-X-

742 10 0
                                    


"Sikmişim kuralları."

Ben, bir kez daha ne olduğunu anlayamadığım bir zaman dilimindeyken dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırdı. Normal bir zamanda olsak onu, kendimden uzaklaştıracağıma yüzde yüz emin olduğum bu davranışına karşılık bunu yapmadım ve elimi boynuna koyarak öpüşüne, büyük bir açlıkla karşılık vermeye başladım.

Duymaktan her seferinde çekindiğim ama buna da engel olamadığım kalp atışlarım, yüksek bir ritimde hızla atarak onun göğsüne çarpıyordu. İkimizin de kalp atışları, izbe sokakta yankılanırken dudakları da üst dudağımı kavramıştı. Saçlarımda gezinen ve yanağımı okşayan elleri benim daha çok ona sokulmamı sağladığında sokağın ucundan bir silah sesi yükseldi.

Bu sesle kulaklarım çınlamaya başlarken irkilerek ondan uzaklaştım. Sessiz sokakta sadece nefes seslerimiz duyulurken bu sessizlik bir el ateş edilmesiyle tekrar bozuldu. Kenan'a doğru döndüğümde sokağın başında olan bakışlarını bana çevirdi. Yüzünde sanki neler olduğundan haberdarmış gibi bir ifade vardı ve bu, benim daha çok endişelenmeme neden oldu.

"Bekle burada." dediğinde hemen kolunu tuttum ve dehşetle açılmış gözlerimle ona baktım.

"Saçmalama, Kenan! Nereye gidiyorsun?" Yeşilleri, benim aksime oldukça sakin bir şekilde gözlerime tutunduğunda fazlasıyla şaşkındım. Bu olayı bu kadar normal karşılaması hiç normal bir durum değildi. Tamam, ben de bunun gibi bir durumla ilk kez karşılaşmıyordum. Çünkü babam, birtakım karanlık işlerle uğraşıyordu ve bunu bilmeme rağmen hiçbir zaman burnumu sokup bunları öğrenmek istememiştim. O zaman aileme aynı gözle bakamayacağımı fark etmiştim fakat şu an Kenan, fazlasıyla sakindi.

"Bekle burada, geleceğim," dedi, gözlerime güven verircesine bakarak. "Bir şey olmayacak, bana güven." Bütün vücudum soğuktan olmadığına emin olduğum bir şekilde titremeye başlarken onun da bunu fark etmesi çok uzun sürmemişti.

Silah sesleri yakınlaşırken gözlerim daha da büyümüş ve daha çok titremeye başlamıştım. Neden bu kadar panik olduğumu kesinlikle bilmiyordum ama bunun Kenan'ın gözlerindeki o her şeyden haberdarmış ifadesinden kaynaklı olduğunu biliyordum.

Ben, panik içerisinde gözlerimle etrafı tararken elimde onun elini hissettim ve eş zamanlı olarak da avcuma bir kelebek bıraktı. Kesinlikle o şeyi kullanmasını bilmiyordum. Bununla birlikte daha çok paniklediğimde konuştu. "Geleceğim hemen, burada kal. Kıpırdama bir yere, tamam mı?"

Başımı hızlıca iki yana salladım. "Kenan,"

"Maran, dediğimi yap." diyerek bir şey söylememi beklemeden yanımdan uzaklaştığında ben de sadece arkasından bakabilmiştim. Sıkıntıyla elimi saçlarımdan geçirip Kenan'ın dediğini yaptım ve onu beklemeye başladım. Gözlerim, ara ara elimdeki garip şeyi bulsa da elimden geldiğince paniklememeye çabalamıştım. Dakikalar öncesine kadar iyi bir akşam geçiriyordum ve bir anda kendimi böyle bir şeyin içerisinde bulmuştum.

Ben, Kenan'ı olduğum yerde beklerken bir anda art arda silah sesleri yükselmişti. Vücudum, deli gibi titrerken hiç düşünmeden adımlarımı Kenan'ın gittiği yöne doğru ilerlettim. Attığım her adımın beni cesaretlendirmesi gerekirken aksine daha çok geriliyordum. 

Gözlerim, bir kez daha elimdeki bıçağı bulduğunda parmaklarıma yön vererek emniyetini kaldırdım. Bunu yaparken çıkardığı cılız ses, sessiz sokakta yankılandığında hafifçe dudağımı dişleyerek duvarın arkasından çıktım ve gözlerimi etrafta gezdirdim fakat kimse yoktu. 

Arkamı döneceğim sırada birisi arkadan yaklaştı ve kolunu omzum boyunca sararak beni duvarın arkasına sürükledi. Gözlerim, korkuyla açılırken dudaklarımı da bir çığlık atmak için aralamıştım ama arkamda duran her kimse elini dudaklarımın üzerine örterek buna engel oldu. Bununla birlikte de elimdeki bıçağı sıkıca kavradım.

PRANGALAR | +18Where stories live. Discover now