DİZAYN

8.9K 87 6
                                    

Multimedia Chloe nin odasının yeni hali :D Iyi okumalar..

Ayakkabılarımı çıkarıp kuruması için dışarda bıraktım ve Luke'un henüz eve gelmemiş olmasını umarak içeri girdim. Stanley ve mouse ile bir süre arabada oyalanmıştık bu yüzden bizden önce gelmiş olma ihtimali vardı. Salona ve mutfağa baktım. Alt katta değildi. Fazla ses çıkarmamaya çalışarak merdivenlerden çıktım. Eğer evdeyse geldiğimi anlamasını istemiyordum çünkü o bakışları gerçekten korkunçtu. Kızgın bir boğa gibiydi.

Odama girip penceremin önündeki şifonyere gözlerimi devirdim. Bu odaların dizaynını kim yapmıştı acaba!? Odayı olduğundan çok daha küçük gösteriyordu. Belki de şifonyeri sol tarafa çekip yatağımı da sağa geçirmeliyim. Ya da şifonyeri kapının yanındaki duvara dayayıp yatağımı pencereye yaklaştırmalıyım. Veya da şifonyeri gardıroplu odaya taşıyıp onun yerine kitaplığın birini bu odaya almalı-

"Aay!"

Kapının arkamdan sertçe açılmasıyla yerimden sıçradım. Henüz kapının arkasından çekilmediğim için sırtıma çarpmıştı. Canımın acısıyla kapattığım gözlerimi açıp kapıyı öyle açmayı uygun gören gerizekalıya baktım. Dağılmış sarı saçlar, ateş saçan mavi gözler, bol siyah bir tişört, siyah bir kot pantolon ve pantolonun üstünden görünen bir Calvin Klein boxer.

'Aman tanrım Chloe! İğrençsin! '

İç sesimin bağırması ile gözlerimi boxerdan çekip yere çevirdim. Pekala bu yaptığım gerçekten iğrençti. Ama farkında olmadan bakmıştım. Kesinlikle farkında değildim. Evet kesinlikle!

"Yüzüme bak Chloe!"

Bana bağırması hoşuma gitmiyordu. Neden birden böyle yakın olduğunu bile anlayamamıştım. Evde beni görmezden gelir, 9 ay boyunca sessizce yaşar ve gideriz diye umarak gelmiştim ben. Oysa daha 1 ay yeni bitmişken bir ton kavga etmiştik. Ve hepsi de benim ağlamamla sonuçlanmıştı.

"Kafanı kaldır."

Bu kez bağırmamıştı ama sesi yine de sakin değildi. Ellerimi kotumun arka ceplerine sokup gözlerine baktım. Bir süre aptalca bakıştıktan sonra dayanmayıp konuşmak için ağzımı açtım. Aynı anda o da ağzını açıp derin bir nefes aldı. Dilini dudaklarının üstünde gezdirip elini saçlarının arasına soktu.

"Neden benim sinirimi bozacak şeyler yapmaktan zevk alıyorsun?"

Ne!? Dalga falan mı geçiyordu bu? Onun sinirini bozacak şeyler yapmıyordum. Ben sadece eğlendiğim şeyleri yapıyordum ve eğer bunlar onun sinirini bozuyorsa bu benim değil onun sorunuydu.

"Senin sinirini bozacak şeyler yapmıyorum. Yapıyorsam bile farkında değilim. Hem benimle ilgili şeylerin senin sinirini bozması sence de saçma değil mi!?"

"Hayır değil. Sana o kadar şey söyledim. Duygularımı açıkladım ve sen bana sarıldın. Ama bunların üstüne beni görmezden geliyorsun. Seni oraya götürüyorum, almaya geliyorum ama sen aptal Stevie'nin peşine takılıp benim yüzüme bile bakmıyorsun. Bu sence de saçma değil mi!?"

Konuşması bitince sesli bir şekilde yutkunup çıkmak için boğazımı yırtan kahkahayı geri gönderdim. Tam bir psikopat gibi davranıyordu. Duygularını açıklamış öyle mi!? Sonra da ben ona sarılmışım. Komik olmaya mı çalışıyordu? Konuşmasının sonunda beni taklit etmesini es geçip gözlerimi kısarak olabildiğince yakınına gittim. Mavi gözleri ne yaptığımı kavramaya çalışırcasına yüzümde dolaşıyordu. Nefesini yüzümde hissettiğimde irkildim ama geri kaçmayacaktım. Oldukça uzun olacağını düşündüğüm konuşmama başlamak için ağzımı açtım.

Ufaklık ve PlayboyWhere stories live. Discover now