8. bölüm

3.4K 154 41
                                    

merhabalar yine ben..
bu bölümün neredeyse hepsini uzun süre önce yazmıştım, uyuyamadığım için düzenleyip atmak istedim, siz de okuyun biraz kafanız dağılsın gündeminiz değişsin. dediğim gibi, ne zaman yeni bölüm yazarım bilmiyorum umarım kısa sürede toparlanacağım <3
iyi okumalar :3

☆☆☆

Günlerden yeniden pazartesi olmuş, kendimi bir kez daha Ahsen'in dersinde bulmuştum. Hafta sonu olanların etkisinden hala çıkamamıştım, ve her ne kadar Selin'e anlatıp çığlık atarak yaşadığımız her şeyi haykırmak istesem de, kimseye veremeyeceğimiz bir sırdı bu. Ahsen'in dersine sıra gelene kadar tüm gün heyecandan kıpır kıpırdım, sanki daha bir önceki gün onu öpmemişim gibi yeniden ona açtım. Akşam yeniden yalnız kalacağımızı biliyordum, ama asıl heyecan duyduğum kısım tüm sınıfın önünde onu görecek olmamdı. Ya aptallık yapıp herkese belli edersem diye içim içimi yiyordu.

Onu özlemiştim... Acaba Ahsen de özlemiş miydi?

Selin ile sıradan sohbetimizin arasında tüm bunları düşünürken, birden kapının açılmasıyla heyecanla kafamı kaldırdım. Ders saati geldiğinden, Ahsen olmalıydı bu. Nitekim haklıydım da, Ahsen içeriye girdi ve tüm sınıf anında sessizleşti. Benim beynimse sessizleşmek ne kelime, resmen daha da sesli bağırdı bana. Ne düşündüğümü dahi bilmiyordum aslında, belki de yalnızca kalp atışımdı bu gürültü yapan.

''Günaydın.'' dedi Ahsen tüm sınıfa. ''Bugün oldukça heyecanlanacağınız bir haberim var.''

Acaba bana bakar mı diye hep onu izlesem de, hiç benim durduğum yöne bakmadan çantasından bir kağıt çıkardı. ''Bu elimdeki listede herkesin rolleri mevcut. Dersteki gelişiminiz ve tutumunuzdan yola çıkarak hazırladım. Bu seneki gösteri, Kuğu Gölü Balesi üzerine olacak.'' Elindeki listeyi bir iki kez salladıktan sonra kocaman sınıfta köşede duran piyanonun üstüne bıraktı. ''Gelip bakın hemen, bugün koreografiye başlayacağız.''

Ahsen ne ara bunu hazırlamıştı? O kadar şaşkındım ki, çevremdeki herkes listeye koştuğunda ben yerimde saymıştım. Daha dün benimleydi, daha dün akşam başrolü almak için çalışmıştık ve daha bir sürü şey halletmem gerektiğini sanıyordum. Yoksa... Yoksa beni başrol seçmekten vaz mı geçmişti?

Selin kolumu dürtüklediğinde ancak kendime gelebilmiştim. Bütün herkes çoktan listenin başına toplanmıştı. Kalabalığı biraz itekleyerek öne geçmeye çalıştım. O sırada yeni kendi rolüne bakmış olan Rüya yanımdan geçti. ''İnanamıyorum! Beyaz Kuğu olmuşum!'' diye sevinçle şakıdığında, dünya başıma yıkılmıştı sanki.

Başrolü benim yerime Rüya'ya vermişti.

Sonunda piyanoya ulaştığımda, zorlanarak da olsa listeye baktım. Adımı gördüğümde, gözlerimde düşmeyi bekleyen yaşlar yüzünden yanlış okumayayım diye parmağımla satırı desteklemem gerekmişti. Heves Günay-Siyah Kuğu olarak eşleşmişti.

Bana bu rolü vereceğini anlamam lazımdı, ilk özel dersimizde bana Siyah Kuğu solosundaki dönüşleri çalıştırmıştı. İyi de madem aklında hep bunu yapmak vardı, ne diye beni oyalamıştı? Neden bana özel ders vermişti? Neden beni umutlandırmıştı?

Ağlamak üzereydim, bunu durdurmak adına yutkundum güçlükle. Selin de kendi rolüne bakıp yanıma gelmişti bu sırada. ''Kraliçe olmuşum, delireceğim şimdi. Rolüm ne kadardır sence, bir dakika, iki dakika? Yalan oldu bu sene de.'' O söylense dahi onu duyamıyordum. Benim bu halimi farkettiğinde duraksadı. ''Hey, sen neden bu kadar üzgünsün, en azından insanlar seni gerçekten izleyebilecek. Solon da var, pas de deux'un* da!''
(*: pas de deux: iki kişinin sahnede olduğu dansa denir, düet yani balece hajsjskdld)

siyah kuğu (gxg)Where stories live. Discover now