57 - Ateş'in kızı

32.3K 1.1K 219
                                    

Nefesim kesilirken onun burada olmasına sevinsem mi? Üzülsem mi bilememiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nefesim kesilirken onun burada olmasına sevinsem mi? Üzülsem mi bilememiştim. Gözlerindeki kızgın ifadeyle fazlasıyla korkutucu gözüküyordu. Bakışları iradeliydi. Kaşlarımı kaldırarak kesintisiz gözlerine bakmaya devam ediyordum, soluklarım tekrardan düzensizleşmeye başladı.

"Burada ne halt yediğini sanıyorsun sen?" Ruhum vücudumdan kaçmıştı. Sesindeki soğukluk, bakışlarındaki sertlik, tüm benliğimi titretebilmişti. Öyle bir soğuk gelmişti ki bakışları, ensemden sırtıma kadar, derimin soğuktan kabardığını hissedebiliyordum.

Dişlerinin arasından sıkıntılı bir nefes çekti. Ateş'in bakışları üzerinde kanın kurumaya başlamış olan elimdeydi. Bakışları daha da karardı. Üzerime doğru gelmeye başladığında kulaklarımdaki uğuldamalar artı. Iki avuç içimi kulaklarıma tıkamak isterken, bunu yapamıyordum sırtımdan enseme doğru bir ürperti geçince geriye doğru bir adım attım. Burnunun ucu alnıma temas ettiğinde boğazımdaki kuruluktan yutkunamadım bile.

Beni aldatmış düşüncesi hızla beynine süzülürken nöronlarım sinirle tepindi. Iki elimi yumruk yaparak parmaklarımdan güç almaya çalıştım ama elinden dolayı bu canımı daha çok yakmıştı.

Beni kendine çektiği an kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Kolları belime kenetlenmiş, beni göğsüne gömmüştü. Ellerim iki yanımdan yumruk yapıp sıkmıştım. Burnunu saçlarıma dayayarak derin bir soluk aldığında gerilen kasları biraz olsun gevşemişti.

Beni koruyup kollamak istercesine bana sarılıyordu.

Onu itmek istediğimde kolları daha da sıkılaştı. Kafamı sert olmasa bile sıkı bir şekilde omuzuyla boynu arasında ki girintide tutuyor, diğer eliyle de belimi kavrıyordu. Suratını daha da saçlarıma gömdü. Hemen kulağımın altını öptüğünde aramızdaki sessizlik oyunu bozarak büyülü bir sesle konuştu.

"Sana bir soru sordum, ne bokuma yiyip de buraya geliyorsun?" Ciddi mi değil mi diye yüzüne baktım ama gayet ciddiydi.

"Sen içtin mi?" Omuz silktim. Ona neydi ki içip içmemem.
Hem o kimdi ki?
Benim neyimdi...
Hiç birşey ...

Beni nasıl bulmuştu oysa ki ben, beni kimse görmesin diye yabancı bir yere gelmişken.

Beni kokladı. "İçmişsin," bravo ya bu çocuk çok zeki. Nasıl da öyle hemen içtiğimi anladı.

"Buraya gelmeni ve bir daha içmeni yasaklıyorum." Fısıltısı tenime, tenimden kanıma karıştı. Gözlerimi yumdum ve sertçe yutkunup ellerimi onun göğsüne koydum. Parmakları hala belimdeydi ama umursamadım onu itmeye çalıştığımda başarısız olmuştum çünkü yerinden zerre oynamamıştı. Yine de güçsüzce itmeye devam ettim en sonunda çabalarımın boşa olduğunu anlayınca debelenmekten vazgeçtim.

"Sana ne ister içerim ister içmem sana ne," diye bağırmaya çalıştım ama sesim bir fısıltıdan farksız değildi. "Hem sen kimsin?"

"Bu bedenin sahibi." Gözleri gözlerime tehlikeli bir biçimde bakıyordu m. Ondan kurtulmaya çalışırken "ve benden izinsiz malıma zarar veremezsin." Derken bakışları kanamış elime kaydı.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now