5. BÖLÜM ''ŞAFAK VAKTİ''

5K 453 387
                                    

⛓️

Yalanlar, günahların evlatlarını doğururken, iftiralar o evlatların kalbinde filiz buldu. Kötülük, sonsuzdu. Ve tüm doğrular, bu sonsuzlukta kayboldu.

⛓️

Duygularım; bedenimden çok ruhumda bir tutsaklık yaratacak kadar yoğunlaşmıştı, bunu fark ettiğim an durdum. Koşmayı bıraksam bile nefesimi hemen kontrol altına almam mümkün değilken, düştüğüm kaos çukurundan yara almadan çıkmam da mümkün olamazdı.

Işıl yavaşça gözlerini açarken, şüpheli bakışlarımı üzerinden çekmedim. "Şey-" diye kekelemeye başladı. Yattığı yerden doğrulurken yeşil gözlerini sonuna kadar açmış, gizlemeye çalıştığı hislerle baş başa kalmıştı.

"Ne kadar süredir baygınım?" Diye sordu sanki hiçbir şey yokmuş gibi. "Vücudum titriyor, başım ağrıyor."

"Dalga mı geçiyorsun?" Diye sordum hayret içinde. "Yanlışlıkla ayağına basmasam hala baygın numarası yapacaksın."

"Hayır," diye itiraz etti hızla. "Numara yapmıyordum, kendimde değildim."

Aldığım derin nefesi sesli bir şekilde dışarıya verirken, "Peki ne kadar süredir kendine gelmeye çalışıyorsun? Kıpırdamadan?" Diye sordum imayla. O sırada Kaya'nın yanına ulaşmıştım ve hemen başının yanında duran kitabı elime almıştım. Doğru olup olmadığını kontrol etmek için yazarın ismine baktım, doğru kitaptı.

"Bilmiyorum," dedi Işıl. Burada uyandığım ilk andan beri sadece kendi iç sesimle değil, belli etmemeye çalıştığım duygularımla da savaşıyordum. Susuzluktan ve bağırmaktan boğazlarım kurumuştu, bu yüzden sesimi olabildiğince yükseltmeden konuştum, "O adamla konuşmamı duydun mu?"

"Ne adamı?" Diye sordu Işıl sahte bir panikle, "O burada mıydı? Sana bir şey yaptı mı?" Yerinde kıpırdanırken zincirli eliyle sözde ağrıyan başını tutuyordu.

"Neden sana inanmıyorum Işıl?" Kaşlarım şüpheyle çatılırken yavaşça yürümeye devam ettim, o sırada Meriç'in yanında duran kitap dikkatimi çekmişti. Kızıl Kan, kitabın adı buydu. Yazarın adı ise, Serpil Kaner'di. Tanıdık gelen bu isim, kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Güneş," dedi inlercesine, "Yemin ederim uyanık değildim."

"Ne yeminmiş ya, bu bahaneye tutunmuş gidiyorsunuz Kaya ile. Yemin etmeniz size inanmak konusunda yardımcı olmuyor Işıl. Ben senin için kendimi riske attım ama fark ediyorum ki sen baygın numarası yapıyorsun." Ciddi bakışlarım Işıl'ı bulmuştu. Yavaş adımlarla yerime doğru yürürken yutkundum, bu adam bizi açlıktan ve susuzluktan öldürecekti.

"Hayır, sana minnettarım. Bu odadaki kimsenin yapmadığını yaptın, bana yardım ettin. Eğer sen olmasaydın kim bilir ne halde olurdum." Işıl'ın yeşil gözlerine çaresiz bir ifade birikmeye başladığında hislerimin de suyu çekilmeye başladı, ona inanmak istiyordum, ona güvenmek istiyordum ama bana yardımcı olmuyordu.

"Bir daha sormayacağım Işıl, neden numara yapıyordun?" Diye tekrar sordum, kurduğu cümleyi duymamazlıktan gelmiştim. Hala itiraz etmeye devam ederse, bundan sonra ona asla yardım etmeyecektim.

"Çünkü korktum," diye itiraf etti sonunda. "Kitapları karıştırırken bir not buldum." Yanındaki kitabın kapağını çevirdi önce, "Bak," Ardından çevirdiği kapağın arasından bir kâğıt parçası çıkararak bana uzattı. Gözlerim eline kayarken, beyaz, ufak bir kâğıt olduğunu gördüm.

Serpilemeyen TohumlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin