12 | Buruk kalpler

12.2K 1K 605
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Kim malikanesinde yankılanan melodiler eve huzurlu bir hava katıyordu, sanki kuşlar bile bu güzel tona karşı koyamıyormuş gibi öterken Yoongi ince parmaklarını tekrar tuşlar üzerinde gezdirdi. Namjoon ve Jin'in ortak hediyesi olan piyanoyu çalan bu güzel çocuk, soluk pembe dudaklarının arasından yavaş bir nefes verdiğinde oturduğu küçük oturakta hafifçe kıpırdandı, çünkü şu an ona hayranlıkla bakmakta olan parıltılı gözler yüzünden heyecanlı hissediyordu.

"Mükemmeldi..." Jimin, hemen taburenin ayak ucuna bağdaş kurarak oturmuş, dizlerine dirseklerini koyup yumruk yaptığı ellerini de yanaklarına yaslayıp büyülenmiş bir ifadeyle Yoongi'ye bakıyordu. Lakin heyecanlandığı için gergin hisseden Yoongi küçüğüne kaçamak bir bakış atıp öylesine soruverdi ansızın soruyu. "Ne mükemmeldi?" Yanakları şiş olan Jimin'se dalgınlıkla, "Sen." diye mırıldandı vakit Yoongi tepkisiz kalmaya çalışsada kalbinin göğüs kafesine acımadan vurduğunun farkındaydı. Fakat Jimin, Yoongi'nin ona dönmeyen bakışları yüzünden alelacele ellerini yanaklarından çekip havada rastgele sallamaya başladı. "Y-yani sen ve çaldığın p-parça mükemmeldi hyung,"

Yoongi diş etlerinin görünmesini umursamadan genişçe gülümsedi, çünkü Jimin'in bu sevimli hallerinin yanı sıra ona destek olduğunu hissettirmesi büyük olana mutluluk verici cinstendi. "Teşekkürler Jiminie," diye kısık bir sesle mırıldandı, Jimin hâlâ hyunguna dediği şeyin utancını üzerinde taşırken olduğu yerde silkelenip ayağa kalktı, niçin bir an da böylesine derin bir utanca kapıldığını bilmediği için kendini huzursuz hissetti, zira Jimin duygularını açık açık ifade etmekte hiçbir zaman çekinmezdi. "Hyungnim, bana da öğret piyano çalmayı." Jimin'in bir anda yükselen desibeliyle Yoongi küçüğüne kaşlarını kaldırarak baktı, bazen Jimin'e yetişmeye çalışmak onu epey yoruyordu.

"Öğrenmesi kolay değil ki," Ancak Jimin'in istediği bu tür bir cevap kesinlike değildi, bu yüzden omuzlarını silkip bir anda hyungunun kucağına oturunca Yoongi şaşkınlıkla kalakaldı. "N-ne yapıyorsun Jimin?" Dudaklarından çıkan şaşkınlık dolu nidayı duyan Jimin'se kalçasını hırsla haraket ettirirken minik poposunu hyungunun bacaklarının arasına sığdırmak istiyordu. "Ortana oturuyorum hyung, tabi o koca popunu biraz geriye ittirip bana da yer bırakırsan." Jimin'in kıkırdayarak söylediği sözden sonra Yoongi gözlerini devirip kalçasını arkaya kaydırdı ve bacaklarını da iki yana daha çok açarak bu arsız çocuğa oturacak alan tanıdı.

"Asıl sen o koca poponla aniden kucağıma oturma, az daha ölüyordum." Yoongi'nin homurtusunu kafasına takmadı Jimin, çünkü hyungunun ciddi olmadığını bilecek kadar çok tanıyordu onu. Bu yüzden sadece nefes vermekle yetinip kısa ve tombul parmaklarını piyanonun beyaz tuşlarında gezdirdi. "Eğer öğrenmesi zorsa birlikte bir şarkı çalalım hyung," Jimin hâlâ beyaz ve siyah tuşlara bakarken dalgınca mırıldandı, Yoongi'yse çenesini usulca miniğinin omzuna yaslarken elmacık kemikleri al al olmuş çocuğun yanağına ufak bir buse kondurdu. "Elerini," dedi ve duraksadı bir süre, hemen ardından parmaklarını çalacağı parçanın giriş notalarına yerleştirip devam etti. "Ellerimin üzerine koy Minie,"

Jimin hyungunu ikiletmeden parmaklarını Yoongi'nin parmaklarının üzerine koydu ve bekledi, ancak bu bekleyişte küçük kalbi hızla çarparken heyecanla derin soluklar aldı. "Hazırım hyung," Küçüğünün kısık mırıltısını duyan Yoongi, Jimin'in içinde gezen aynı heyecanla besteye giriş yaptı. Jimin'e göre daha uzun parmakları acelsiz bir edayla tuşlar üzerinde raks ederken miniği halinden oldukça memnun bir şekilde gözlerini kapatıp hayallere dalmıştı. Devam ettiler kaygısızca bu melodiye, etraflarını saran huzura ayak uyduran bu ikili oldukça memnun bir ifadeyle şarkının bitişine kadar birlikte olup mutlu olmanın tadını çıkarttılar. Fakat her güzel şeyin olduğu gibi bu özel anında bir sonu vardı, parçanın son notasına da basan Yoongi derin bir nefes verdiğinde Jimin kapalı gözlerini usulca açarak dudaklarına büyük bir tebessümü konuk etmişti. Hâlâ kanını kaynatan o sıcak heyecanı avuçlarında hissederken birden yerinden kalkıp arkasına dönen Jimin, kollarını büyük olanın boynuna dolayıp onu sevgi dolu bir sarılmanın içine çekiverdi.

Family |Bangtan|Where stories live. Discover now