ULAŞTIK SONUNDA...

3.9K 120 2
                                    

Luke'un ağzından:

Deli gibi kusuyordum. Sanırım uçak çok sallandı. Yataktan fırlayıp tuvalete nasıl geldiğimi bile bilmiyorum. Sonunda içimdeki her şeyi boşalttığımda bir peçete alıp ağzımı temizledim. Yüzümü yıkamak için aynanın karşısına geçtiğimde yüzümün bembeyaz olduğunu gördüm. Gerçekten kötüydüm. Yolculuğun kısa sürede bitmesi için dua ederek odaya geri döndüm. Hava karanlıktı. Geceleri uçakta yolculuk etmek tehlikeli değil mi!? Umarım ölmeyiz. Yada ölürüz. Evet evet ölelim de hepimiz kurtulalım şu saçma geziden. Hala uykum vardı. Bu yüzden yavaşça yatağa doğru ilerleyip bir daha kusmamayı umarak sıcacık yatağa kıvrıldım. Gelene kadar soğumamış mıydı bu yatak?? Her neyse ...

***

Chloe'nin ağzından:

AAAAAAAAA... Gözlerinizi açtığınızda üstünüzde koca bir bacak ve suratınızda da koca bir kol görseydiniz napardınız??? Luke'un benim yatağımda işi ne!!  O anki öfke ve şaşkınlıktan onu yere attığımı fark etmemiştim. Bağırmama ve onu itmeme Ne yapıyorsun!!? diyerek karşılık verince daha da sinirlenmiştim. Asıl sen benim yatağımda ne yapıyorsun? diye bağırdığımda bu kez karşılık veremedi. Manyak! Yatağıma yatmış bir de bana bağırıyor. Sakince Üzgünüm. Gece tuvalete gitmiştim karanlıkta senin yatağın olduğunu farketmemişim. diyince hem şaşırdım hem de mutlu oldum. Kendini beğenmiş çocuk benden özür dilemişti. Kendi gözlüğümü başucumdan alıp takarken Bence gözlük kullanmalısın. Ben yatakları çok iyi ayırtedebiliyorum diye dalga geçtiğimde sinirlendiği her halinden belliydi. Daha fazla uzatmadan küçük çantamdaki bir kıyafet takımını alarak banyoya yöneldim. Üzerimi değiştirip tekrar çıktığımda onu giyinmiş bir şekilde yatakta otururken buldum. Elinde iki tabak kek vardı. Karnım açtı.   Onlar ne ? diye saçma bir soru sorduğumda tabaklardan birini (içinde küçük kek olanı) bana verirken soğuk bir şekilde (zaten samimi olmasını beklemiyorum) Kahvaltın.

dedi. Teşekkür ederim diyip yemeye başladım. Kahvaltım sadece buydu ve tadı berbattı. Ciddi anlamda berbat. Geçen yıldan kalanları mı verdiler acaba diye düşündüm bir an. Luke çoktan bitirmişti ve ben hâlâ tek bir ısırıkla duruyordum. Bunu yiyemezdim. Midemin bozulmasındansa aç kalması daha iyi olurdu. Tabağı başımda bekleyen Luke'a uzatıp Yemeyeceğim. dedim. Omuz silkip kalan kekimi tek lokmada ağzına attı. Ağzı normalin 10 katına çıkarken böyle daha bi çirkin olduğunu düşündüm.  Tabakları kapının önündeki hostese verip tekrar içeri girdi.  Yarım saat içinde inişe geçiyoruz. Hazır ol. dedi ve kendi ufak tefek eşyalarını alarak odadan çıktı. Ben de çantamı alıp son kez birşey kalmış mı diye odaya baktım ve çıktım.

Koridorda yürürken alçaldığımızı anlayabiliyordum. Yine bir yere toplanmış bir şeyler konuşuyorlardı. Bu kez sona kalmamamın etkisiyle mutlu bir şekilde bir koltuğa yerleştim. Öğretmen, gider gitmez neler yapabileceğimizi anlatıyordu.

Dinlemedim. Çünkü o onları anlatırken ben ordan nasıl kaçabileceğimi düşünüyordum.

Düşüncelerimi bozan şey uçağın sertçe yere inmesi oldu. Sonunda ucak yolculuğu bitmişti. Hostesler son bir uyarı yapıp kapıları açtılar.  Valizlerimi almamıştım çünkü onlar odama getirmişti. Ve tekrar onlar indirecekti. Sanırım. Ne olur ne olmaz diye valizleri çıkarıp çıkarmadıklarına bakmak için çıkışta bekledim. Yavaş yavaş herkesin valizlerini dışarı çıkarmaya başladıklarında ben de oradan ayrıldım.

Ufaklık ve PlayboyWhere stories live. Discover now