41 - Beklenmedik anda

48.6K 1.6K 531
                                    


Media : Calum scott-you are the reason

Çocukken karşımıza çıkan herkesle arkadaş olabilirdik. Bir çocukla adını bile bilmeden sahildeki kumlarda oynardık. Buna alışmak zor olsa da, büyürken herkesle anlaşamadığımızı anladık. İnsan seçmek, bazı özelliklerine göre onları ayırmak hep suç gibi göründü ama öyle değildi. Tabii ki insanların dili, dini, ırkı değil. İnsanlarda ayırmamız gereken başka özellikler var, bunu yapmak zorundayız. Kendini seven her insan bunu yapmalı. Kendine iyi gelmeyen, huzursuzluk yaratan, zarar veren kimseye katlanmamalı. Kendine değer veren herkes hayatına alacağı insanı seçmeli. Yoksa hayatının sonuna kadar bu insanları bir kambur gibi sırtınızda taşırsınız.

Bazen fark etmiyorsunuz ve yıllar iyi sandığınız kötü dostlarınızla geçiveriyor.

Jeremy de benim çocukluk arkadaşımdı. Çocukken adını bilmediğim ama sahil kenarında kumlarla kale yaptığım arkadaşım. Sonra o arkadaşlık zamanla sevgiye dönüştü ve zamanla arkadaşlıktan çok iki sevgili gibi olduk. Onu sevdiğimi sanmıştım yıllardır ve onunla gerçekten bir geleceğimin olduğuna inanarak gelecek planları kurmaya başlamıştık taki o güne kadar işte, beni en yakın arkadaşımla aldattığını görene kadardı herşey... sonra ona dair geriye sadece koca bir boşluk kaldı... ve ona dair ne varsa söküp atmıştım içimden ..

Şimdi ise kafasını saçlarıma gömüş ve bana sıkıca sarılan kişi Jeremy'den başka biri değildi. "Ah, Tanrım bu koku muazzam. Çok özlemişim kokunu." Diye mırıldanıyordu. Ben ise hala şokun etkisinden çıkamamıştım.

"Seni mümkün olan her şekilde seviyorum. Ve en çok seni özledim. Seninle sahip olabileceğim herşeyi özledim.."

Ve benim anlamadığım Jeremy türkçe hiç bilmezdi ve şimdi benden bile daha güzel türkçe konuşması beni oldukça şaşırtmıştı. Acaba buraya gelmeden önce kaç zamandır türkçe dersi eğitimini alıyordu?

Ah hadi ama Hazan çocuk Almanya'dan buralara kadar gelmiş ve senin izini bulmuş sen ona şaşırmıyorsun da, nasıl böyle güzel türkçe biliyor ona mı şaşırıyorsun?

Ellerim iki yanında bomboş kalmış, gözlerim şaşkınlıkla büyümüş ve bana sarılan Jeremy'deydi Jeremy Dmax. Bana biri gelip şuan uzaylılar dünyayı işgal etmiş deselerdi bile bu kadar şaşırmazdım.

Jeremy'i kendimden uzaklaştırmaya çalışırken gözlerim okulun kapısında şaşkınlıkla bakan Ateş'e kaydı. Ama nasıl olur ders zili çalmıştı ve Ateş derse girmek yerine benim peşimden mi gelmişti. Ah, pekâlâ Ateş'in derse girmesi zaten başlı başına ironi olurdu.

Ateş'in gözlerinde birkaç saniye şaşkınlık görmüş olsam da, sonrasında o gözlerin alev alması uzun sürmemişti. Jeremy bana daha sıkı sarılıp bana birşeyler fısıldamaya devam ettiğinde, Ateş pimi çekilmiş bomba misali kızgın ve sinirden kudurmuş halde bize doğru geliyordu. O an, ayaklarımın altındaki zemin onun öfkesinden nasibini almış gibi adeta bastığı yerler titriyordu. Adımlarının sesini işitiğimde yüreğimin ağzıma gelmesi ve yutkunmam bir olmuştu.

Siyah, kaslarını ortaya çıkaran darlıkta bir kazak giymişti. Kazağının altına siyah keten bir pantolon ve siyah ayakkabılar tüm karanlığa rağmen kaşlarının altındaki mavi, boncuk gibi parlayan gözleriyle etrafına görünmez akımlar yoluyordu. Saçları özensiz bir biçimde dağılmasına rağmen, öylesine çekici görünüyordu ki sanki bu dağınıklığı bilerek yapmıştı. Dağınıklığın bile yakıştığı nadir insanlardan biri olduğu saklanılmaz bir gerçekti.

"Neler oluyor burada?" Diye sordu ondan beklenmeyecek bir sakinlikte.

Bedenimde ki tüm tüyler diken diken olurken, Jeremy'den uzaklaşmaya çalışırken şoka girmiş bir şekilde Jeremy'e yumruğunu geçirmesini izlemiştim. Sertçe yutkundum sanki bir avuç toprak yutmuşum gibi hissediyordum.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now