarıyı boş boş izlemeye devam ederken kapının açılma sesiyle o tarafa döndüm. Andy biraz telaşlanıp "Ah! Uyandın mı sen?" diye sorunca gözümün önüne gelen sarı saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım ve arkama yaslandım.

Kapıyı kapatıp karşıma oturunca gülümsemeye çalıştı "Bir şey mi oldu? Canın sıkkın gibi?" diye sorunca gülümsedim ve kollarımı göğsümün altında birleştirdim "Bana en azından melez olduğunu söyle." dediğimde yüzü resmen renk değiştirdi, mora dönmeye başladı.

"Cissy, ben... ne demeye çalıştığını anlamıyorum." deyince bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim ve ona dik dik bakmaya başladım.

Bir süre yüzüme baktıktan sonra yüzünü buruşturup elleriyle yüzünü kapattı "Lütfen kimseye söyleme Cissy. Yalvarırım kimseye söyleme." deyip ağlamaya başlayınca ona doğru eğildim ve omzunu sıvazladım "Tatil boyunca mektuplarını kimsenin yakalamamasını kim sağladı sanıyorsun?" diye mırıldandığımda ıslak gözleriyle bir süre yüzüme baktıktan sonra resmen üzerime çıkıp bana sarıldı.

"Boğuluyorum!" diye tısladığımda kıkırdayarak üzerimden çekilince bende sırıttım "Kim olduğunu söyleyecek misin?" diye sorduğumda elinin tersiyle yüzünü silip oyalanmaya başladı.

Kaşlarımı çattım, beni umursamayıp silmiş olduğu yüzünü siler gibi yapmaya devam ettiği için saçını kavrayıp sertçe çektiğimde çığlık attı.

Saçına biraz daha asıldığımda kafası kucağıma düştü "Tonks! Cissy bırak!" diye cırlayınca saçını anında bırakıp ona bakmaya başladım.

"Ben senin ablanım tamam mı? Benim saçımı çekemezsin." deyip saçını düzeltmeye başlayınca sırıttım "Babamlar senin de Bella gibi nişanlamayı düşünüyorlar. Onlara durumu anlatsan iyi edersin." dediğimde yüzü düştü ve beklentiyle yüzüme bakmaya başladı "Sen benim tarafımda durur musun?" diye sorunca kısa bir süre burnumu kırıştırıp düşünüyormuş gibi yaptım.

Koluma vurunca kahkaha atıp kucağındaki elinin üstüne elimi koydum "Tabii ki Andy. Sonuçta bir melez." dedikten sonra yüzümü buruşturdum "Bulanık biri olmasından iyidir." dediğimde onun yüzünün aldığı hal ile dudaklarım aralandı.

"Andromeda, bana onun bir bulanık olduğunu söyleme." dediğimde acı çeker gibi yüzüme baktıktan sora başını yere eğdi. Elimi onun elinden çektikten sonra ayağa kalktım "O çocuğu unutsan iyi edersin yoksa ne olacağını benden daha iyi biliyorsun." dediğimde hızlıca kolumdan yakaladı ve ağzını açmıştı ki "İspiyonlayan kişi ben olmayacağım ama evdekilerin kulağına bir şekilde gideceğinden eminim! Buna bir son ver ve ailemizin yüzünü kızartma." dedim ve kolumu çekip dışarı çıktım. Boş tren koridorunda ne yapacağımı bilmeden ilerlemeye başlamıştım ki ileride kucağında birkaç çikolata ve şekerle dolu Luciana'yı gördüm.

"Black! Bizimle otursana!" diye seslenince kısa bir anlığına omzumun üstünden arkama, biraz önce çıktığım vagona baktım ama daha sonra kaşlarımı çatıp önüme döndüm ve Luciana'nın beni beklediği kapının önüne ilerledim.

Ben içeri girdikten sonra Luciana arkamdan kapıyı kapattı. Lucius Malfoy göz ucuyla bana baktıktan sonra "Merhaba Black." dedi kuruca. Ona baş hareketiyle karşılık verdim ve onun karşısında ki boş yere oturdum .

Luciana kardeşinin yanına oturduktan sonra bana çikolataları işaret edince başımı iki yana salladım. "Neden?" diye sordu kutudan fırlayan kurbağayı yakalayıp ağzına atmadan hemen önce.

"Öyle işte." dediğimde dudağının kenarına bulaşan çikolatayı silerken kapı açılınca kapıya doğru döndüm. Giren kız sanırım Natalie Miller'dı, sınıfının en iyisi olduğunu duymuştum.

Blonde BlackWhere stories live. Discover now