16. Bölüm - Senin de beni, benim seni istediğim gibi istediğini biliyorum!

10.8K 945 22.3K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen,
alttaki yıldıza dokunmanız yeterli.

Pazar sabahı erkenden uyandım, Hakan'ın evine gideceğim için hazırlanmam gerekiyordu. Akşam anneme ödevimizden bahsedince bizim için kahvaltı hazırlamayı teklif etti, fikir öyle hoşuma gitmişti ki sabah uyanır uyanmaz Hakan'a özel hazırlık yapmak amacıyla mutfağa indim.

Annemle birlikte özenle kahvaltı tabakları hazırlayıp kapaklarını kapatarak küçük bir sepete yerleştirdik. Annem sayesinde her şey dört dörtlük görünüyordu, bana yardım etmesine minnettardım zira hazırlığımın eksiksiz olmasını istiyordum.

Mutfakta işimiz bittikten sonra odama çıkıp üzerimi değiştirdim.

Bu defa seçtiğim kıyafet kırmızı renk, şık bir elbiseydi. Fazlasıyla zarif bir duruşu vardı. Hakim yaka, kolsuz ve kuşaklıydı, dizlerimin bir karış üstünde bitecek şekilde kısaydı.

Makyajımı yine hafif tuttum, yalnızca eyeliner ve elbisemle uyumlu kırmızı bir ruj. Saçlarımı açık bıraktım, herhangi bir model vermedim. Günün ilerleyen saatlerinde belki at kuyruğu yaparım diye düşünerek çantama toka attım, temkinli olmayı severdim. Dün giydiğim siyah renk, bantlı, platformlu ayakkabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra evden çıkmak için tamamiyle hazırdım.

Merdivenleri inerken hızlıca taksiyi aradım, umarım çabucak gelirdi, Hakan'ın evine gitmek için fazla sabırsızdım. Mutfağa geçip kahvaltı sepeti ile yanındaki birkaç poşeti elime alarak bahçeye çıktığımda annemi çimlerin üzerinde yoga yaparken buldum, birkaç gündür ders aldığı yoga öğretmeniyle birlikte harika bir uyum içindeydiler.

Taksi gelince anneme el sallayarak veda ettim ve evimin bahçesinden ayrıldım, çok uzun sürmeyen yolculuktan sonra saat tam dokuzda kendimi Hakan'ın evinin önünde buldum.

Sanki daha dün burada değilmişim gibi saf bir heyecan tenimde uğuldadı. Dudaklarımda neşeli bir gülücük oluşuverdi. Tüm günü Hakan'la birlikte geçirecek olmak beni beklentiyle sarsıyor, aklımı türlü türlü tatlı düşüncelerle çeliyordu.

Zile bastım ve mutlulukla kapının açılmasını bekledim. Aradan neredeyse otuz saniye geçtikten sonra nihayet kapı açıldı, Hakan üstü çıplak bir vaziyette tüm ihtişamıyla karşımda belirdi.

"Günaydın!" diye neşeyle haykırırken ses tonum giderek azaldı.

Bakışlarım ağır ağır Hakan'ın çıplak vücudunda gezindi. Omuzları genişti, pürüzsüz göğsü hayli kaslıydı. Üstünde sadece koyu renk eşofman altı vardı ve eşofmanının belinden düşecek gibi durması karın kaslarının muhteşemliğini ortaya seriyordu.

"Kızıl..." dedi epey şaşırmış bir şekilde. "Bu saatte ne işin var burada?"

Kuruyan dudaklarımı dilimin ucuyla ıslattım ve gözlerimi muhteşem vücudundan zar zor çekip gözlerine bakmayı başardım. "Ödev için geleceğimi söylemiştim, unuttun mu?"

Ses tonum normal çıktığı için Tanrı'ya şükürler olsun, ya içimde pır pır eden kelebekler gibi titreseydi!?

Elini dağınık saçına daldırıp daha da dağıttı. "Saat sabahın dokuzu. Bu kadar erken gelmeni beklemiyordum."

"Eh geldim ama değil mi, artık içeri alacak mısın beni yoksa sohbetimize burada mı devam edeceğiz?"

Gözlerini gözlerimden ayırmadan kapıyı ardına kadar açıp yana çekildi. "Kendi evinmiş gibi davran."

"Niyetim o zaten, fakat hakkını vermeliyim teklifin çok hoş bir jest, teşekkürler."

"Ne demek," diye homurdandı, muhtemelen gözlerini devirse aynı etkiyi gösterirdi.

EN ACI AŞKWhere stories live. Discover now