#5

1K 89 113
                                    


Kulaklarımın tekrardan çınladığını hissettim hafifti fakat rahatsız ediciydi yüzümü ekşitmeden yapamadım,Kafamda bin bir türlü düşünce vardı kimdi bu?

-Kimsin?

Bilinmeyen Numara:Öğreneceksin.

-Eşşek şakalarına ihtiyacım yok kimsen açık açık söyle.

Bilinmeyen Numara:Ne zaman istersem o zaman söylerim.

-Siktir git o zaman.

Mesajlaşma kısmında olan üç noktaya tıklayıp engelle seçeneğine tıkladığımda uygulamanın beni atması bir oldu.

Bilinmeyen Numara:Bak bakalım siktir olup gidiyormuymuşum yoksa sikip mi gidiyormuşum?

-Lanet olası seni

-Sen telefonuma bir şey yaptın değil mi??

Bilinmeyen Numara:Ne de zeki bir kız.

Elim cevap vermek için klavyeye gittiğinde kapının açılması bir olmuştu mesajlaşmaya o kadar dalmıştım ki kapının açılması beni korkutmuştu resmen yerimden sıçramıştım.

"Korkma kızım,Benim baban" Şefkat dolu sesle babama baktığımda ister istemez gülümsedim,Kapıyı kapatıp hızlı adımlarla yanıma gelip yatağımın ucuna oturdu.

"Beni çok korkuttun..." Açıkçası ben de korkmuştum ama hiç bir şeyim yoktu sapa sağlamdım.

"Korkmana gerek yok babacığım,Ben iyiyim..." Aniden elini yanağıma koyup gülümsedi gözleri hafifçe dolmuştu.

"Hep böyleydin,Ne zaman sana bir şey olsa geçiştirirdin...Sen hep çok güçlüydün kızım" Hafifçe gülümsedim babam haklıydı ne yaşasam da babama asla göstermezdim.

Bir süre böyle kaldık konuşmadık sadece arada bir birimize gülümsüyorduk,Sonunda babam uyumamı söyleyip gittiğinde kendimi yatağıma gömdüm,uykum gelmişti bana yazan o şahısı dahi unutmuştum...

                               ***

"Prenses uyumuş ha..." Mırıltım sessizliğe gömülü odamı saniyelik bir şekilde doldurmuştu fakat dahası gelmedi.

Bilgisayarının kamerasından uyuyuşunu çok net bir şekilde görebiliyordum,Penceresinden süzülen ay ışığı yüzüne daha da ilahi bir güzellik katıyordu.

"Bazen cidden sabrım yok oluyor..." diye mırıldanıp elimi bilgisayar ekranına değdirip odaklandım,Benliğimi kızın odasında hissedince gözlerimi açtım ve işte odasındaydım.

Yavaş adımlarla yatağının ucuna kadar gelip uzaktan ona baktım fakat bu yeterli gelmemişti istemsizce başında dikilmeye başladım.

Parmaklarım istemsizce saçlarına doğru gitti hala saçlarında kurumuş kanı vardı fakat bu iğrenç gelmiyordu buna o kadar maruz kalmıştım ki sorun değildi.

Yüzüne gelen saçlarını yavaşça çekip kulağının ardına götürdüğümde yerinden kımıldadı bu geri çekilmeme neden oldu fakat uyanmamıştı.

Uyanmadığına emin olduğumda ellerim saçlarına gitti ve yavaşça dokunmaya başladım,Ellerim yavaşça yüzüne doğru kaymaya başladığında kendime dahi inanamıyordum.

Soğuk ellerimin sıcak ve yumuşak yanaklarıyla yandığını hissettim,Bu büyülü anı bozmak ne kadar da acı olacaktı.

Saniyelik yanağını okşayaşımdan sonra elim yanındaki yastığa gitti ve yavaşça yastığı kenarından kavrayıp elime aldım ve kızın yüzüne doğru tuttum.

"Cehhennemde görüşürüz güzellik..." diye fısıldayıp yastığı yüzüne doğru bastırdım,Yavaş yavaş nefessiz kalışıyla bacakları hareketlenmeye başladı boğuk mırıltılarıyla uyandı.

Hafifçe sırıttım bu burada bitmeliydi ilk seferinde ıskalamıştım ama bu sefer işi bitecekti.

Ne de şanslıydı eğer öğretmeni peşinden birini göndermeseydi şu anda o mezarda olucaktı ben ise bilgisayarımın başında...

Ama hayatın salak saçma süprizlerle dolu olma gibi bir huyu vardı ve ben bundan nefret ediyordum.

Düşüncelerimi bölen şey zayıf parmaklarını kolumda hissetmem oldu,Sanki bir ahtapotun uzuvlarıymış gibi parmakları el bileklerime dolandı.

İtmeye çalışsa da ondan kat be kat güçlüydüm ama aniden tırnaklarını derime batırmasıyla ellerimi aniden çektim,canım yanmıştı.

O bunu fırsat bilip yastığı üzerinden atıp derin derin nefes almaya ve öksürmeye başladı.

"Lanet olsun..." diye geçirdim içimden beni görecekti ve bilgisayara da uzaktım içine girip saklanma gibi bir durumum yoktu,sanırım beni görecekti.

"Sen de kim-kimsin?" Cılız sesle ardımı dönüp ona baktım ve olabildiğince sakin kalmaya çalıştım fakat korku dolu gözleri her an kahkaha atmamı sağlayabilirdi.

"Bu sadece bir rüya..." diye mırıldamamla kaşlarını çatması bir oldu tüh be bunu yememişti,Ağzını açıp hayatımda duyup duyabileceğim en yüksek çığlığı attığında yerime çivilenmiş gibiydim.

Çığlığıyla koridorun en son odasındaki ışığın yanması bir oldu sanırım babasıydı.

"Sürtük..." diye mırıldanıp koşar adımlarla bilgisayara doğru ilerledim ve odaklanıp içine saklandım fakat hala onu görebiliyordum.

Şaşkın şaşkın bilgisayara bakıyordu çok geçmeden odaya babası girdi ve kızına sıkı bir sarılış verdi,Ona endişeli gözlerle bakıyordu.

"Ne oldu yoksa bir kabus mu gördün?" Babasına bakmadı sadece bilgisayara bakıyordu ekrana kilitlenmişti ağzını açıp bir şey söyleyecekken ona göründüm.

Ekranda yüzümü görünce gözleri fal taşı gibi açıldı ben ise ona sinsice gülümsedim ve susması için parmağımı dudağıma götürerek işaret ettim.

"Bir şey mi var neden benimle konuşmuyorsun?"

"Yok baba...B-Ben sadece kötü bir rüya gördüm" Hafifçe sırıttım akıllı kız en azından babasının hayatını tehlikeye atmamıştı bir gece de iki cesetle uğraşacak halim yoktu.

Babası kızından ayrılıp odayı terk ettiğinde,Kız hızlı adımlarla bilgisayara doğru ilerlediğinde gizlendim ama onu hala görebiliyordum elini bilgisayara doğru uzattı.

"Orada olduğunu biliyorum..." Aman ne de büyük bir şey göz devirmekten kendimi alamadım.

"Seni biliyorum sen ben drowned'sin..." Beni de tanıyordu ve bana karşı hiç bir şansı da yoktu o yüzden saklanmanın manası yoktu,Elimi ekrandan çıkardım.

Bunu yapmamla geri geriye gitmesi bir oldu,yüzümde kocaman bir gülüşle karşısına dikildiğimde nefes alıp vermeyi unutmuş gibiydi.

"Beni tanıyacak kadar aptalsın,Bana bulaşacak kadar aptalsın" Nefes almayı yeniden hatırlamış gibi sıcak nefesini suratıma üflediğinde parmaklarımın kasıldığını hissettim.

"Bana zarar verecek misin?" Mırıltısıyla kasılan parmaklarım daha da sızlamaya başlamıştı sanki vücudum onu öldürmem için bana uyarılar gönderiyordu.

Gülümsemi büyütüp aramızdaki mesafeyi kapatmaya çalıştım adım attıkça geriliyordu ve en sonunda duvara toslamıştı.

Canı acımış olacak ki yüzünü ekşitti ve gözlerini yumdu ona zarar vermemi bekliyor olmalıydı ne de tatlı.

Yüzümü yüzüne doğru yakınlaştırıp mesafeyi sıfırlamaya çalıştım bir şey olmadığını görünce gözlerini açtığında yeşil harelerimle karşılaştı.

"Sana zarar vereceğim ufaklık...Sana çok zarar vereceğim"

Siber | Ben DrownedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin