20. Bölüm - Seni kaybedemeyecek kadar çok önemsiyorum!

5.7K 733 1.1K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen,
Sayfadaki yıldıza dokunmanız yeterli.

Hakan elimi tuttu ve kulübün geniş holünde beni peşinden sürükleyerek hızlı hızlı yürüttü. "Kahretsin Kızıl! Bana bu gece burada ne halt ettiğini anlatacak mısın?"

Kafamdaki derin pustan kurtulmak istercesine kendimi toplayıp yanıt verdim. "Baran'la konuşmaya gelmiştim." Ses tonum korkuyla karışık bir sakinlikle tek düze çıkmıştı, hala çok sarsılmış vaziyetteydim.

Bir an durup ters ters yüzüme baktı. "Baran mı!? diye sordu küçümseyici bir sesle. "Ne işin var senin onunla?"

"O benim arkadaşım," dedim nereden geldiğini çözemediğim Baran'ı koruma güdüsüyle.

Koyu renk gözlerindeki küçümseme tiksintiye dönüştü, ardından cevap vermemi beklemeden homurdanarak beni yürütmeye devam etti. "Ancak sen onun gibi birini arkadaş olarak görebilirdin zaten."

Suçlaması beni kızdırınca öfkem korkumun önüne geçti, burada açıklama hak eden bendim Hakan değildi. "Belki de bu gece burada olmam gerekiyordu, gelmeseydim seni..."

Konuşamayarak dişlerimi sıkarak sustum. Cümlemi 'Senin hissizce birine ateş ettiğini, yaraladığını göremezdim,' diye bitirmek istiyordum fakat vazgeçerek başka bir şekilde cümlemi tamamladım.

"Gelmeseydim seni göremezdim, peki sen bana az önce neler olduğunu anlatacak mısın? Mesela dayı dediğin korkunç adamla aramızda geçenler neydi? Neredeyse beni öldürecekti ve bunu yaparken vicdan azabı bile çekmeyecek kadar duygudan yoksundu!" İçimden tüm geçenleri dile getiremesem de sesimdeki iğnelemeye mâni olamamıştım.

Alnı kırışırken sinirli bir nefes bıraktı. "Bunu daha sonra konuşuruz, şimdi seni buradan çıkaralım," dedi hoşnutsuz bir edayla.

İnatçı yanım itiraz etmek istedi lakin mantıklı yanım baskın geldi ve sessiz kalarak ona itaat ettim, ama daha sonra konuşacağımız çok şey olacağı kesindi!

Birlikte uzun holü geçtik. Sağ tarafta genişçe bir alana açılan kapıdan içeri girdiğimizde büyük bir kalabalıkla karşılaştık. Bu gece kulübe gelen misafirler dışarı çıkarılıyordu.

Tanrım! Bu geceyi hiç böyle hayal etmemiştim! İnsanların endişesi öyle yoğundu ki korkumu yeniden yükseltti. Sadece eve gitmek istiyordum, kendimi annemin babamın güvenli kollarına atmak istiyordum.

Kaygıdan öyle kaskatı kesilmiştim ki Hakan bir an durunca irkildim. Bakışlar bir noktada oyalandı, başımı çevirip baktığını yeri görmeye çalışınca çıkışın önünde Baran'la birlikte durup insanları güvenli bir şekilde çıkışa yönlendiren beş koruma olduğunu gördüm.

Hakan anında gerildi, öfkeyle bir küfür savurarak ters yöne doğru beni çevirdi. Öfkesinin yoğunluğu ondan akıyor dalga dalga üzerime yığılıyordu. Muhtemelen öfkesi Baran'a yönelikti ancak beni de etkiliyordu. Bu düşünceleri kafamdan kovarken ona ayak uydurarak öfkesinin benimle hiçbir ilgisi olmadığını kendime hatırlattım.

"Nereye gidiyoruz, çıkış diğer tarafta."

"Arka kapıdan çıkacağız," diye cevap verdi kısaca.

"Ama Hakan..." Tereddüt ettim.

Durup ciddi bir şekilde gözlerimin içine baktı. "Seni zarar görmeden buradan çıkarmam için bana güvenmene ihtiyacım var Kızıl."

Sanırım hala olayların ciddiyetinin farkında değildim. Zihnimin gerisinde daha önce hiç tecrübe etmediğim tehlike çanları yeniden çalmaya başlayınca güçlükle yutkundum.

EN ACI AŞKWhere stories live. Discover now