thirteen; "you don't do the same for me"

7.7K 695 389
                                    

"on üç; gecenin ortasında tamamen uyanığım. evcilleştirmen için seninim. sadece çağır beni, bana ihtiyacın varmış gibi ismimi söyle. sabaha kadar benim olanı almamı sağla. seni çağırdığımda lütfen bana gel ve yatır beni."

"Ciddiye almıyorsun ama gerçekten seni çok özledim Jeongguk! Görüşelim artık yoksa Baş Alfa falan demem isyan bayraklarımı Taehyung'un önünde sallandırırım." 

Ah, Park Jimin ve cesareti...

"O seni, senden önce bayrak direğinde sallandırmazsa yaparsın, tabi." Kıkırdayışlarım ve küçümsemem onu sinirlendirmiş olacak ki yüksek sesle bağırdı. Elbette bunu beklediğim için telefonu saniyelik olarak kendimden uzaklaştırdım ancak gülüşümü durduramadım.

"Hah! Onunla fazla vakit geçiriyor olmalısın ki yanında kalmaktan kaba bir insana dönüşmüşsün. Bir an önce sizi ayırmalıyım yoksa arkadaşım hainin teki olup çıkacak, yakındır."

Döşemelerin üstündeki halıyı izleyen bakışlarım donuklaştı. Damarlarıma pompalanan tüm kan tek bir yerde toplanmış gibi hissediyordum; yanaklarımda. Her şey olağan dışı değilmiş gibi birde kalbim sızım sızım sızlıyordu ya yumruğumu ısırasım geliyordu. "Bu biraz imkansız."

"O ne demek?" Meraklı ses tonu yerimde kıpırdanmama neden oldu. Kendimi çok çabuk kaptırdığımı söylerek bana kızacaktı ve bunun düşüncesi oldukça korkunçtu. Nasıl basite indirgeyerek anlatabilirdim?

"Yemek biraz kaotikti fakat sonrasında tahmin bile edemeyeceğin şeyler oldu Jimin. Hiç beklemiyordum." Dudaklarımı ısırdım ve kafamın içinde can bulan güzelim ses tonunu susturmak için çabaladım.

"En başından, tüm detaylarıyla anlat Jeongguk."

Heyecanlı ses tonuna kanarak olan biteni anlatmam yaklaşık on dakika sürdü. Arada çıkardığı hayret tonlamaları beni daha da harlıyor, konuşmama sinirlenerek devam etmeme neden oluyordu. Taehyung'un cahilden bozma kuzeninin sözlerine ettiği küfürler içimin yağlarını eritmişti diyebilirdim bile. Belli ki hala sindirememiştim olan biteni. Ona karşı olan söylemlerimi dile getirdiğimdeyse, "İşte benim onurlu arkadaşım!" diye bağıran bir Park Jimin oldukça gururumu okşamıştı ya yanımda olsa keyiften daha da dört köşe olacağımı biliyordum. Onun şapşal mimiklerini özlemiştim.

"Elimden tutup götürdü beni Jimin. Sana iyi gelecek bir yer biliyorum, dedi. Ona seninle olan her yer bana iyi gelir demek istedim. Kendimi ne kadar zor tuttum, Tanrı bilir."

"Jeongguk..."

"Bitirmemi bekle, lütfen." Susarak çaresizliğime yanıt verdiğinde devam ettim anlatmaya. Sıraladığı onca kelebekli cümleyi dile getirirken bayılacak raddeye geldim. Midem hatırladıkça kasıldı, nefesim düzensizleşti. Bu sırada Jimin, sesini çıkarmadı. Yalnızca Kim Taehyung'un ellerinde nasıl da güzel kurban olduğumu dinledi. Belki biraz acıyarak, belki biraz üzülerek...

"Senin için elimden geleni yapacağım, dedi. İnanabiliyor musun? Bana verdiği o güveni hissettim Jimin. Bunun ne kadar paha biçilemez olduğunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Sonunda yaşamak için bir neden bulmuş gibiyim ama korkuyorum. Çok korkuyorum. Yolunda gitmeyen bir şeyler var, hissediyorum." Korkumun ispatı olarak titreyen ellerimden birini bacağımla yatağımın arasına koyarak dinlendirdim. Yerimde duramıyor gibiydim. Nasıl bir heyecandı ki bu, hatırladıkça yaşıyormuşum gibi hissettiriyordu? Hayret edilesiydi.

"Ne gibi?"

"Bilmiyorum. Sadece hissediyorum işte."

"Madem bu kadar açıldınız birbirinize, bu konuyu onunla konuşmayı dene. Eminim seni rahatlatacak birkaç cümlesi vardır. Ağzı iyi laf yapıyor."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

who dat jk? | taekookWhere stories live. Discover now