18. Bölüm: Düşmanla Barış

483 82 18
                                    

Herkese merhaba. Önceden yazdığım bir bölümdü. Toplu atacaktım ama bu kötü günlerde belki bir iki kişinin yüzünü güldürürüm diye düşündüm. Karakterlerde de değişiklik yaptım önceki bölümlere gidip bakabilirsiniz. Depremden etkilenen herkese çok çok çok geçmiş olsun. Umarım bu bölümü gören sizler de iyisinizdir. Biz de Batmanda çok etkilendik çok sallandık. Yıkılan bina olmadı burada çok şükür ama çok kötü hale gelen binalar var, bazılarına giriş yasaklandı. İki günümüz dışarda arabada geçti. Ama çok şükür iyiyiz. Hatayda bir arkadaşım var onu da burda tanıdım, Dilara adı. Çok şükür o da iyi. Onu da, ailesini de dualarınıza dahil edin lütfen. Kalbimiz sizinle. Dualarımız sizinle. Allah'a emanet olun 🤎

Medya: Yiğit

•••

İki matematik, iki kimya dersinin sonuna gelmiştik. Bu ders tarihti ve açıkçası beni pek sarmıyordu. Coğrafya hadi neyse biraz idare eder belki ama tarih... Gerçekten sıkıcı geçiyordu ve bence sıkıntı hocadaydı. Yaklaşık seksen yaşına girecek olan tarih hocamız yaşı da dahil her yönüyle tarihi bi hocaydı. Mırıldandığı için kendisini derste duyabilmek için üstün bir çaba sarf etmemiz gerekiyordu. E haliyle bu da dersi sevmememe yetmişti.

Sınıfın çoğunluğu derse girmemeyi düşünüyordu. Ben de dahil. Başımı yanımda oturan Kerem'e çevirdim. Telefonuyla uğraşıyordu geriye yaslanmış bir biçimde. Ben de sıramda geriye yaslanıp Kerem'in izlediği reelsleri onunla beraber izlemeye başladım. Kerem karşısına çıkan her videoya katıla katıla gülüyor, gülerken bana vurmayı da ihmal etmiyordu. İster istemez beni de bir gülme tutuyordu Kerem'in yanında. Hani videolar aşırı komik falan da değil ama Kerem güldüğü için gülmem geliyordu. Kerem karşısına çıkan bir sonraki videoya da bağıra bağıra gülüp gülerken beni çekiştirdiğinde bu sefer oturduğum yerden kayıp yere düşmüştüm. Popomun üstüne düştüğüm için acımıştı. Kerem bu sefer telefonu bırakıp bana gülmeye başladığında dizine vurdum. "Bir de gülüyor ya."

Kerem kahkahalarının arasından güç bela iki kelimeyi bir araya getirebildi. "Niye düştün?" dedikten sonra gülmeye devam ettiğinde ben ayağa kalkmış ellerimi belime koymuştum. "Bir de soruyor ya. Yerçekimini deneyeyim dedim Kerem çekiyor mu diye."

Kerem gülmeye devam ederken ben yüzümü buruşturdum. Sınıfa Çınar ve Savaş'ın girmesi ile ben yüzümü onlara çevirirken Rümeysa ve Yaren de arkalarından sınıfa girdi. Rümeysa heyecanla öğretmen masasına oturdu.

"Şu geçen yapamadığımız voleybol maçını yapsak mı? Hocadan izin alırız bence."

Savaş sırasına oturup iki kolunu açıp arkasındaki sıraya uzattı. "İzin vermezse de gideriz sıkıntı yok."

"Ayıp olur öyle ya. Neyse izin verir zaten merak etmeyin. Oynuyor muyuz onu söyleyin siz."

Çınar omuz silkti. "Uygundur."

Savaş sırıttı. "Bizden anca bir takım çıkar, karşı takım?"

Yaren gülümsedi. "Siz onu bana bırakın. Güzel planlarım var."

"Korkmalı mıyız?"

Yaren Deniz'e döndü. "Biz değil rakip bizden korksun. Ee hadi kalkın gidin sahaya. Biz de hocadan izni kapıp geliyoruz."

Çınar ayağa kalktı. "Ben de spor salonunu boşaltayım. Dışarı soğuk."

"E hadi o zaman."

Herkes ayaklanırken Rümeysa bana döndü. "Geliyorsun değil mi?"

Rümeysa'nın sorusu üzerine gözler bana dönünce Çınar başını aşağı yukarı salladı. "Geliyor tabii ki. Değil mi?"

"Tamam."

KARANLIK ÖĞRENCİWhere stories live. Discover now