8| Şişman Taehyung

15.2K 1.4K 1.3K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Her insanın kendine has özellikleri vardır. Örneğin Jungkook'un yanağındaki, burnunun ucundaki ve dudaklarının hemen altındaki o küçük benler, Taehyung'un her zaman ilgisini çekmişti. Kendisinde de olduğunun farkındaydı, özellikle burunlarının ucundaki benleri yüzünden Jungkook'la ruh ikizi olduklarını düşünüyordu, lakin yine de insanlardaki farklılıkları incelemek Taehyung'a her zaman daha çok zevk vermişti. Fıldır fıldır etrafta gezen gözleri herkesin yüzünü, vücudunu, elbisesini tarardı, çünkü Taehyung, incelemeyi, insanlar üzerinden çıkarım yapmayı severdi. Aynı şimdi olduğu gibi.

Küçük parmakları sıcak kumlara değen ailenin ilk üyesi Taehyung'tu. İçinde yükselen heyecanla birlikte ilk kez ayaklarında hissettiği ince kumların güzelliğine kapılarak çığlık atmış ve arkasına dönerek anne ve babasına el sallamıştı, Jin'i gerçek annesi yerine koymaktan asla vazgeçmeyeceği de ayrı bir gerçekti. "Hadi sizde gelin! Çabuk olun!"

Jungkook, Namjoon'un kucağında tepinerek yere inmek istediğini belirttiğinde Namjoon küçük çocuğu yavaşça yere bıraktı, Jimin'se Jin'in kucağında olmaktan gayet mutluydu. "Beni bırakma Jin babacığım." dedi tatlı bir sesle ve büyük olanın yanağına rüşvet niteliğinde masum bir öpücük kondurdu. Yoongi ve Hoseok'sa arkadan gelerek dün izledikleri film hakkında tartışıyorlardı. Yoongi, Jimin'in artık aşırı kıskançlık yapmamasından mutluydu, sonunda herkesle konuşabilecekti.

Taehyung, yanına paytak adımlarla gelen Jungkook'a bakıp güzel bir şekilde gülümsedi. "Gel Kookie, burası çok yumuşak ve sıcak." Taehyung cümlesinin hemen ardından minik ayak parmaklarını oynatarak kumları hissetti. Jungkook'ta Jin'in zorla giydirdiği kahverengi sandaletleriyle birlikte Taehyung'un yanına heyecanla geldiği gibi yere eğilmiş ve kumlara dokunmuştu. "Hyung! Şok güzey bunlay!" Taehyung, Jungkook'un neşeli cıvıltısının ardından kıkırdamış ve küçüğünü yerden kaldırarak sarılmıştı. "Sen daha güzelsin Kookie." Taehyung iki gün önce Jin annesiyle izlediği filmden alıntı yaparak küçüğün utanmasını sağladığında Jungkook sızlanmış ve boynunu hyungunun yumuşak göbeğine yaslamıştı.

Bu sırada Yoongi ve Hoseok'ta konuşa konuşa Namjoon ve Jin'in önüne geçerek yürümeye başladıklarında Jimin daha fazla dayanamamıştı. "İndir beni babacığım," demişti minik burnunu kıvırarak. Jin, küçük çocuğa kaşlarını kaldırarak bakıp, "Ama az önce indirme dedin güzelim." dediğinde Jimin güzelim lafını daha sonra düşünmeyi kafasına yazıpJin'in kucağında tepindi. "Ama şimdi indir beni! Hemen!" Jin derin bir iç çekerek çocuğu yola indirdiğinde Jimin koşarak Hoseok ve Yoongi'nin arasına girmiş ve iki büyüğün de ellerinden tutarak onların sahipli olduğunu etraftaki çocuklara göstermişti. Böylelikle kimse hyunglarına yaklaşamayacaktı.

Bu sırada Namjoon'da sevgilisinin elini tutarak parmaklarını kenetlemiş ve ona güzel bir gülümseme bahşetmişti. Sevgilisinin saçları rüzgarda uçuşuyor, giydiği ince gömlekten içi belli oluyordu, kuşkusuz Namjoon için dünyadaki en güzel manzaraydı. "Sevgilim..." dedi Namjoon, Jin'in ona dönmesini istiyordu. Jin ileride ilerleyen çocuklardan gözlerini ayırıp Namjoon'a döndüğünde kendisine yoğun bir şekilde baktığını gördü. "Efendim," dedi naif bir tonda, Jin bir erkek için kusursuz bir yapıdaydı.

"Ne düşünüyorsun öyle?" Namjoon aklındaki sorudan vazgeçip başka bir soru yönelttiğinde Jin sakince omuz silkti. "Aslında nasıl bu zamana kadar çocukları hiç kumsala ve denize götürmediğini merak ediyorum. Çocukların artık havuzdan sıkıldığını görmedin mi?" Jin, sevgilisinin bu hareketine kıkırdadı istemsizce, Namjoon bazen gerçekten şapşal olabiliyordu onun gözünde.

"Aslında korktum." dedi Namjoon, ilk defa Jin'e çocukları yetiştirirken yaşadığı zorluklardan birini anlatacaktı. "Beş tane çocuğa kumsalda sahip çıkmak oldukça zor gözüküyordu ve hiçbirinin de yüzme bilmediğini düşününce onları buraya getirmekten vazgeçtim hep." Namjoon elinin üzerindeki parmakların hafifçe derisini okşadığını hissedince bir anda dolan gözlerini Jin'e çevirdi. "Ben onları kaybetmekten korktum Jin, hepsini o kadar çok seviyorum ki, risk almak bile beni korkutuyor." Jin'se karşısındaki bu güzel adamın dolu gözlerine bakarken kendisinde gözlerinin yandığını hissediyordu. "Fakat," diye devam etti Namjoon. "Bugün Busan'a denize gideceğimizi öğrendiklerinde yüzlerinde oluşan heyecanlarını görünce bunu daha önce denemediğime çok pişman oldum. Hepsinin yüzündeki o mutluluk beni derinden sarstı Jin."

Family |Bangtan|Where stories live. Discover now