17. Bölüm

10 2 0
                                    

   Güney Demiray
Aslıyı bırakır bırakmaz yine uçurumun oraya döndüm. Biraz düşünmek istiyordum. Başka işim yoktu zaten sürekli bir şeyler düşünüyordum. Yakında düşünmekten kafayı yiyecektim.

  Tatsız bir şekilde Aslıyla olan konuşmamızı düşünürken Doğu geldi aklıma. Acaba şuan ne yapıyordu? Tanrım dudaklarının tadı ne güzeldi. İlk defa bir kızı öpmüyordum. Ama Doğunun son öptüğüm kız olmasını çok istiyordum. Ama sürpriz! O benden nefret ediyordu.

  Bunun düşüncesi bile beynimi bulandırırken saate baktım. Baya geç olmuştu. Yarın okul olmasa burada saatlerce Doğuyu düşünebilirdim.

   Hızlıca topraklanıp arabaya geçtim. Eve gitmek hiç istemiyordum. Ama buna mecburdum. Şimdilik.

  Doğu Akarsu

  Geldiğimizde çok yorgunduk. Bu yüzden akşam yemeğine kadar dinlenmeye karar verdik.  Yaprağın odasında toplanıp sohbet ettik. Bu arada Seda abalda sürpriz şekilde sufle yapmış ve portakal suyu getirmişti. Suflenin kıvamı o kadar güzel tutturmuştu ki yemeye doyamamıştık.

  Akşam yemeğinden sonra Gayenin getirdiği ödevleri yapmış birazda ertesi günün derslerine çalıştım. Sonra yorgun düştüğüm için olacak masanın başında uyuyakalmıştım. Yaprak ve Toprağın çok kibarca uyandırmasıyla ne yaptığımı bilmez halde yatağa uzandım.

    Alarmın berbat sesiyle gözlerimi açtığımda Yaprak çoktan hazırlanmıştı. Bu gün salıydı ve ara tatile daha üc gün vardı. Bıkkınlıkla banyoya gidip duş aldım. Sabah duşu olmadan hayatta kendime gelemezdim. Yetimhanede Gayenin miras kazanmadan önce biriktirp aldığı kurutucuyla saçımı kurutuyordum. Ama burda Yaprak üşenme den saçımı kurutmuş, yetmezmiş gibi zaten düz olan saçlarımı "çok kabarmışlar" diyerek düzleştirmişti.  Aynaya baktığımda hâlâ Toprak ile olan benzerliğime şaşırıyordum. Tek farkımız o saçını dalgalı tercih ederken ben jilet gibi düz tercih ediyordum.

   Kahvaltıdan sonra babam bizi okula bırakıp işe gitti. Bense okula girereken Aslının gelememiş olması için dua ediyordum. Sınıfa girdiğimde içimden"başka bir şey dileseydim olacakmış" diye geçirmeden edemedim. Aslı gerçekten gelmemişti.
    Sınıfta gözlerim Gayeyi aradı. Arka sırada Berkayla uğraşıyordu. Berkayın yüz ifadesine bakılırsa konu her neyse onun hoşuna gitmiyordu.

   Çantamı sırama bırakıp yanlarına gittim. "Günaydın" dememle Berkayın"Doğu Allah aşkına şu baş belası arkadaşını al git ne olur ya!?" Demesi bir oldu. " Neden ne oldu ki?"
Sorumu Gaye yanıtladı. "Berkayın yeni sevgilisi hakkında konuşuyorduk. Malum kendisi senin öz ablan oluyor." Gayenin cümlesiyle bildiğin anırarak gülmem bir olmuştu. Berkay bana sende mi Doğu ya bakışı atarken en sonunda kendimi toparlayıp "alay etmeyin çocukla seni de biliyoruz Gaye Hanım" dedim. Tam kaleye gol atmıştım, çünkü Gaye domatese dönmüştü. Ama az sonra "ben saklamıyorum ki" diyip tekrar gülmeye koyuldu. Artık Berkayda alışmış olacak ki o da gülmeye başladı. Çalan ders ziliyle eğlencemiz yarıda kesilmiş olsa da sorun etmeden yerimize geçtik. Çünkü neredeyse tüm sınıfın sevdiği o ders vardı. Matematik. Öğretmen tüm enerjisiyle sınıfa girip derse başladı onun sabah sabah olan şu enerjisi beni bitiryordu. Ama dersi daha da eğlenceli kılıyordu. Onu nasıl bırakacağımı düşünüyordum.

   Okul çıkışı yetimhaneye gitmek istemesemde maalesef gitmek zorundaydım. Ama o kadar alışmıştım ki Yaprak ve Toprağın arasında yatmaya... Neyse son günlerimdi yetimhanede. Zaten gidecektim. Ve birdaha Aslıyla görüşmeyecektim. Tam okuldan çıkmış yetimhaneye gidiyorduk ki Yaprak ve Toprak geldi. "Yetimhaneye mi gidiyorsun?" Diye nefes nefese sordu Yaprak. "Hayır gitmiyorsun" diye cevap vermemi beklemeden konuşan şahıs ise Topraktı. "Biz okuldayken babam senin kalan işlerini de halletmiş ve artık bizimlesin. Anladın mı küçük kardeşim?" Dedi Toprak heyecanla. Yaprak ise o zamanda Berkayın yanında uçmuştu bile. Sevincim  yüzümden bile okunuyordu. Kendime engel olmayıp sarıldım Toprağa. "Gerçekten mi?".   Diye sormama da engel olamamıştım. "Evet. Ama gidip yetimhanede ki tüm eşyalarını toparlaman gerekiyor." Başımla onaylayıp hep birlikte Yetimhaneye gittik. Babam orada bekliyordu. "Kızım sen eşyalarını toparla biz burada bekliyoruz seni" ona da teşekkür edip odamın yolunu tuttum. Gaye de yanımdaydı. O an Gayenin aklından ne geçtiğini merak ettim. O gidiyor diye ben hüngür hüngür ağlamıştım. Ama o çok rahattı. "Kızdın mı bana Gaye?" Diye sordum. Hiç kızmış gibi görünmüyordu. Üzgün de değildi. "Hayır. Neden kızayım. Artık burada bulunmanı bende istemiyorum. İkimizde artık defolup gidelim." Neden böyle söylediğini anlamamıştım. Ama iyi bir şey olmadığı kesindi. "Bir şey mi oldu?"

- Dün Güney Aslıyı almaya gelmiş. Neden bilmiyorum. Canan Hanım Ela ablayla konuşurken duydum. Merak ettiğim için Aslının gelmesini bekledim. Biraz geç bir saate geldi. Morali hiç iyi değildi. Ağlamıştı ve bayağı kızgındı. Hem merak ettiğim hem de onun adına üzüldüğüm için ne olduğunu sormaya odasına gittim...

   Buradan sonra tıkanmıştı. Ne olmuştu ki?

- Beni çatlatma Gaye ne oldu?

- Kapıyı çalıp odasına girdim. Girer girmez "defol git odamdan" diye bağırdı. "Sende Doğu denen o piç kurusu arkadaşında gözüme görünmeyin! Aksi takdirde yapacaklarımdan ben sorumlu değilim" dedi. Canan Hanım geldi o arada Aslıyı bayağı azarladı. Sana karşı kullandığı tek bir küfürde bile yaşı kaç olursa olsun onu yetimhaneden def edeceğini söyledi Aslıya. Aslı da ona bağırdı. "Zaten sen bir tek Doğuyu düşünürsün. Biz kimiz ki" dedi sonra ne cehenneme gittiyse görmedik. Eğer yetimhaneye sonradan geldiyse bunu da bilmiyorum.

  Ne diyeceğimi bilmiyordum. Aslıyla ne olmuştu da böyle olmuştuk. Ben ona ne yapmıştım? Hiçbir şey demden odama geçtim Gaye de kendi odasına çekildi. O da eşyalarını toparlayacaktı. Sorduğum da dün Canan Hanımla konuşup ayrılmak istediğini anlattı. Bir şey demedim. Haklıydı.

  Büyük bir hırs ve istekle eşyalarımı toparladım. Tam kapıdan çıkıyordum Aslı geldi. Umursamadan yoluma devam etmek istedim. Ama nereye yönelsem önüme geçiyordu. "Ne istiyorsun Aslı?" Kıkırdadı. "Güneyi sana teslim etmeyeceğim. Anladın mı?" Artık bu Güney meselesinden çok yorulmuştum. Ama yinede sabrımı korudum. "Al Güneyi tepe tepe kullan. Ne sen ne de o zerre kadar umrumda değilsiniz." Yeniden yürümeye kalktım ama yine izin vermedi. "Öyle mi? Neden öptün o zaman onu?"  Hâlâ sabrımı sınıyordu. Bağırarak konuştum. "Yetti artık Aslı defol git başımdan!" Ama hâlâ dinlemiyordu. " Doğu soruma cevap ver neden öptün onu?! Ne var aranızda?" Artık dayanamadım var olan tüm gücümle Aslıya tokat attım "Elinin körü var!" Diye bağırarak yolumdan iterek çektim onu. Bu arada Gaye de gelmişti. Başımla gidelim işareti yaptım. İkiletmedi. Hızla uzaklaştık oradan. Yetimhanenin tüm görevlileri dışarıdaydı. Ve çoğu arkadaşımızda. Bu nedenle kimse birşey duymamıştı. Hepsiyle tek tek vedalaştık. Özellikle Canan Hanıma tüm gücümle sarılmıştım. "Sen benim için ayrısın Doğu. Belki hatırlamazsın ama ben senle çoğu zaman özellikle ilgilendim. Ne kadar sert davransam bile sen kızım gibisin güzelim" dedi Canan Hanım. Alnıma naif bir öpücük bıraktı. Bende onun yanağından öpüp arabaya bindim. Ama şuan sadece tepeye gitmek istiyordum. Güneye bir kaç sorum vardı. Orada olduğunu biliyordum. "Baba beni tepenin yakınında bırakır mısın?" Gaye Yaprak ve Toprak anlayışla baktı. Ama babam anlam verememişti. "Neden kızım?" Diye sordu. Benim yerime Gaye cevapladı. "Ben size sonra anlatırım."dedi. Ona minnettardım. Neyi ne kadar anlayacağını bildiğim için içim rahattı. Gayenin cevabıyla babam daha fazla sormadan beni tepeye bıraktı. Bununla birlikte ne kadar itiraz etsemde kendi telefonunu bana verdi. Ben istediğim ama çok geç olamyan bir saatte Yaprak Toprak ya da annemi arayacaktım. O da beni alacaktı. Onlara bu kadar yük olmak istemesemde telefonu bana bırakıp itirazlarımı dinlemeyerek arabayı sürüp gitti. Bu durumda bile beni güldürmüşü. Aile olmak buydu demek diye düşündüm. Sonra uçurumun oraya gittim. Güney yoktu. Ama birazdan geleceğini biliyordum. Gelmek zorundaydı.

GüneyDoğuOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz