-8- Hogsmeade

374 23 34
                                    


Andy gülerek, yanımıza gelen Tonks'un elini tuttu ve "Anlarsın değil mi Cissy?" diye sorunca gözlerimi devirdim "Sorun değil." dediğimde ikisi birbirlerine gülümseyerek bakarak yanımdan ayrıldılar.

Kenarda duran şişelerin yanına ilerledim ve elmayı andıran şişeyi elime alıp kapağını açtım, burnuma doğru yaklaştıracağım sırada "Aşk iksirleri çok tehlikelidir kızım." diyen kadına göz ucuyla batım.

"Aşk iksiri miydi?" diye sorduğumda bana üzülürmüş gibi baktı ve omzumu sıktı "Şişe neye benziyor?" diye sorunca kaşlarımı çattım "Elmaya." dediğimde dudaklarını birbirine bastırıp başını aşağı yukarı salladı.

"Daha önce hiç aşık olmadın demek." diye mırıldandı. Kaşlarımı çattım bunun şişeyle ya da iksirle ne alakası var ki?

"Daha önce aşık olmamış insanlar senin gibi şişeyi kalbe benzetemezler..." sevimlice burnunu kırıştırdı "Benim bulduğum bir şey." diye devam etti.

O yanımdan uzaklaşırken elimdeki şişenin kapağını kapattım ve şişeye tekrar bakındım "Bas baya elma işte." diye kendi kendime mırıldanırken "Demek buradasın?"

Gözlerimi kapattım ve şişeyi aldığım yere bıraktım. Yavaşça arkama döndüğümde Lucius ellerini cebine koymuş bana bakıyordu.

"Andy ile geldim." dediğimde bir süre öylece bakmaya devam ederken birden sırıttı "İyi ki anlayışlı bir sevgiliyim." dedi.

"Bu şeyi ne zaman bitireceğiz?" diye sorduğumda gözlerini devirdi ve yanıma gelip elimi tuttu, elimi hemen kendime çektiğimde "Birkaç güne kadar, belki yarın." dedi ve tekrar elimi tuttu.

Bu sefer bir şey demedim ve onunla birlikte yürümeye başladım. İksir dükkanından çıktığımızda bana döndü "Ellerin çok soğuk." deyince boş boş ona baktım "Bırak o zaman." dediğimde gülümsedi "Artık kırıcı olmaya başlıyorsun, sevgilim." deyip alayla göz kırptı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda bana cevap vermek yerine etrafa bakınmaya devam etti, kendi kendine bir şeyler mırıldanırken güzel bir mekanın önünde durduk.

Kapıdan içeri girdiğimizde rahatsız edici bir zil çaldı, kim bu saçma şeyi düşündü acaba?

Cam kenarında boş bir masaya geçtiğimizde ben cam tarafına o da benim yanıma oturdu.

Yanımıza gelen yaşlı sayılan adam bize samimiyetle gülümsedi, Lucius bana dönüp "Sıcak çikolata?" diye sorunca başımı olumlu anlamda salladım.

Adama dönüp "İki sıcak çikolata." dedi, adam yanımızdan giderken sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.

"Bu kadar dert etme, Cissy." deyince sinirle ona baktım. Omuz silkti "Walburga Black en fazla ne yapabilir ki?" diye sorunca ellerimle yüzümü kapattım.

Beni okuldan alıp eve kapatabilirdi, beni şimdiden biriyle nişanlayabilirdi, o dövmeyi koluma zorla yaptırabilirlerdi, aslında benim nefret edebileceğim her şeyi yapabilirlerdi.

"Bu pisliğin burada ne işi var?" diye sinirle konuşunca ellerimi yüzümden çektim ve etrafa bakındım.

Oliver'ın sinirli yüzü görüş açımı girince yüzümü buruşturdum ve sinirle ayağımı yere vurdum "Niye bu kadar iğrenç bir gün geçirmek zorundayım ki!" diye kendi kendime homurdandığımda "Buraya geliyor." diye tiksintiyle konuşunca masanın altından belli etmeden bacağına vurdum "Sakın olay çıkarma."

"Cissy." deyip kocaman sırıtınca yüzüne dik dik bakmaya başladım "Bizimle otursana." deyip arka tarafta iki tane kızın olduğu masayı işaret edince gözlerimi devirdim "Bir daha uyarmayacağım, beni görmezden gel Parkinson!" diye sinirle konuştuğumda kaşlarını çatarken gülümsedi "Haberin yok sanırım." diye fısıldadı.

Blonde BlackWhere stories live. Discover now