3| Pis Yugyeom

17.6K 1.6K 1.5K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Güneş tüm sıcaklığıyla Kim malikanesini aydınlatırken, evin içindeki en küçük birey emeleyerek koltuğun arkasına saklanmaya çalışıyordu. Lakin Jungkook daha poposunu saklayamadan Taehyung gelmiş ve kükremişti. "Roarr! Kaplan Taehyung geldi!"

Jungkook yakalandığı için çığlık ata ata hâlâ koltuğa giremeye çalışıyordu, Taehyung'sa Jungkook'u poposundan kavramış ve üç yaş daha büyük olmanın verdiği kuvvetle onu kendine çekmişti. Jungkook kahkahalarının arasında havalandığını hissettikten hemen sonra kendisini Taehyung'un kucağında bulmuştu. "Hyung ya! Neden beni yakayadın?"

"Çünkü kaplan Kim Taehyung acıktı ve ormanda bir tavşan buldu!" Taehyung yalancıktan Jungkook'u ıssırıyormuş gibi yaparken, Jungkook'un kahkahaları daha da yükselmişti. "H-hyung! Yeme beni, yütfen!"

"Kapayın çenenizi." Uykulu gözlerle salona giren Yoongi on yaşındaki bir çocuğa göre kaba bir şekilde konuşmuştu. "Uykumu böldünüz."

"Ama hyung sende hep uyuyorsun." Taehyung sitemle söylenirken Jungkook onun kucağından kalkmış ve Yoongi'nin yanına giderek yanağına bir öpücük konudurmuştu. "Güyaydın hyung."

"Günaydın Kookie." Yoongi kadife koltuğun üzerindeki kurumuş portakal suyunun üzerine oturdu, babası neredeyse bir aydır temizlik yapmıyordu, pencere pervazları bile toz toplamıştı. "Kookie, bırak onu, bana gel." Taehyung kıskançlıkla konuştuğunda Jungkook Yoongi'den ayrılmış ve paytak adımlarla Taehyung'un önünde durmuştu. Taehyung küçük bedeni kollarının arasına alıp sarıldığı sırada içeriye bir uykulu bir Jimin girmişti.

Çıplak ayaklarıyla yerleri döven Jimin, koltukta oturan Yoongi hyungunu görünce gülümsedi ve hemen kolları arasına girdi. Yoongi bu küçük çocuğun tatlı hareketlerine artık alıştığı için sadece gülümsemekle yetiniyordu. "Günaydın Jiminie." diye mırıldandı Jimin'in saçlarını okşamadan önce, Jimin'se yarım kalan uykusuna devam ederken Yoongi'yi sadece başıyla onaylamıştı.

Bu sırada da merdivenlerden inen Namjoon acaleyle odaya girip çocuklarına bakıp, "Çocuklar bugün Jin geliyor, hazırlanın hemen!" dedi heyecanla. Yoongi babasının cümlesi üzerine sızlanırken, Jungkook mutlulukla ciyaklamıştı, çünkü o, Jin hyungu seviyordu.

"Neden giyiniyoruz ki? Yakında bizim eve taşınacak ve biz o zamanda mı giyineceğiz?" Taehyung yüzünü buruşturarak babasına baktı. "Çok saçma."

"Taehyung, henüz kararlarımı sorgulama yaşına ulaşmadın, o yüzden odanıza çıkın ve üstlerinizi giyinin." Namjoon giydiği kot pantolonu biraz daha yukarıya çekerken çocuklar oflaya oflaya odalarına çıkıyor, Jimin'se Yoongi'nin onu kucakladığından habersiz uykusuna devam ediyordu.

"Ah, şu çocuklar." Namjoon hayıflanarak mutfağa giderken kendi kendine gülümsüyor ve şarkı mırıldanıyordu. Mutluydu, çünkü Jin hem evlerine taşınacak, hem de çocuklarıyla vakit geçirecekti. Namjoon Kim malikanesinin mutfağında şahaneler yarattığı sırada Seokjin'se bir türlü kapanmayan valizinin üzerine oturuyor, onu kapatmaya çalışıyordu.

"Of! Kapan, kapan, kapan!" Boş evde sadece kendinin duyacağını bilse de homurdanıp tepinmişti güzel adam, bu inadı da bir süre sonra bavulu kapatmasına yardımcı olmuştu. Eh, Seokjin isterse her şeyi yapardı.

"Şimdi," dedi elindeki telefonundan listeyi kontrol eden Jin. "Bavul kapandı, mutfak ve evin tüm odaları temizlendi, özel eşyalar kutulara koyulup kenara saklandı, buzdolabı boşaltıldı," Listenin sonu ona göz kırptığında dolgun dudakları güzel bir gülümsemeyle gerildi. "Her şey tamam!"

Uzun parmakları önündeki telefonda sevdiğinin numarasını tuşlarken heyecanla nefesini tuttu. "Alo, sevgilim," Namjoon'un buğulu sesi ahizenin diğer ucunda çınladığında Jin üst dişleriyle alt dudağını ısırdı. "Namjoon, şey..." Jin telefonu daha sıkı tuttup hafifçe mırıldandı. "Gelip beni alır mısın? Eşyalar biraz fazla da."

Family |Bangtan|Where stories live. Discover now