MASUM

1.4K 49 27
                                    

Selam kanaryalarım! Sizi ve yazmayı ne kadar özledim anlatamam. Neyse ki artık tekrar yazabilmek için fırsatım oldu. Multi yine sevdiğim bir şarkı ve Stan'imizin yanındaki kızıl. İyi okumalar.

-----------------

Masum.

Şu an Luke'u tanımlayabileceğim tek kelimeydi. Uyuyordu. Onu daha önce de uyurken görmüştüm ama ilk kez bu kadar masum gözükmüştü gözüme. Belki gece anlattıklarından öyle görünüyordu belki de gerçekten öyleydi. Emin olamıyordum. Birden ne değişmişti?

Sadece kendiyle ilgili birkaç cümle söylemişti ve bunlar ona karşı düşündüklerimi biraz değiştirmişti. O yine de 3 yıldır tanıdığım kibirli ve dalgacı çocuk gibiydi. Ama bir o kadar da değildi. Hastalığı olduğundan ama kimsenin ne olduğunu bulamadığından bahsetmişti. Böyle bir şey mümkün müydü? Yoksa aslında belliydi de bana mı söylemiyordu?

Göz kapakları hafifçe titrediğinde hızla arkama döndüm. Tahminimce saat 6 civarıydı. Söylediklerinden sonra uyku tutmamıştı ve saatlerdir onu izliyordum.

"Erkencisin bugün."

Bu kez uyuşuk bir şekilde ona dönüp yalandan esner gibi yaptım.

"Saat kaç?"

Bir süre yüzüme bakıp arkasına döndü.

"Nereden bileyim? Aç telefonuna bak."

Görmediğini bilsem de gözlerimi devirip baş ucumda duran telefona baktım. Tahmin ettiğim gibi 6.30'du.

Bana dönmeden "Saat kaç?" diye sorduğunda onun gibi "Aç telefonuna bak." dedim.

Ancak artık masumluktan eser olmayan gözleri benimkileri bulduğunda dudaklarım bana ihanet edip "Altı buçuk." dedi.

"Steve birazdan uyanır. Kalksak iyi olur."

Steve demesine takılmadım. İsmini bilmediği için değil beni sinirlendirmek için öyle dediğini gayet iyi biliyordum.

"Neden? Stan'den korkuyor musun yoksa?"

Nefesini bıkkınlıkla dışarı verip yattığı yerden kalktı.

"Ben ve o aptal kıvırcıktan korkmak? Cidden mi ufaklık? Bu aptal etkinlik sözde birbirimizle kaynaşmamıza yardımcı olacaktı ama kaynaşmayı bırak beni doğru düzgün tanıyamadın bile."

Onu tanımamı nasıl bekleyebilirdi ki? Anahtarı okyanusun dibinde kaybolmuş kilitli bir kutu gibiydi o. Onu bir türlü çözemiyordum.

"Çünkü seni tanımama izin vermiyorsun." diye çıkıştım.

Alaycı bakışları beni bulduğunda gözlerimi kaçırma isteğiyle dolmuştum ama yine de ona bakmaya devam ettim.

"Peki ya sen?" diye sordu. "Sen, benim seni tanımama izin veriyor musun? Hayır vermiyorsun. Ama ben seni gayet iyi tanıyorum."

Beni tanıdığını mı iddia ediyordu? En ufak bir özelliğimi bile bilmediğinden adım gibi emindim. İçimden sorgulamak gelse de konuyu daha fazla uzatmayıp ben de kalktım ve pijamalarımla dışarı çıktım. Luke da arkamdan çıkınca birlikte Shane ve Megan'ın uyuduğu çadıra yöneldik.

Stan birazdan uyanırdı ve onları böyle görmesi hiçbirimiz için iyi olmazdı. Çadıra tırnaklarımı sürtüp olabildiğince sessiz bir şekilde "Shane, Megan uyanın." dedim. Birkaç dakika içinde çadırdan gelen esneme seslerini duyduğumda tekrar uyumamalarını dileyerek çadırıma döndüm.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 28, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ufaklık ve PlayboyWhere stories live. Discover now