six; "my ambitions were too high"

11.1K 1.4K 975
                                    

"altı; istediğin gibi bu oyunu daha da büyütelim ya da boşver ve benim yolumdan gidelim"

Babamla yaptığım uzun soluklu telefon görüşmesinin bitmesi akşamı buldu. İki saat boyunca yatağımda öylece uzanıyorken nutuk içerikli konuşmasını dinlemek dışında bir şey yapmadım. Kızmış, bağırmış, yeri geldiğinde sakinleşip dingin kafayla ne yapacağımızı düşünmüştü. Senelerin verdiği alışkanlıktan olsa gerek ağzımı açıp karşılık vermemiştim asılsız sözlerine. Çünkü biliyordum ki beni asla dinlemez, dediklerimi de çok yanlış yorumlardı. En ufak yanlışımda arayıp hakaretlerini dinlemek öyle çok rutin haline gelmişti ki artık ona karşı duygu içeren hiçbir belirti gösteremiyordum.

Ne derse desin haklı olduğunu da biliyordum gerçi. Öyle büyük bir hataya mahal vermiştim ki hem kendimi hem de yakın arkadaşım Park Jimin'i tehlikeli bir durumun içine sokmamın yanı sıra senelerdir bizi tüm bu pisliğin içine girmememiz için uzak tutan babamın emeklerini de bir hiç uğruna yok etmiştim. Henüz neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyordum. Kim Taehyung ne düşünüyordu, benimle ne konuşacaktı? Bu soruların cevapları tam bir muammaydı. Bu yüzden benim gibi kötü hissetmemesi için bir çözüm buluncaya dek Jimin'e söylememeye karar vermiştim.

Talihsiz bir kaderle yaşıyorduk. Seneler öncesinden başlayan, savaş sonrası ihmalsizliğin getirisiyle artan omega soyunun tükenmesi, sürüleri büyük bir isyana sürüklemişti. Uzun süren isyanları bastırmak amacıyla babamın da içinde bulunduğu devlet konseyi bilimsel yöntemlerle bu işi çözebileceklerini fark ettiklerindeyse iş çoktan çığrından çıkmıştı. Tüm bu kaostan geriye kalan tüm omegaları toplayıp onları soğuk, sessiz odalarda denek yaparken bu zalimliği birkaç alfa dışında reddeden olmamıştı. Çünkü herkes bunun soyumuzun devamı için yapılan bir iyilik olduğunu düşünüyordu. Tabi, babamda bunlardan biriydi.

Ta ki kendisi gibi alfa olacağını düşündüğü oğlunun omega olduğunu öğrenene kadar.

On sekizime girdiğimde geçirdiğim ilk kızgınlıkla anlaşılan cinsiyetim tüm ev halkını büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Öncesinde de beni sevmek konusunda başarısız olan ailem, ne olursa olsun oğullarının o soğuk odaya girip iğnelerle delik deşik olma fikrine sıcak bakmamış olacak ki bir şekilde beni saklama kararını almışlardı. Eh, sonrası pek iç açıcı değildi. Bastırıcılarla ve fark edilmeye yakın olduğumuz an değiştirdiğimiz sayısız evle geçen tüm bu zaman boyunca çocukluk arkadaşım Jimin'in de omega olduğunu fark etmiş, onu da kendimle beraber sürüklemiştim.

Tüm bu kargaşa yüzünden ilk senemizde üniversite sınavını kazanamamıştık. İkinci girişimizde gelen onay belgesiyle ne kadar sevindiğimizi dün gibi hatırlıyordum. Mutluluğumuzu ailemle paylaştığımızda babam gitmemizi istemesede biz çok dikkatli olacağımızın sözünü vererek ikna etmiştik.

Olamamıştım.

Söylediği her şeyi hak ediyordum.

Oflayarak yataktan kalktım ve gri kısa şortumu düzelttim. Sandalyemin üzerindeki siyah uzun tişörtü üzerime geçirdiğimde aynaya bir bakış attım. Rengi gittikçe açılıp pembeye yaklaşan kıvırcık uzun saçlarım, kulağıma sırayla dizilmiş uzun küpelerimi kapatıyordu. Okula giderken yüzüme sürdüğüm nemlemdirici hala duruyor olmalıydı ki yüzüm oldukça parlak gözüküyordu. Şortumu örten tişörtüm beyaz, tüysüz bacaklarımı ortaya çıkarmıştı. Dışardan bakıldığında oldukça bakımlı gözüküyordum. Çok fazla özen göstermediğim halde böyle oluşum beni mutlu ediyordu.

Işıkları açmayarak aşağı indiğimde etrafın karanlık olması Jimin'in hala gelmediğini gösteriyordu. Şu an herhangi bir kampüs partisinde kafayı bulduğundan emindim. İçmeyi, takılmayı, dans etmeyi seviyordu. Bazı alışkanlıklarından kurtaramamıştım onu. Bir keresinde tehlikeli olduğunu düşünerek onunla gitmeyi kabul etmiştim ve sonuçlarını düşündükçe ne kadar zaman geçerse geçsin midemin kaldıramayacağı detaylar gözümün önüne geliyordu.

who dat jk? | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin