16. BÖLÜM ''KAPANMAYAN YARALAR''

3.2K 365 480
                                    

⛓️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

⛓️

Affetmek, kalpten gelen bir eylemdi. Ve benim hayatım, koca bir denklemden ibaretti.

⛓️

Her şey, karanlık çöktüğünde başladı. Önce yaşamımın ışığı söndü, sonra ruhumda bir ateş filizlendi. Gün geçtikçe sönmeyecek, mümkünmüş gibi daha da şiddetlenerek büyüyecek bir ateş. Avuç içlerimden kayıp giden şey, sıradan bir telefon veya eşya değildi. Benim geleceğimdi, benim geçmişimdi, benim varlığım ve öğrendiğim gerçeklerimdi.

Acım, katlanabileceğim boyutu aştığında yapacağım tek şey alışmaktı. Ama alışmam mümkün değildi. Kaybım, hiçbir zaman kazancımla örtüşmedi çünkü. Hep yara aldım, aldığım her yara kabuk bağlamadan tekrar kanadı. Acıttı, acıdı ve durmadan bu döngü tekrarladı.

Annemi özlüyordum. Anneme sarılmak ve kokusunu içime çekmek istiyordum. Altın sarısı saçlarını taramak ve sürekli ona ne kadar güzel olduğunu fısıldamak. Ama yapamıyordum ve sırf bunu yapabilmek için ölümü arzuladığımı hatırlıyordum.

Başımı Balamir'in omuzundan kaldırdım ve diğerlerine baktım. Kendime geldiğimde üzerimde bir gömlek vardı, Kaya'nın üzerindeki gömleği çıkardığını ve üzerimi örttüğünü hayal meyal hatırlıyordum. Kaya'nın bu hamleyi yapmasına yüklediğim tek anlam sadece ikimizin üzerinde gömlek olmasıydı. Diğerleri hala kendi kıyafetleriyleydi.

Meriç dikkatle bana bakıyordu, olayları ve Ka ile konuşmalarımı anlattıktan sonra onları yorum yapmamaları konusunda uyarmıştım. Fakat onlara bahsetmediğim iki konu vardı. Birincisi ufuktan doğan güneşin asıl anlamıydı, diğeri ise Balamir'i önceden tanıdığımdı.

Ufuktan doğan güneşten az sonra bahsedecektim ama Balamir'i önceden gördüğümü asla anlatmayacaktım. Bunu itiraf eden ilk kişi Balamir olmalıydı. Ayrıca Kaya ve Balamir arasında geçen konuşmaya şahit olduğumu da söylememiştim. Kaya'nın davranışlarını ve Balamir ile birbirimizi daha önce gördüğümüzü bilip bilmediğini tartacaktım.

"Neden öyle bakıyorsun?" Diye mırıldandım Meriç'e bakarak. Uyanık olduğumu fark eden Balamir, çenesini yasladığı başımdan kaldırdım ve saçlarımda dolaşan elini çekti. "Uyanık mıydın?" Diye sordu ardından.

Başımı olumlu anlamda sallarken bakışlarım hala Meriç'teydi. "Kızgınım çünkü." Dedi kendini zor tutuyormuş gibi. "Şu haline bak. Hepsi bizim yüzümüzden, Balamir planı onaylamadığında onu dinlemeliydik."

"Olan oldu artık," diye mırıldandım bakışlarımı yere indirirken. "Banyoda da kamera varmış."

"Her yere baktım." Dedi Meriç. "Bu nasıl mümkün olabilir ki? İmkânsız."

"Değil işte Meriç," dedim isyankâr bir tavırla. "Kamera olmasa planı nereden bilsin?"

"O da doğru," diye yanıtladı beni. "Sapık pezevenk."

Serpilemeyen TohumlarWhere stories live. Discover now