7. Gün (Final)

6.6K 341 85
                                    


Sonunda bir haftalık masalın finaline geldik. Mete severler sizler için finalden sonra kesitler yayınlayacağım. Bazı yerleri Rüya yerine Mete'den dinlemiş olacaksınız. Mete çok karmaşık bir karakter, nasıl başa çıkacağımı ben de bilemiyorum. 

Rüya'nın pembe pijamalarını multimedia'da bulabilirsiniz :)

Okurken multimediadaki şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. (Lana Del Rey - Summertime Sadness)

-

Saat gece 1 civarı...

Hastanenin rahatsız edici kokusunu bilmem kaçıncı defa içime çektim ve bir kaç dakikadır zar zor tutabildiğim göz yaşlarıma tekrar izin verdim. Bir saati aşkın Mete'den haber alabilmek için yoğun bakım ünitesinin önünde doktorun çıkmasını bekliyordum. Gözlerim daha önce hiç bu kadar kırmızı olmamıştı. Beni gören hemşireler sakinleştirici verme konusunda diretiyorlardı ama ben Mete gözlerini açtığında uyuyor olmak istemiyordum.

Yoğun bakımın kapısı açıldığında göz yaşlarımı silerek derin nefes aldım ve ayağa kalkıp orta yaşlı elinde dosya tutan kel doktora doğru yürüdüm. Mete hakkında bilgi alabilmek istiyorsam ailesinden olmam gerektiğini bildiğim için onu buraya ilk getirdiklerinde kuzeni olduğumu söylemiştim.

"Mete Bey gözlerini açtı ama bir süre kendisini uyutmamız gerekiyor. En azından bir veya iki saat daha"

Tekrar akan göz yaşlarımı sildikten sonra kafamı anlıyorum dercesine salladım.

"Durumu ne kadar kötü?" Bunu gerçekten bilmek istemiyordum, söyleyecekleri en ufak şey benim canımı acıtabilirdi.

"Mete Bey riskli bir hastamız. Bir buçuk hafta önce İstanbuldaki hastanemizde ameliyat olması gerekiyordu. Beynindeki tümor her geçen gün daha da büyüyor"

Beynindeki tümor lafı sözlere dökülüp kulaklarıma ulaştığı an sertçe yutkundum.

"P-peki ameliyat olursa?" Doktor elindeki dosyadan tomografi sonuçlarını çıkardı ve ışığa tutup ayak üstü baktıktan sonra kafasını iki yana salladı.

"Tam bir yıldır Mete Bey ameliyat olmamakta kararlı. Eski ve yeni tomografi sonuçları arasında çok büyük bir artış gördüm. Ameliyat olsa bile yaşama şansı yüzde yirmiden fazla olmayacak. Yaşasa bile felç kalma ihtimali yüksek"

Mete ve vurdumduymazlığı yine kendini göstermişti. Tam bir yıldır adeta ölümünü bekliyordu. O bir katildi, bunun hakkında yanılmamıştım. Kendi kendinin katiliydi.

"Eğer kabul etmezse?"

"Buraya geldiğinizde anlattığınız şikayetler ve bu tarz bayılmalarla birlikte en fazla bir veya iki hafta daha yaşayabilir"

Doktor gözlüğünü çıkarıp yan cebine astıktan sonra "Üzgünüm" dedi ve yanımda ayrıldı.

Üzgünüm... Bu kelimeyi hiç bir zaman sevmemiştim, sonuna kadar acı doluydu. Hissettiğim her şeyi dışa vurmak ve şuana kadar hiç olmadığım şekilde vahşi olmak istiyordum. İçimde uyanmış yeni duygularla her şey farklıydı. Acı insanı değiştiriyordu, bu bir gerçekti.

Göz yaşlarımı serbest bıraktığımda "Aptal!" dedim.

O aptaldı ve her ne kadar kabul etmesede aslında korkağın tekiydi! Her zerrem kalbimde hissettiğim acıyla beraber inliyordu, bana bunu o yapmıştı. Hissettiğim her duygunun sorumlusu olduğu yetmiyormuş gibi ruhumu da öldürüyordu. İçeride o lanet makinelere bağlı olduğu her saniye ruhumdan milim milim parçalar söküp alıyor ve onları sonsuzluğa gönderiyordu. 

Sadece Bir HaftaWhere stories live. Discover now