48 - Enkaz

44.4K 1.8K 1.2K
                                    


Media : İnna-minutes

"Söyle!" diye bağırdım. "Ailemi ne için öldürdünüz? Söyle ha ne için ÖLDÜRDÜNÜZ? onlar size ne yaptılar da öldürdünüz" diye bağırdım. "Ama ne var biliyor musun? Eğer ben bugün burada ölmezsem hayatının geri kalanında, yaşadığın sürece, aldığın nefes boyunca bu dünyayı sana, size dar edeceğim" öyle bir bağırmıştım ki kulaklarım çınlandı ve bir an bedenimi terketmek istedi.

"Söylesene Egemen ailemi öldürdüğünde hiç vicdan azabı çektin mi? Onların ruhunun ağırlığını omuzlarında taşımak nasıl bir duygu?" Diye fısıldadım kulağına.

Egemen şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve o kadar uzun bir süre yüzümü inceledi ki rahatsızca yerimden kıpırdandım. Yüzünde pişmanlık gibi bir ifade geçince ondan daha da cesaret aldım ve ona doğru bir adım attım. Yumruğumu göğsüne kalbinin tam üstüne sertçe dayadım. "Onları öldürdün ve onların yüküyle hala nasıl yaşayabiliyorsun?" Bunu söylerken sertçe yutkundum.

Odanın kapısı açıldığında Egemen'in diğer arkadaşları geldiler. Egemen onların geldiğini görünce duruşunu düzeltti. Sonra gözlerini kaçırarak benden birkaç adım uzaklaştı.

Gözlerimi yumup acının geçmesini bekledim. Canım acıyordu. Kanım damarlarımdan çekilip gittiği taaa iliklerime kadar hissediyordum. Bu uyuşukluk bedenimden kaynaklanmıyordu, ruhumun en derin oyuklarından damarlarımda kol gezen kana karışıp bedenimi ciddi manevra ile titreten nefret duygusundan kaynaklanıyordu.

"Patron aradı kızın işinin tamam mı diye kontrol etmek istemiş" Okan bunları söylerken Egemen'e ters bakışlarını gönderiyordu. "Cesedini de ormana gömemizi istiyor." Işte bunu söylerken bana bakmış ve dudağının kenarı keyifle kıvrılmıştı.

Bedenim korku kelimesini yavaş yavaş ruhuma göndermeye başlamıştı. Ruhum ise bu kelimeyi gözyaşları eşliğinde kabul etmesinden başka çaresi yoktu.

"Bu güzelliğe çok yazık olacak" dehşetle gözlerim açılırken hepsi beni izliyordu.

Gözlerimden yine ve yine damlalar firar etmeye başladı. Gözyaşlarım dahi benimle kalmak istemiyordu.
Gücüm tükenmiş gibiydi, hatta gibisi fazlaydı.

Patron dedikleri kimdi?

Ve neden 'patron' dedikleri kişi ölmemi istiyordu. Ailemi neden öldürmüştü? Tüm vücudumu bir titreme ele geçirirken inleyerek bağırdım.

Dayanamıyorum artık. Kim, neden beni öldürmek istesin? Ve nü adamlar kimin köpekleriydi? Benden ne istiyorlar? Tüm bu sorulara cevap bulamazken daha da çıldırıyor, kafamı duvara vurma isteği uyandırıyordu.

Başımı yerden kaldırdığımda Okan denilen piçin yanıma doğru geldiğini gördüğümde sızlandım. Acaba beni öldürecekler miydi? Ölümün soğukluğu kalbimde hissettiğimde ürperdim. Bir şok dalgası vücuduma sinyallerini verirken artık hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Zaman biraz daha ilerlerken ölüm bana siyah kanatlarını açtı.

"Dur Okan! Yaklaşma ona." Egemen'in sesini duyunca Okan'ın adımları durdu ve ani bir manevrayla başını Egemen'e çevirdi.

"Saçmalama artık Egemen! Patronun kesin emri var o ölmeli, bu gece, burada!" Egemen bir süre gözlerime baktı ardından hemen huzursuz olarak bakışlarını kaçırdı. Okan'a baktıktan sonra tekrar gözleri gözlerimi buldu ve başını yana eğip özür dilercesine baktı.

Şaşırmıştım.
Nutkum tutuldu. Nefes alacak mecalim bile kalmadı, duvardan destek alacak kadar aciz bir durumdaydım. Acı, bir boya gibi akıyor ve suya dalınca her yere yayılıyordu. Ense kökümden ayak uçlarıma kadar uzanan yorgunluk bedenimi aciz kılıyordu.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora