13| Çikolatalı Yüzler

10.5K 1K 451
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Kim malikanesi her zaman ki gibi güzel bir güne uyanmış ve içinde yaşayan mutlu aileyi tatlı bir telaş sarmıştı. Jin elindeki kremayı düzgünce pastaya sıkmaya çalışıyor, Jimin ve Jungkook babalarının hazırladığı kurabiye hamurunu yoğurmak adına minik yumruklarını una buluyordu; tabi mutfağın yanı sıra salonu toplayan Namjoon, Hoseok ve Yoongi'yse babalarına yardım etmek adına etrafta oradan oraya koşturuyordu. Taehyung'sa hâlâ odasında mışıl mışıl uyuyordu.

"Jimin, ellerini una vurma," Jin yan gözle baktığı oğlunu uyarırken bu sefer aynı hyungu gibi minik ellerini şap şap una vuran Jungkook'u fark ederek derin bir nefes aldı. "Kook, lütfen sen de vurma." Jin'in uzun ve biçimli parmakları krema torbasını hafifçe sıkıp bırakırken salondan gelen sesle birlikte derin bir nefes verdi. "Şanıyım babam teyevisyonu düşüydü," Jungkook unlu ellerini birbirine çırparak umursamazca söylenmiş, bu da Jimin'in kıkır kıkır gülmesine sebep olmuştu. "Joon babam bugün çok sakar," Jimin konuştuğunda Jin endişeyle seslendi. "Joon, iyi misin?"

"İyiyim!" Salondan gelen art arda birkaç gürültünün ardından Namjoon'un gür sesi bir daha duyuldu. "Ah... Sadece salondaki küçük sehpalar düştü." Mutfaktaki küçük ikili babalarının söylediğine gülerken Jin alt dudağını ıssırdı; Namjoon'un anne babasının gelecek olması kendisini de heyecanlandırmıştı, lakin Namjoon'un heyecanını her şeyi yanlışlıkla kırıp dökerek göstermesi endişenini ikiye katlıyordu. "Hayır babacığım, Joon babam en küçük sehpanın ayağını kırdı!" Hoseok'un tiz sesi malikanenin içinde yankılandığında Jimin'in kıkırdamaları yavaş yavaş kahkalara dönüşmeye başlamıştı. "T-tamir edeceğim hemen Jin! Sen pastanı yap bebeğim," Tombul yanaklı çocuğun kahkaları arasından sevgilisinin telaşlı sesini duyduğunda Jin'in dudaklarına hafif bir gülüş tesir etti.

"Sen pastanı yoğur be-be-ğim," Jimin hâlâ dinmeyen gülüşlerinin arasında babasını taklit ederken Jungkook işaret parmağını şekiller çizdiği unun üzerinden kaldırıp kıkırdamıştı. "Paştamı yoğuydum be-be-yim,"
İkili kendi aralarında şakalaşmaya sürdürüyordu, Jin çocukların bu haline gülüp pasta süslemeye kaldığı yerden devam etti.

Bu sırada Namjoon'un verdiği bezle ünitenin tozunu alan Hoseok bıkkınlıkla mırıldandı. "Babacığım, neden evi temizliyoruz? Sanki büyükbabam ve büyükannem daha önce görmedi dağınıklığımızı." Sehpanın ayağını yapıştırmaya çalışan Namjoon sakince cevapladı oğlunu. "Fakat bu sefer Jin'i görmeye geliyorlar, o yüzden temiz olmalı."

"Of, temizlikten nefret ediyorum," Yoongi huysuz huysuz homurdanmaya devam ederek yerleri silmeye ara verdi, en büyük o olduğu için babası ilk onu kaldırmış ve küçük olanın uykusunu almasına engel olmuştu. Namjoon sonunda ayağı tahtaya yapıştırdığında gülerek ayaklandı, kırdığı sehpayı da yerine koyup sabahtan beri temizlemeye uğraştığı salona göz attığında derin bir nefes verdi. "Sonunda bitti çocuklar, artık özgürüz."

"Sonunda!" Yoongi elindeki viledayı bırakıp koşa koşa odasına gittiğinde Hoseok kıkırdayarak babasına baktı. "Ona çizgi roman almayacaktın babacığım, dün tüm gece onları okudu." Namjoon omuzlarını silkip Hoseok'un yanağına bir öpücük kondurdu. "Jin babana da yardım edelim, sonra sen de serbestsin." Hoseok duyduğu cümleyle kafasını salladığında ikili yardım için mutfağa gitmişlerdi bile.

Kah gülüp kah kirlenen mutfaktaki aşçı yamaklarının kahkahalarıyla geçen saatlerin ardından evin tanıdık zili çaldığında Jimin'in sesi yankılandı mutfakta. "Büyükannemle büyükbabam geldi!" Çıplak ayaklarıyla koridoru döven tombul yanaklı Jimin büyük bir heyecanla kapıyı açtığında karşısında gördüğü tanıdık simalarla sevinçle çığlık atıp hafif toplu olan kadının beline sarıldı. "Hoşgeldin büyükanne!"

Family |Bangtan|Where stories live. Discover now