7. Bölüm - Ortaya çıkan gerçekler!

7.6K 619 10.2K
                                    

Sabah Buket'ten aldığım plaj davetinden sonra annemle birlikte mutfağa girdik ve kızlar için koskocaman bir piknik sepeti hazırladık. Arkadaşlarımın sevdiği her şeyden bol bol yerleştirdim, özellikle de Cansu'nun sevdiği yiyeceklerden ne var ne yok hepsinden koydum. Ona karşı başta biraz kıskançlık sergilediğim için hala mahcubiyet hissediyordum, ama neyse ki Cansu o kadar iyiydi ki yaptığım hiçbir yanlış davranışı yüzüme vurmuyordu, adeta anaç bir tavırla bana kollarını açan anlayışlı bir kardeş gibiydi. Yeni arkadaşımı gerçekten sevmiştim.

Kızlarla otelin önünde buluştuğumuz sırada çok uzaklardan onu gördüm... Hakan'ı.

Kendime engel olamayarak aniden ufak bir çığlık attım, ardından yaptığım gafın farkına vararak ellerimle ağzını kapattım.

Hakan oradaydı, sahil tarafında küçük bir kafenin önünde arkadaşı Emre ile sohbet ediyordu. Aramızdaki mesafe çok fazla olmasına rağmen anında çekimine kalıpmışçasına varlığını hissetmiştim ve her zamanki gibi yine aklım başımdan giderek onun yörüngesine girivermiştim.

Buket şaşırmıştı. "Ne oldu?" Başını, hayranlıkla baktığım yere doğru çevirdi, telaşımı anlamaya çalıştı.

Heyecanlı bir telaşla Cansu ve Buket'e döndüm. "Benim acilen gitmem gerek." Piknik sepetini aceleyle Buket'in eline tutuşturdum. "Ben size daha sonra katılırım, siz keyfinize bakın kızlar."

Cansu şaşkınlıkla bizi izliyordu. "Neler oluyor hiçbir şey anlamıyorum."

"Anlatacağım sonra." İkisine de içtenlikle öpücük atıp hızlı adımlarla Hakan'ın bulunduğu yere doğru yürümeye başladım.

Gizli bir şekilde hareket ederek kafenin arka kapısından içeri girdim, Hakan ile Emre'nin bar tarafına geçtiğini görünce bu defa oraya yöneldim. Bu defa nasıl bir bahane ile Hakan'a yaklaşabilirim, diye düşünürken geçen akşam önlüğünü ödünç aldığım çocukla karşı karşıya geldim.

Onaylamaz bir edayla başını iki yana salladı. "Yine mi sen?" dedi bezgin bir sesle. "Ama yok hayır şaşırmamalıyım," deyip çenesiyle Hakan'ın olduğu tarafı işaret etti. "Senin kafayı taktığın çocuğu görünce senin de buralarda bir yerlerde olacağını tahmin etmem gerekirdi."

Gözlerimi devirdim. "İğneleyici sözlerine aldırmayacağım," dedim yavaşça gülümseyerek. "Çünkü bana yine yardım edeceğine dair içimde kuvvetli bir his var."

"Bu defa daha pahalıya patlayabilir sana," dedi çarpık bir tebessümle. "İki katını isterim."

"Sorun değil seni paragöz," dedim hem takılarak hem de kınayarak.

Bu çocuğa karşı bir yanım gıcık olmuştu fakat başka bir yanım tuhaf bir şekilde hoşlanmıştı. Sanırım fazlasıyla açık sözlü olması, içinden ne geçiyorsa filtresizse dile getirmesi beni şaşırtırken diğer yandan bu kadar şeffaf olması hoşuma gidiyordu.

"Hey, bana kızma. Ben de burada iş yapıyorum sonuçta. Para kazanmak için önüme çıkan fırsatı değerlendiriyorum."

Sorgulayan bakışlarla, "Sen restoranda çalışmıyor muydun, burada ne işin var?" dedim.

"Bugünlük bir arkadaşımın yerine bakıyorum. Öğleden sonra restorana döneceğim."

Mutlulukla kıkırdadım. "Tekrar seninle karşılaştığım için gerçekten çok şanslıyım."

EN ACI AŞKWhere stories live. Discover now