20. Bölüm: Yiğit

575 89 20
                                    

Medya: Elçin

~

Selin'in Ağzından

"Selin hadi hadi bak geç kalacağız." Kerem her zamanki gibi beni uyandırma görevini üstlenmişti anlaşılan. Ben olsam benden sıkılırdım ama o yılmadan devam ediyordu. Geç uyuduğum için uyku şu an o kadar güzel geliyordu ki, bırakmak epey bir zordu.

"Kerem birazcık daha uyuyayım beş dakika daha uyuyup geleceğim."

"Yok efendim on dakika önce de aynısını dedin. Kalkacaksın hadi hadi." Öyle bir şey hatırlamıyorum.

Kerem beni tutup çekiştirdiğinde tek gözümü açtım. Yılmayacağı belliydi. "Tamam, tamam."

"Hadi hadi kalk elini yüzünü yıka kendine gel. Bugün kombinini ben seçeceğim. Hadi kalk kalk." Kerem ellerimden tutup yatakta doğrulamamı sağladığında nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim. Duvardaki saate bakıp gözlerimi devirdim. Yalnızca iki buçuk saat uyumuştum. Bir de bu kafayla ders dinleyecek olmak şu an için korkunçtu.

Kerem bana kıyafet seçmeye başladığında ayağa kalktım. Aynadaki yansımama bakıp gözümü ovuştururken dün yaşananları hatırlayıp gülümsedim. Videoyu görünce fonksiyonlarım durmuştu bir an için. Videoda Çınar sanılan kişi, Çınar'ın annesini boğuyor ve annesi düşürüyordu. Başından kan gelince şahıs gidiyor ve yüzü kameraya net bir biçimde yakalanıyordu. Videoyu izleyince çok kötü hissettim. Odama çıktığımda aslında kabullenmek istemediğim için tekrar tekrar izledim videoyu. O yüzden attım kendine. Kaç kere izledim, ben de bilmiyorum. Bir süre sadece boş boş açıp izledim. Sonra annesini inceledim. Çınar'a çok benziyordu. Burnu, gözü, gamzesi... Çınar'ın annesiydi yani belli oluyordu. Annesini incelerken dövmeyi fark ettim. Ondan sonra bir de dövme için çok kez izledim. Yani anlayacağınız dün gecem o videoyu izlemekle geçti. En azından değdi.

Çınar bunu görünce bu sefer ben de o konuşmadan bakışlarından anladım ne demek istediğini. Mutlu, buruk, şaşkın, mahcup... Mutlulukla karışık bir hüzün sarmıştı. Vicdan azabı üstünden kalkmıştı. Ben yapmadım diye tekrar etti bir kaç kez. Sesli söyleyerek gerçek olup olmadığını test etti. O da şaşırmıştı. O kadar kabullenmişti ki kendini. Katil olduğuna o bile o kadar inanmıştı ki... Ama ben hiç inanmamıştım. Duyduğum ilk andan beri son kararım hep yapmamıştır oluyordu. Her ne kadar sert de görünmeye çalışsa, o sertlik bir insanı öldürmeye yetmiyor. Hele de o kişi annesiyse. Katil olduğuna hiç inanmadım, iyi ki de inanmamışım.

Kollarımı kaldırarak esnedikten sonra gülümsedim. Bakalım bugün bizi neler bekliyor...

Kıyafetlerim arasında seçim yapmaya çalışan Kerem'e kısa bir bakış attım. "Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum ben."

"Tamam koş koş."

Hızlı adımlarla odamdan çıktığımda aniden karşıma çıkan Çınarla durdum. Hazırlanmıştı bile. Üstüne bir gömlek, omuzlarında bir atkı vardı. "Günaydın."

Esnememe engel olamazken başımı aşağı yukarı salladım. "Günaydın."

Çınar güldü. Gamzeleri ben burdayım diye bağırırken o konuşunca gamzelerine bakmayı bıraktım. "Ohoo sen daha uyanamamışsın."

"Kerem kombinimi hazırlıyor. Beş dakikaya hazırım."

Çınar kaşlarını kaldırdı. "Odanda mı?"

"Evet."

Dişlerini göstererek gülerken sesini yükseltti. "Kerem! Çok abartma bak."

Kerem odamdan seslenerek yanıtladı mutlu bir şekilde. "Çok güzel yaptım."

KARANLIK ÖĞRENCİजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें