13. bölüm :)

6.9K 143 75
                                    

Her yerim ağrıyordu, ayak parmaklarımın ise kanla kaplandığına emindim.

Ahsen ile tek başıma çalışmayı belirli nedenlerden dolayı sevsem bile, ne kadar sert bir öğretmen olduğunu hemen hatırlayıveriyordum. Bir kere başladı mı ona kalsa saatlerce ara vermeden çalıştırırdı beni, ama ben malesef onun kadar güçlü çalıştıramıyordum bedenimi. Çalışmamızın üçüncü saatine girmişken, ayaklarım bitkinlikten beni yarıyolda bırakmışlardı.

Bitiş pozisyonuna sonunda gelebildiğimde, birkaç saniye bekledim ve ardından nefes nefese kendimi yere bıraktım. Sahnenin yüzeyi, çalıştığımız stüdyoya nazaran çok daha tuhaftı, bedenim hala buna tam alışamamıştı.

Ahsen, sahnenin önünde, seyirci koltuklarına oturmuştu. Benim yere oturduğumu görerek ayağa kalkıp sahneye kadar ilerledi. "Sana mola verebilirsin dediğimi hatırlamıyorum, küçük."

Hala nefeslerim çok düzensizdi, bu nedenle cevap vermek yerine omuz silktim.

Ahsen, sahneye oturup bana bir su şişesi uzattı. "Çok içme."

Şişeyi alıp başımla onayladım ve küçük yudumlar aldım. Sonunda normale döndüğümde, ayaklarımı biraz esnetmek adına dans ayakkabılarımın kurdelesini çözdüm. "Hala neyi yanlış yaptığımı bilmiyorum, neden hiçbir geri dönüş vermeden sadece tekrar ettiriyorsun dansı?" diye sordum ona dönüp.

"Hiçbir şeyi yanlış yapmıyorsun."

Ahsen'in dediği şeyle kaşlarımı çattım. "Neden öyleyse..?"

"Vücudunun bütün hareketleri iyice ezberlemesi, artık naturel şekilde sana bunları akıcı halde yaptırabilmesi için. Bale sadece vücut değil, beyin işidir. Beynine kodlaman gerek hareketleri, ve bunu tekrar etmeden yapamayız." diye açıkladı.

"Çok yoruldum.." diye söylendim buna karşılık.

"Tamam, tamam. Yeter bu kadar zaten, akşam ona kadar izin aldım salondan. Şimdi kızmasınlar." dedi ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Ellerini bana uzattığında, ondan destek alarak ayağa kalktım. Elimi tutmaya devam ederek beni sahne arkasına götürdü, eşyalarım oradaydı. "Giyin hadi güzelim, ben seni arabada bekleyeceğim."

Tam gidecekken onu kolundan tuttum. "Kalıp izlemek istemediğine emin misin?" diye arsızca sırıtarak sorduğumda, o da gülümseyip dudaklarıma bir öpücük verdi.

"İsterdim kızım, ama Filiz'i aramam gerek. Seni sağ salim evime götürdüğümü haber vereceğim, hala biraz endişeleri var gibi hissediyorum." dedi ayrıldığımızda.

Alt dudağımı bükerek başımı salladım. Bu halimi görünce kıkırdadı. "Asma suratını, evde ne istersen yaparız, hm?"

Bunu demesiyle güldüm ve başımla onayladım heyecanla. Ahsen gittikten sonra hızlıca ben de giyindim ve arabaya gittim. Yolcu koltuğuna oturdum ve evine gitmeye koyulduk. Tam o sırada telefonuma gelen bildirime merak edip baktım.

Tay: Heves naber?

Tay: Yarın için adresi istemiştin, atıyorum şimdi.

Ardından bir konum yollamıştı. Konuma çok bakmadan hızlıca cevap verdim.

Heves: teşekkürler

Tay: Bir şey değil güzellik ;)

Bu son yazdığı şeyle gözlerimi devirip hışımla telefonu kapadım. Ahsen'in dikkatini çekmiş olacak ki, "Ne oldu?" diye sordu bana bakmadan.

"Hiç, Çağatay yazmış da." diye omuz silktim.

"Ne diyor?"

Ofladım. Bunu Ahsen'e söyleyerek daha da büyütmek istemiyordum, ama sormuştu bir kere. "Yarın akşam arkadaşlarıyla çıkacakmış dışarı, beni de çağırdı." Ahsen, bu söylediğim şeyle bana dönmüştü hafif. "Biraz bana asılıyor gibi hissediyorum."

siyah kuğu (gxg)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz