⛈️ Sağanak Yağışlı ⛈️

74.3K 2.4K 479
                                    


🌅

Başlama Tarihlerinizi Buraya Alabilirim
➡️
........

Bakıyordu adam.
Kara saçlarına, yeşil gözlerine, beyaz tenine, güldüğü için yanağında olan o ömürlük çukura...

İçi yana yana bakıyordu. Hasreti ile kanayan yüreğiyle bakıyordu.

Ne güzel demişti mevlana;
Gönül yorulunca ter gözden akar...

Gönlünün teriyle, gözünden akan yaş ile bakıyordu.

Yağan yağmur ile karışmıştı artık gözyaşları. Ama gönlü öyle bir sevda ateşi ile yanıyordu ki o an istedi bir tek onun üzerine yağsın bu yağmur, yağsın ki söndürsün içindeki ateşi.

Ama o an irkilerek kendine geldi ve 'hayır' anlamında salladı başını. Onun sevdasının ateşiydi bu. Varsın yaksın, kül etsin ama gitmesin kendinden.
Çünkü ona dair tek sahip olduğu şeydi içindeki bu yürek yakan sevdası.

Yıllardır hasretiyle kavrulduğu sevdası.
Yara olan ama yâr olamayan sevdası...

Kaderin üstünde bir kader vardı,
Ve her şey olacağına varırdı...

🫀

Odadadaki pencerenin kenarındaki sandalyeye oturmuş yağan yağmuru izliyordum. Gözümden akan yaşlar bir yağmur damlası misali düşüyordu ellerimin üzerine. Dudaklarımda acı bir gülümseme..
Dayanabileceğimi düşünmüyordum artık ve sadece dua edebiliryordum yaşadığım acıların bitmesi için.

Bu bir imtihandı bana göre ve sabretmem gerekiyordu, sabretmeli ve mükafatını beklemeliydim.

Bünyem alışmıştı artık çektiklerine ama gönlüm hala ilk günkü gibi sızlıyordu.

4 yıl olmuştu ailemi kaybedeli,
4 yıl olmuştu kimsesiz kalalı,
4 yıl olmuştu beni 'sahip çıkmak' adı altında amcama verileli,
4 yıl olmuştu vücudumun mor rengi ve kahredici acılarla tanışalı,
4 yıl olmuştu...

İlk zamanlar çok zordu. Daha evvel hiç tanışmadığım, hiç görmediğim sadece ismen tanıdığım ve babamın her ismi geçtiğinde gözlerindeki öfkeyi gördüğü bir adamdı benim için Zafer Amcam.
Ve bir gün onunla tanışabileceğimi bile hiç düşünmemiştim. Çok uzakta, babamın memleketi olan Ağrı'da yaşıyordu. Biz ise İstanbulda.
Babam, annem ile evlendiklerinden bir yıl sonra gelmişti buralara ve hep anlatırdı ne kadar özlediğini memleketini.

"Neden gitmiyoruz?" diye sorduğum zamanlarda ise "Gidemem." diyordu hep.

Gidemem...

O zamanlar hiç anlamazdım neden böyle dediğini. Ama şimdi...
Şimdi çok iyi anlıyorum.

Ve bir gün bir telefon gelmişti Zafer amcamdan, babamı çağırıyordu.
'Gel de artık bitirelim bu aramızdaki husumeti, gel de artık beraber olalım' demişti. Babam hiç istememişti gitmeyi ama annem son bir şans vermesi gerektiğini düşünüyordu amcama.
Ve işte 2 gün sonra arabamıza atlayıp yola çıkmıştık Ağrı'ya doğru.

GÜNEŞİN SON IŞIKLARI Where stories live. Discover now