4.Bölüm

22 3 0
                                    

Pazar günü hiç olamayacağı kadar sıkıcıydı. Ders çalışmış, banyo yapmış ve yatmıştım. Gaye yle de ne Güneyden ne de diğerlerinden konuşmuştum. Zaten ne konuşacaktık? Bir daha hangisini görecektik?
Sabah yine ve yine her zaman ki gibi bayan ayakta çalar saat bizi uyandırdı. Hızlıca giyinip kahvaltıya indim. Gayeyi bir masada Aslı ve yetimhaneden bir kaç kızla konuşurken gördüm. Baya dalmışlardı sohbete. Ne konuştuklarını cidden merak etmeye başlamıştım. Hemen kahvaltımı alıp yanlarına gittim.

- Günaydın. Baya dalmışsınız hayırdır?

- Ha Doğu. Gel gel otur.

Konuşan Aslıydı. Bayağı mutlu görünüyordu. Tanrım sabah sabah bu enerjiyi nereden buluyordu?

- Geçen ki ziyaretten konuşuyorduk işte.

- Ya müdürün oğlu çok çekici değil miydi?

Bu kız Zeynepti. Erkeklerke arası baya iyiydi. Ve ç𝖔𝖐 𝖑𝖆𝖟ı𝖒 𝖇𝖎𝖗 𝖇𝖎𝖑𝖌𝖎 𝖘𝖆𝖓𝖐𝖎, yakışıklı erkekten iyi anlardı.

- Ay evet ya çok şanslısın Aslı.

- Ne? Neden çok şanslıymış?

- Kız senin hiçbir şey den haberin yok mu?

Ne oluyor ne bitiyor bilmiyordum ama yardımıma sağolsun Gaye yetişti.

- Şöyle Doğu, Aslı ve Güney fena yakınlaşmış.

- Nasıl fena yakınlaşmış?

- Şöyle bunlar önce biraz konuşmuş. Sonra...

- Tanrı'm öpüştü nüz mü?

Ben böyle der demez hepsi gülmeye başladı.

- Yuh Doğu.

- Kızım senin aklında neler dönüyor?

- Hayır öpüşmediler Doğu? Sadece Güney Aslıya " Sen baya güzelmişsin" Demiş.

- O ayı mı dedi bunu?

O anın şokuyla ağzımdan çıkanlara engel olamamıştım. Tanrım ben bir aptalım. Nasıl açıklayacaktım bunu diğerleri ne?

- Nasıl?

Dedi Aslı. Yüzündeki gülümseme silinmişti. Biraz sustuktan sonra sert bir sesle " Doğu, sen. Güneyle. Arkada. Ne yaşadın? "

Bu cümleyi her kelimesine vurgu yaparak söylemişti. Neden birden atarlanmıştı ki. Çok boştu sinirlenmesi. Ne dedim ben? Alt tarafı 𝖍𝖔ş𝖑𝖆𝖓𝖉ığı ç𝖔𝖈𝖚ğ𝖆 Ayı demiştim.

Tam ağzımı açmış konuşacaktım ki Canan Hanım ın sesi duyuldu.
" Kalkın hadi geç kalacaksınız okula. Amma çene yaptınız " Tanrım Canan Hanım'ın sesini duyacağıma sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.
Masadan kalkmadan önce Aslı " Bu iş burada bitmedi. " Dedi.
Sanki ben bunu bilmiyordum.

Okula vardığımızda beynimden bin türlü şey geçiyor du.
  Ama gerçekten düşünecek durumda değildim. 11.sınıftım ve  derslerime yoğunlaşmam gerekiyordu.

- Eeee? Bir açıklama yapacak mısın?

Yanıma gelen Asılıydı. Aynı meseleyi soruyordu. Sanki anlama dık. 

- Ne düşünmemi istersin Aslı?

- Ne bileyim. Hani sabah Güneye "ayı" Demişti...

Burda arya girerek sözünü kestim.

- Yeter ya! Ne Güneymiş! Alt üstü bir gün gördüğünüz çocuğa ne diye bu kadar bağlandınız. Ha ben ona Ayı mı demiştim? Pardon yanlış demişim. O beyin yoksunluğu çeken gerizekalı züppeden başka bir bok değil!

- Sözlerine dikkat et mafya kılıklı!

Bu ses tanrım Güney nasıl burada?
 
  Arkamı döndüğümde Güney'i tam karşımda gördüm.  Ne arıyordu burada?

- Sen ne arıyorsun burada?

Benim iç sesimi Aslı dile getirmişti. Ama Güney ateş saçan mavi gözleriyle direk bana bakıyor Aslının sorusunu duymazdan geliyordu. İlk seferki gibi yine kim olursa olsun kendimi karşısında küçültmeyecektim.

- Etmezsem ne yaparsın?

- Bak mafya kılıklı, sözlerine dikkat edeceksin.

- Tamam anladık o kadarını, ama neden edeyim? Etmezsem ne yaparsın?

- Doğu musun nesin kendini bir bok sanmayı kes! Bir yetimhane bebesinden başka bir şey değilsin çünkü!

- Güney!

Ses Serkan'a yani babasına aitti tabi bu sesin yanında tanıdık bir kaç ses daha vardı ama umrumda değildi. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Ne hakla bana böyle hitap ediyordu. Herşey den önce beni zayıf yerimden vurmak onun ne haddineydi?
 
O an içimden gelen tek şeyi yaptım. Güneye tüm sinirimle tüm acılarımla beni bu hayata o sürüklemiş gibi tüm gücümle bir tokat attım.

  Tokatın etkisiyle başa yana döndüğünde bile gözlerindeki siniri görmek mümkündü. Ama aklımdan tek şey geçti sonuna kadar haketmişti.
  Onu iterek kalabalığın arasından sıyrıldım ve okulu terk ettim bu doğru değildi ama o öfkeyle gözüm hiçbirşey görmüyor sadece oradan uzaklaşmanın yolunu arıyordum. Ağladığımı ağzıma tuzlu bir tat gelene kadar fark etmedim. Sadece oradan uzaklaşmak istiyordum. Yürümek kesmeyince artık koşmaya başladım. Adımlarım beni nereye götürürse oraya doğru hiç yavaşlamadan koştum.

Güney Demiray

Bir okul ziyareti ne kadar sürebilir? Eğer basit bir okul ziyaretiyse bir gün. Ama bu basit bir okul ziyareti değildi işte. Bir proje kapsamında yetimhanede kalanlara iyi bir izlenim kazandırmak ve onların acılarını unutturmak üzere kurulmuş bir derneğin projesi.

Bu nedenle karsın yetimhanesi ile bizim kolej çift haline getirişmişti. İşte bu yüzden biz onlarla onlar bizle sürekli iletişim içerisinde kalacaktık.

Ben Güney Demiray. 18 yaşındayım. Tek hayalim polis olmak. Ama o da haram bana. Babam onun mallarının sahibi olmamı onun mülküne sahip çıkmamı istiyoe. Ama ben istemiyorum. Hep aile baskısıyla büyütüldüm. Asla istediğim olmadı. Hani para mutluluktur diye düşünenler var ya, işte onlara söylüyorum: 𝙥𝙖𝙧𝙖 𝙝𝙚𝙧 𝙯𝙖𝙢𝙖𝙣 𝙢𝙪𝙩𝙡𝙪𝙡𝙪𝙠 𝙜𝙚𝙩𝙞𝙧𝙢𝙚𝙯.
  Bende parası olan ve mutlu olmayan o insanlardandım. Herşeyim vardı ama ben mutlu değildim.
 
  O gün o yetim haneli şahısların geleceğini ne ben ne de diğerleri biliyordu. Bir projeye dahil olduğumuzdan hepsinin haberi vardı. Ama cuma günü ders saati olması hepsi için sürpriz olmuştu. Aslında çoğu projeyi umursamıyordu bile sadece ders kaynadığı için mutluydu.

  O gün tanışmıştık mafya kılıklı kızla. Evet saçma şekilde ben başlatmıştım kavgayı. Ama o da kavgaya meyilli olacak ki ard arda sıralamıştı hakaretleri. Dönmemek için zor tutmuştum kendimi.

  Bu sabahda bize yine ders yoktu. Şahısları bu seferde biz ziyaret edecektik ve bu nedenle okullarına gittik. Ama gider gitmez onun bağırışı karşıladı. Kendi ismimi duyunca direk okulun bahçesine geçtim. Yine arkamdan hakaret ediyordu. Kendimi tıtamayıp bende bağordım. Yine çok bilmiş tavrıyla diklenince sadece ona değil, hiçbir yetimhane kişisine söylememem gereken o cümle döküldü ağzımdan. Arkamdan babamın bağırışını duydum ama ona cevap bile verme fırsatı bulamadan sert bir tokatı yüzümde hissetim. Ona vurmama ramak kalmıştı. Ne hakla gururumu iki paralık ederdi. Ama bana fırsat vermeden uzaklaştı. Sinir hücrelerim beni yönetirken kimseyi umursamadan hızla onun gittiği yöne gittim. Hesap verecekti.

GüneyDoğuWhere stories live. Discover now