Final | Ölümsüz Sevgi

11.4K 1.1K 619
                                    

Konuşmamı sona bırakıyorum. Beni mutlu etmek adına son kez yorumlarınızı bu satırlara bırakırsanız mutlu olurum ballarım~

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Derin bir sessizlik Seokjin ve Namjoon arasında varlığını gösterirken sadece nefes sesleri bozuyordu bu huzurlu ortamı. Birbirine delicesine aşık bu iki eş evlerinin ön tarafına bakan pencerenin kenarında durmuştu; Jin ısırdığı tırnaklarıyla beklerken, Namjoon'da eşinin omzuna çenesine koymuş ve ince beline sarılarak sakince bekliyordu. İkisi de kırk yaşına basmış olsalar da hâlâ ilişkilerini tutkuyla ilerletebildikleri için mutlulardı, fakat artık evdeki tek ses küçük oğulları Jungkook eve gelince oluyor ve yüreklerinde buruk bir eksiklik yaşıyorlardı.

"Sence ne zaman gelirler?" Jin sükûnetten rahatsız olarak sorduğunda Namjoon eşinin bu haline tebessüm edip sıcak boynuna derin bir öpücük kondurdu. "Gelirler birazdan bebeğim, neden bu kadar telaş yapıyorsun anlamıyorum." Eşinin boğuk sesini duyan Jin içindeki endişeyi bir an olsun unutup etrafını saran kolların arasında dönüp sevgilisinin yüzüne baktı, kırk yaşında olsa bile hâlâ o derin gamzeleri ona gülümsüyor ve yakışıklılığı başını döndürüyordu. "Hâlâ aklın sabah sevişmesinde değil mi Joon? Sen çok doyumsuz oldun artık." Fakat Namjoon kesinlikle öyle düşünmediği için eşini biraz daha kendine yaslayıp dolgun dudaklara yavaş bir öpücük bıraktı. "Yalan söyleme, senin de aklın hâlâ orada."

"Joon, çocuklarımız gelecek ve sen bana aklımın nerede olduğunu mu soruyorsun?" Jin dudaklarına yönelen kocasından ayrılıp tekrar pencereye döndüğünde çocuklarını düşünerek gülümsedi. Bugün Jimin ve Taehyung üniversiteye başladıklarından beri ilk kez eve geleceklerdi.Bu yüzden Jin, aynı Yoongi ve Hoseok'a yaptığı gibi evi mis gibi kokularla donatmış ve masanın üzerini de çeşit çeşit yaptığı pastalar ve kurabiyelerle süslemişti. "O ikinci turu yapacaktık işte, illa tutturdun şimdi gelirler diye," Jin hâlâ sızlanan kocasına koca bir kıkırtı bırakıp parmaklarını birbirine kenetledi, zaman ilerlese bile birbirlerine bir türlü doyamıyorlardı, özellikle Namjoon yıllar geçmesine rağmen hâlâ ilk günkü gibi güzel olan eşine doyamıyordu.

Tam o an evlerinin önünde duran siyah lüks arabayla Jin kocasının bile ne dediğini unutup sevinçle pencereye yapışınca Namjoon derin bir nefes verdi ve gülerek eşinin belini kavrayıp çocukları karşılamak için aşağıya inmeye başladılar. Jin kocasının kolları arasından sıyrılıp koşa koşa demir kapıyı açtığında çoktan dolmuş gözleri yüzünden önünü bulanık görmeye başlamıştı bile, yine de kocaman gülümseyerek arabadan inen çocuklarına baktı. Yoongi giydiği takım elbiseyle kolunu mor saçlı Jimin'e uzatınca genç çocuk düşünmeden kolunu nazikçe doladı ve önlerindeki babasına baktı; oğulları evden gittiği için her seferinde ağlayan Jin'i ne kadar özlediğini fark etti.

O sırada arabadan inen mavi saçlı Taehyung, Jimin'in kalçasına sertçe vurup gülerek onlara bakan babasına sarıldı ve Jin kendini tutmayı bırakıp yaşlarını birer birer bıraktı kocaman olmuş oğlunun omzuna. "Kocaman olmuşsun Taehyung," Namjoon eşinin titreyen sesini duyduktan sonra gülerek arkada kalan Jimin'e sarıldı. Saçlarını morla renklendirmiş oğlunun kolları arasında hâlâ ufacık kalmış olması gözlerinin önüne onunla karşılaştığı ilk günü getirmişti, o eskiden de böyle ufak ve sürekli gülen biriydi, lakin ne zaman gece olsa telefonla kendisini gizlice arar ve ağlardı. Namjoon boğazına takılan düğümle kollarını oğluna daha sıkı sarıp ayrıldı, birkaç adım geri çekilip aradan hayıflana hayıflana inen oğlu Hoseok'a da bakıp güldü. "Neden gülüyorsun baba? Ben de okuldan geliyorum ama kimsenin umursadığı yok!"

Jin, Jimin'i bir kolunun altına alıp ıslanan kirpiklerini kırpıştırarak Yoongi'ye sarılan Hoseok'a baktı ve tekrar ağlamaya başladı, oğulları yokken onları çok özlüyor ve her özlediğinde de Jungkook'a sarılıp ağlıyordu. "Gel buraya Hobie!" Hoseok, Yoongi'den ayrılıp kendisine yaşlı gözlerle bakan babasının yanına gidip zayıf bedenini kucakladığında gülümsedi, üniversiteye gideli üç yıl olmuş olsa da her gelişinde Jin'in ağlamasına alışmıştı. "Hoseok-ah! Babana iftira atmaya utanmıyor musun?" Jin çatlayan sesiyle konuşup oğlunun sırtına acıtmayacak şekilde vurdu, Namjoon'da Yoongi'ye sarılıp çocukları salona gönderdi. "Hadi Jin, içeriye girin artık."

Family |Bangtan|Where stories live. Discover now