7. bölüm

559 32 0
                                    

Efe kolunu omzuma atmış yol boyunca sallanarak yürüyorduk. Yürümesi bile değişikti ve bende ona ayak uydurmakta zorlanıyordum. Gittikçe gürültülü ortama yaklaşıyorduk ve kalbimin atışı da bir o kadar gürültülü atmaya başlıyordu. İçim bilinmezlik ve korkuyla karışık merakla doluydu. Kendimi buna ihtiyaç değilde zorunlu gibi hissediyordum. Normalde eğlence için gitmem gerekirken ben terapi için gidiyordum. Ne kadar ilginç değil mi? Ama efe bu konuyu açmamamızı istiyordu. Sadece kendimizden konuşmamızı istiyordu. Bu da onun bir terapi yöntemiydi herhalde…

“Vaov! Şu kalabalığa bak haha!” , dedi ve beni karmaşanın arasına sürükledi. Tanrım sanki savaşa sürükleniyordum. Önümdeki insanları itekliyor ve bana yer açmaya çalışıyordu. Konser neredeyse başlamıştı. O yüzden herkes çığlıklar içindeydi. Efe bana bir şeyler söylüyordu ama ben onu duymuyordum. Çok fazla gürültü vardı. titremeye başladım. Başım dönüyordu ve etraf bulanıklaşmaya başladı. Kendimi çok kasmıştım. Elimden geleni yapmıştım. Her insan gibi eğleneceğimi umuyordum ama yine o canavara yenilecektim sanırım. Yine o lanet olası panik ataklardan birini geçiriyordum.

“Hey iyi misin? Nur iyi misin hey!”

Sesi uzaklardan geliyordu. Sesimi olabildiğince ona duyurmaya çalışmıştım.

“ özür dilerim.”

Gözlerimi açtım. Ve tavana yoğunlaştım. Hastane kokusu alıyordum. Yine bayılmıştım. Aceleyle kalkmaya çalıştım ama biri beni durdurdu.

“şşş sakin ol. Yatmaya devam et başın döner”

Efe buradaydı benim yanımdaydı. Ve onun kadar tanıdık birini görmek bile kendimi iyi hissettirmişti. Geceyi berbat etmiştim. Bu benim suçum muydu? olmamasını umuyordum.

“ben…gerçekten…”

Ağlamaya başladım. Bir aptal gibi ağlıyordum. Ağlamalıydım da. Çünkü ben bir konsere gidemeyecek kadar korkak ve ezik biriydim. Gözyaşlarım bu küçülüşüme katılmalıydılar. Bazen sahip olduğum tek şeyin gözyaşlarım olduğunu düşünüyorum. En iyi yapabildiğim şey ağlamak.

“iyisin değil mi? Beni çok korkuttun. O kalabalıktan seni zar zor çıkardım.”

“özür dilerim efe. İstemeden oldu. Kendimi çok kasmıştım. Özür dilerim”

“özür dilemeyi kes önce! ve sakin olmaya çalış. Ağlamanın sırası değil. Bana ne hissettiğini anlat. Birazdan annen burada olacak. İstersen doktorunla da görüşeceğiz. Ama ilk önce bana neler olduğunu anlatmalısın. Ne hissediyordun Nur?”

Daha fazla ağlamaya başladım. Bana bağırmasını istemiyordum. bana bağırma lütfen.

“sadece…korktum. Korktum anlıyor musun! Korktum!”

“korkacak ne var Nur. Ben yanındaydım. Beraber güzel bir gece geçirecektik. Senin için değişiklik olacağını düşündüm. İyi hissetmediğini neden baştan söylemedin?”

“her şeyin iyi gideceğini düşlemiştim. Seninle buluşmadan önce heyecanlıydım. Kendimi hazır hissediyordum. Düşünmek ve hayal etmek her zaman kolaydır. Ama iş yapmaya gelince çok zorlanıyorum. Elimde değil. Gerçekten elimde değildi…”

Bir süre sessiz kaldık. Ben önüme bakıyordum onun yüzüne bakmaktan çekiniyordum. Ama o sadece bana bakıyordu ve sanki söyleyemediğim şeyleri, düşüncelerimi okumaya çalışıyordu. Sonra ona baktım. Gözüm seğiriyordu. Ve gerçekten şaşırmıştım çünkü o da ağlıyordu. Gözleri kızarmıştı ve o an sanki zaman durmuştu. Bana acıdığı için değil, bana değer verdiği için ağladığını düşünmeye çalıştım. Çünkü ben ona değer veriyordum. Ve her şey burada bitmeyecekti. Daha yeni başlıyordu.

Hayat ArkadaşımWhere stories live. Discover now