2| Jin Anne!

16.9K 1.8K 1.3K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Jin elindeki son sosisleri de tabaklara koyunca uzun masada Namjoon'un karşısına geçerek otumuştu. İçinde bitmek tükenmek bilmeyen sevgi, çocukların ona karşı hareketlerini görünce daha fazla kabarıyordu.

"Çok güzel olmuş Jin hyung, ellerine sağlık." Hoseok yanağına doldurduğu sosislerle konuştuğunda Namjoon derin sesiyle oğlunu uyarmış ve Jin'de onun üzerine atlama isteği uyandırmıştı. "Afiyet olsun Hoseok-ah, beğendiysen her zaman yaparım." diyen Jin, elindeki çatalla ağzına bir zeytin atmıştı.

"Bende şok beğendim, teküşüy edeyim," Jungkook, Jin'e küçük dişlerini göstererek gülümsediğinde Jin sabahtan beri onu dürten istekle yanına özellikle oturmak isteyen Jungkook'un yanaklarını öpmüştü. Namjoon'da bu içini ısıtan manzarayla iç çektiğinde hâlâ kovanın içinde olan elinin üzerinde küçük parmaklar hissetti. Badem gözleri elin sahibini, Jimin'i, bulunca gülümsedi.

"Babacım, şimdi daha iyi misin?" diyen Jimin dudaklarıyla babasının yaralı elini öpmüştü. Jimin'in Namjoon'a olan düşkünlüğü Namjoon için ayrı bir yere sahipti. "Senin sayende acımıyor artık." dedi Namjoon, Jimin mutlu bir tebessümle gülümsediğinde masada Taehyung'un sesi yankılandı. "Sosisler için teşekkür ederim Jin anne!"

Namjoon ve masadaki herkesin gözleri Taehyung'a kilitlenirken Jin şaşkınlıkla dona kalmıştı, Namjoon'un henüz çocuklara söylemediğini biliyordu oysaki. Jimin'in gözleri sinirle parlarken kendisinden uzakta olan Tae'yi umursamadan tabağındaki zeytini ona fırlattı. "Sen kime anne diyorsun?!"

"Ne yapıyorsun ya! Baba bir şey söyle şu salak oğluna, bana zeytin attı!" Taehyung sesini kontrol etmeye bile girişmeden bağırınca Yoongi gözlerini devirdi. "Sensin salak, öküz!" diyen Jimin tartışmayı alenlendirirken, Jin takip edemediği kavgayı endişeyle izlemeye başladı. "Asıl sen-"

"Ona kadar sayıyorum, eğer susmazsanız bir saat oturma cezası alırsınız." Mutfakta yankılanan Namjoon'un sakin sesiyle Jimin ve Taehyung susarken, Namjoon gülümsemişti. "Güzel."

Bu sırada Jin bayılmamak için masanın altında ellerini sıkı sıkı yumruk yapıyor, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Çocukların kendisini seveceğini düşünüyordu fakat Jimin'in az önceki tepkisi onu korkutmuştu. O da bu ailenin bir parçası olmak istiyordu, yıllardır içinde tuttuğu bu aile özleminin onlar sayesinde gideceğine inanıyordu. Jin masum, sevecen, tatlı bir adamdı; ona göre onu sevmemeleri için bir neden yoktu.

"Çocuklar," Namjoon karşısında oturan sevgilisine kısa bir bakış atıp masada onu pür dikkat dinleyen çocuklarına nasıl uygun bir açıklama yapacağını düşünmüştü. En sonunda da lafı gevelemeden "Jin, benim sevgilim." Jin nefesini tutarken, Jimin'de feryadı basmıştı. "Ne!"

"Jimin, ilk beni dinle bebeğim." Namjoon küçük oğlunun dolan gözlerine bakınca içinin burkulduğunu hissetmişti. Jimin'i kendisinden önce evlatlık eden kişi evlenince Jimin'i tekrar yetimhaneye bırakmış ve onda kapanması zor yeni yaralar açmıştı. "B-bizi bırakacak mısın?" Jimin'in titreyen sesiyle Taehyung ve Jungkook'unda gözleri dolarken, Hoseok yutkunmuş ve Yoongi'de kollarını yanında ki Jimin'e dolamıştı.

"Hayır, tabiki de!" Namjoon telaşla konuşmuş ve küçük çocuğun yüreğindeki kötülüğü silmek istercesine onu Yoongi'nin kollarından alıp kendi kucağına oturtmuştu. "Ben hayatıma sizsiz devam edemem meleğim," Cümlesini Jimin'in tombul yanaklarına hafif öpücüler kondurarak bölmüş ve devam etmişti. "Ama Jin'siz de devam edemem. Hem size, hem de ona çok değer veriyorum."

"A-ama en çok bizi sev babacığım," Jimin hemen yumuşayan kalbiyle kollarını Namjoon'un boynuna sardığında mırıldandı. "Onu az sev,"

Namjoon gülümserken diğer çocuklarına bakmış ve onları da yanına çağırmıştı. "Haydi sizde gelin." İlk sırada ayağa fırlayan Taehyung koşarak babasına sarıldığında onu da Jungkook takip etmişti. Hoseok "Aile yumağı!" diye bağırdıktan sonra sandalyesinde oturan Yoongi'yi çekiştirerek kaldırmış ve onlarda Namjoon'a sarılmıştı.

Family |Bangtan|Where stories live. Discover now