7. bölüm :)

7.7K 154 21
                                    

Ertesi sabah gözlerimi açtığımda, alışmış olduğum yurt odam yerine Ahsen'in yatak odasında uyanmış olmak garip hissettirmişti. Gözlerimi ovalayarak yatakta doğruldum. Ahsen yatakta değildi, ama onun yattığı taraftaki yorganın dağınık oluşundan gece yanımda uyuduğunu anlamıştım. Dün yaşadığım şeyler aklıma geldikçe, kalbimde bir yumru oluştu.

Resmen öğretmenim ile yatmıştım.

O an, büyük bir utanç ve pişmanlık duydum. Evet, Ahsen ile sevişmek çok iyi hissettirmişti, ve evet, ondan hala deli gibi hoşlanıyordum. Ama öte yandan, yaptığımız şey etik değildi ve okuldaki geleceğimi büyük oranda riske atıyordu. Ya biri öğrenir ve kovulursam? O zaman nereye gidecektim?

İçeriden sesler duymamla beraber kalktım. Ayağa kalkınca kasıklarımın ağrısıyla yüzümü buruşturmuştum. Ayrıca dün çıplak uyuduğumu anımsasam bile, şuan üstümde kendime ait olmayan bir tişort vardı. Ahsen'in parfümünün kokusu burnuma gelince, kime ait olduğunu da çözdüm. Bana ne ara bunu giydirmişti?

Minik adımlarla salona ilerledim. Yürümek canımı acıtsa da, alışmaya başlamıştım. Salona girdiğimde Ahsen'i görmemle acımı da unutuvermiştim zaten.
Açık mutfak olduğundan görüş alanımda olan tezgahın başında, bana arkası dönük şekilde bir şeylerle uğraşıyordu. Üstünde yalnızca dünkü siyah atleti ve siyah iç çamaşırı vardı. Gözlerim kalçasına takıldığında yutkundum. Ahsen'i görüp, nefsine hakim olabilen kimse var mıydı acaba?

Benim kapıda yarattığım tıkırtılardan geldiğimi anladığında, bana omzunun üstünden baktı. "Hiç uyanmayacaksın sanmıştım, uykucu."

Dediğine cevap vermeden, mutfak adasının önündeki yüksek taburelerden birine oturdum. Tabureye çıkmak yeniden kasıklarımı hissettirdiğinde, dişlerimi sıkmıştım.

Ahsen, bunu fark edip bana döndü. Önüme bir fincan kahve ile bir hap koyduğunda, suratına anlamsızca baktım.
"Bu ne için?"

Ahsen, kendi kahve fincanını alıp, benim karşıma geçti. Tezgahın iç kısmında olduğundan ayakta, tezgaha eğili duruyordu.
"Ağrına iyi gelecek, inan bana bu şekilde dans etmek istemezsin." ardından bana göz kırptı.

Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissederek, gözlerimi önüme çevirdim. Ardından hapı çabucak kahve ile yuttum.

"Ne o, dünki cesaretin yalnızca boşalıncaya kadar mı sürdü?" Ahsen'in her zamanki alaylı tavrı yine sinirimi bozarken, nasıl bu kadar rahat olduğunu merak ettim. Hiç de geçen gece öğrencisini sikmiş biri gibi davranmıyordu.

"Aslında, sanırım cesaretimi bir kez daha toplayarak bir şey sormalıyım..." diye mırıldandım kahvemden bir yudum aldıktan sonra. Ahsen, devam et der gibi kafa sallayınca, "Şimdi ne olacak?" diye sordum.

Gerçekten de çok büyük bir merak konusuydu bu; şimdi ne olacak...

Ahsen, biraz düşündü. Muhtemelen zaman kazanmak için kolundaki toka ile saçlarını yukarıdan gelişigüzel topladı, ardından kahvesini kafasına dikip bitirdi. Yeniden gözleri benimkilerle buluşunca, tezgaha yaslanıp eski pozisyonunu aldı. Yüzünü ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Dün bir istisnaydı gerçi, çünkü ona daha yakın olsam da o an yüzünü incelemekten bambaşka dertlerim vardı.

Yüzünde, yaşının aksine hiç pürüz yoktu. Gülerken yanaklarının yanında ve alnında oluşan çizgileri saymazsanız, pekala yetişkinliğe hemen hemen yeni adım atmış bir kadın ile karıştırabilirdiniz onu. Dans ettiği için zaten vücudundan bahsetmeme gerek dahi yoktu, ikimizin bedenleri arasındaki tek fark onun bana nazaran daha koyu olan teni ve daha oturmuş vücut hatlarıydı belki de.

siyah kuğu (gxg)Where stories live. Discover now