3.Yüzleşme ✧ 2

3.2K 425 1.4K
                                    

Bir bu eksikti! İşkillenmemesi elde değildi. Çıkardığı huzursuzluk sonrası nasıl bu kadar ucuz atlatabildiğine şaşırırken aniden gelen bu çağrı, fazla şaşırmaması gerektiğini hatırlatır nitelikteydi. Yine mi hadise, diye düşünürken, türlü türlü sövgüler aklının derinliklerinden hareketlenerek tüm pisliği ile kıyıya vurdu. Necaseti düşünüyordu; onunla bu meymenetsiz üsse neler yapabileceğini.

Görünüşe göre iki ay daha küllerle kaplanıp griliğe hapsedilmesi, cezalar bütününün sadece başlangıcıydı.

Aedan, lanet ederek önünde hala komut bekleyen holografik mavi bedene son derece bıkkın bir ifadeyle ve çökmüş omuzlarıyla nereye gideceğini izah etti.

Komutanın odasına varması uzun sürmemişti. Odaya giriş izni verildi ve otomatik kapının üzerindeki kırmızı ışık yeşile döndü, kapı yukarı doğru cıps sesiyle açıldı. Onu karşılayan askerler arasında bir sekseni aşan boyu ve erkeksi vücut hatları nedeniyle 'Dev Isabella' diye anılan Johan'ın asistanı oldu.

"Merhaba, Aedan Khan," dedi kadın resmi bir havayla, kısacık küllü kumral saçlarla kaplı başını hafifçe eğerek selam verdi. "General şu an burada değil."

Aedan'ın kafası allak bullak olurken, "Komutan Johan burada değil fakat buraya çağrıldım?" diye pek mantıklı soru işaretini dillendirdi.

"Evet," diye onayladı adamı Dev Isabella. "Sizi çağıran bendim."

Sabır, dedi Aedan kendi kendine, küre. "Ama komutan burada değil?" Küresini yakınına çekti. "Öyleyse neden çağırıldım?"

Isabella yapmacık nezaketinin ardında, adama karşısındaki son derece ebleh biriymişçesine bir bakış attı.

Neredeyse öyle olduğunu düşündürecekti bu bakış Aedan'a.

"Çünkü komutan tarafından sizi çağırmamı gerektiren bir emir aldım."

Ve adamı, sopa gibi uzunca kollarını havada nezaketle sallayarak içeri buyur etti.

Burası asistanın odasıydı. Sağ köşede bulunan çalışma masası dışında pek eşya olduğu söylenemezdi, en az içinde konaklayan kadar boş gözüküyordu. Odanın hemen kuzeyinde bulunan kapının, komutanın çalışma odasına açıldığını biliyordu Aedan.

"Komutan şu an seksen sekiz numaralı toplantı odasında," diye bilgilendirme nezaketinde bulundu kadın.

Aedan hala pek bir şey anlamış değildi, bu onu ebleh biri mi yapardı sahiden? Komutan burada değilse ve uğraşacak daha mühim işleri varsa, neden çağrılmıştı?

Ellerini hafifçe havaya kaldırarak büyüyen göz bebekleriyle çalışma masasına oturmakta olan kadına baktı.

"Siz, Aedan Khan," dedi Isabella o sevimsiz sesiyle. "Komutanı burada bekleyeceksiniz."

"Şurada beklememin bir sakıncası var mı?" diye sordu yüzüne muzır bir ifade yerleştiren adam. Çalışma masasının önünde duran beyazlarla kaplanmış deri koltuğu işaret etmişti.

"Elbette bir sakıncası yok." Suratın boyutuna göre fazlasıyla yer kaplayan kalın dudaklar kıvrıldı; kadının bu kibar gülümsemesiyle Aedan tek tek kalkan tüylerini hissetti. Dev Isabella'nın koyu kahverengi bakışları her zamanki gibi bu sefer de diken üstünde oturmasına neden olmuştu.

Asistanın önündeki ekrana birkaç kod girdiğini gördü. Ardından kadının pipet kadar uzun parmağı kulağının arkasındaki alete takılı kaldı ve Aedan'ın odaya vardığını bildiren cümlesini zikretti.

"Şey," dedi Aedan stres altındaki sesine inanamayarak. Onunla hakimiyet cengine tutuşurcasına sesini kalınlaştırmaya çalıştı. "Neden çağırıldığım hakkında bir bilgin var mı?" diye sordu cengin ahengine kapılan inişli çıkışlı sesiyle. Burada oturmakla yükümlüyse eğer, önündeki kaynaktan bilgi edinmesi gerekirdi.

Bilinmezlik Senfonisi: Kaçış (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin