31.BÖLÜM

14.3K 689 415
                                    

Keyifli Okumalar**

***

Soğan kokusu tüm mutfağı kaplamışken,ben hiç takmadan işime devam ediyordum. Lakin odaya geçersem bir adet Bora Beyli'yi elimdeki bıçakla doğrayabilirdim.Soğanı doğramayı tabiki sevmiyordum fakat kızım ve ben için birebir terapiydi.Annem yemeğin baharatını kontrol ederken,kendi duruşumdan ödün vermeden,vuruyordum bıçağı doğrama tahtasına.Öğürmelerim annemi rahatsız etmiş olacak ki bana iğrenerek bakıyordu.Ne var yani ben pislikmiydim şimdi?Bu bakış ne demek oluyordu yani?Bıçağı sinirle havaya kaldırdım."Bana neden pislikmişim gibi bakıyorsun?"Annem elinde tuttuğu kaşığı bana taraf doğrulttu."Biraz daha öğürürsen beraber kusacağız."Elindeki kaşıkla önündeki yemeği karıştırmaya devam etti.
"Anlamıyorum yani inatla burada durmanın sebebi ne?"Bizi izleyen Amelia anneme hak vermiş olacak ki özürlü özürlü kaş göz hareketleri yapıyordu."Annen haklı kuruvasanım.İçeriye geç biz hallederiz." dedi pişkin pişkin."Aynen gideyim ve Bora ile babamın birbirlerine olan nefret bakışlarını izleyeyim."Soğanı doğramaya devam ederken öğürmelerimde inatla devam ediyordu.

İçeriye soğan esansı hariç başka bir kokunun yayılması ile daha büyük bir sabır diledim Allah'ımdan.Yani ben büyük bir sınavdaydım.Buna okeydik fakat bu adam neden hala buradaydı ya!Tövbe estağfurullah.

"Mine diyorumki çıksan mı artık buradan?"
Elimdeki bıçaktan asla çekinmeden yüz yıllık seri katil edasıyla bir bakış attım Bora'ya."Sanane!İstediğim yerde dururum yani sanane!AYHHH YETER BAŞLARIM SOĞANINA ANNE!"Bıçağı tahtaya gelişi güzel attıktan sonra salona doğru yürüdüm.
Şaşırılmayacak en önemli detay olarak Bora'da peşimden geliyordu.Yani parada vermiyordum bu ne inat kardeşim.Masada duran sürahiden bir bardak su doldurdum ve şaldır şuldur yolladım mideme."Kızım iyi misin?"diye soran babama ağzımda bardak üstten üstten baktım."Değilim baba!Afakanlar geldi vallaha!"gerçekten daralmıştım.Bu adam bana bu kadar yakınken benim karşı koymamın nasıl imkanı olacaktı?Sorarım size ey dostlarım!

"Bora canım erik çekti.Hadi git bana erik bul."dememle Kaşları havalandı."Erik mi?
İngilterede mi?"diye sordu.Yani ne fark eder yer,zaman,falan filan?İstediysem git getir be adam!Yoksa senden uzak kalamam ben,anla bunu!"Evet erik.Almayacaksan söyle babam getirsin bana."dediğimde bakışları babama doğru kaydı."Burak bey nereden aldınız siz erikleri?"diye sorduğunda sesli bir şekilde öksürdüm.
"Yalnız babamdan istemedim.Senden istediysem senin bulman gerekiyor." dediğimde anlamsız bir şekilde bana baktı."Canın erik istediyse bilinen yerden getirmem daha doğru olmaz mı?"diye sorduğunda kafamı iki yana salladım."Ben farklı bir yerden olsun istiyorum." dediğimde kafasını salladı."Bana benden uzak dur desen bile yeterdi Mine."Arkasını dönüp kanepenin üzerinde duran ceketi eline aldı."Eriği akşam olmadan bulup getiririm."dedi ve bir şey daha demeden çıktı evden.

Yapabileceğim başka bir şey yoktu.Seste etmedim zaten.Benden uzak durması gerekiyordu çünkü şuanda onu affetmeyi doğru bulmuyordum.Belki de kendimce intikam alıyordum işte ondan.Birazda o sürünsündü.Geceleri uyuyamıyordum.
Dedikleri aklıma geldikçe onunda ben yokken pek mutlu olmadığına emindim fakat beni kovması dün gibi aklımdaydı.
Hemde kendi öz çocuğu ile!

Akşama yakın yemek sofrası hazırlanmış herkes yerini almıştı fakat Bora yoktu.
Merak etmezdim etmesine ama neredeydi?
Nerede kalmıştı?Akşam olmadan geleceğini söylemişti.Başına bir şey mi gelmişti?
Yine bir sıkıntının içinde mi?Ne oldu ki?
Aklımdaki tilkilerin kuyruklarını tutmaya çalıştıkça dahada dolandılar birbirlerine.
İçimde oluşan bu kasvete engel olamıyordum.O ne olursa olsun bir mafyaydı.Kızımın babası bir mafyaydı.
Benim için hiç bir zaman sorun olmazdı,olmadı da.Zaten ben bunu bile bile aşık oldum.Fakat kızım ileride bu durumdan nasıl etkilenirdi onu bilmiyordum.Bora'nın bu düşüncelerimden haberi yoktu.Zaten olmayacaktı da.Şuan bir mafyayı düşünmem kadar normal bir şey olamazdı.

BENİM MAFYA'M | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin