ten

1.2K 169 8
                                    

-

Zile bastığımda birkaç dakika boyunca kapı açılmadı. Ben de inatla düğmeye basmaya devam ettim. Beni içeri almak istemiyor olabilirdi, ama almasını sağlayacaktım.

Sonunda kapı açıldığında saat henüz oldukça erken olmasına rağmen evin içinin kapkaranlık olduğunu gördüm. Gabrielle karanlıktan aydınlığa adım attı. Gözlerinin altı mosmor olmuştu, kendinde görünmüyordu.

"Ne?" diye sordu dik dik bana bakarken.

"Hay, sikeyim." diye homurdandım kapıyı ittirip içeri girerken. Alınmış gibi suratıma baktı, ardından omuz silkip arkasına döndü ve merdivenlere yöneldi.

"Gabrielle!" diye seslendim. "Nereye gidiyorsun? Buraya gel. Konuşmalıyız."

"Ne konuşacağız, Doktor Callahan? Haplarla mı ilgili? Ben halimden memnunum." görüş açımdan çıktığında koşar adımlarla merdivenleri çıktım ancak boş bir koridorla karşılaştım.

"Annenle ilgili. Haplarla ilgili. Seninle ilgili. Hepsi. Endişeleniyorum." dedim ne tarafa doğru konuşacağıma emin olamadan.

"Endişelenmenize gerek yok, ben iyiyim!" sesi çok yakından geldiğinde yan odada olduğunu tahmin ettim ve kapıyı tıklamadan açtım. Yatağın köşesinde oturuyordu, kararmış gözlerini bana dikmişti.

"İyi değilsin. Uyuşturucu bağımlısısın. İnsanlar seni olduğun gibi kabul etmiyorlar. Lanet olsun, annen bile seni olduğun gibi kabul etmiyor. Kim olduğunu biliyor musun, Gabrielle? Hayır mı? Bunu sen bile bilmiyorsun ve yardıma ihtiyacın olmadığını düşünüyorsun."

"İnsanların bana kim olduğumu söylemelerinden bıktım! Ben Gabriel değilim, Gabrielle değilim, bir erkek çocuğu değilim, buraya ait değilim, bu bedene ait değilim! Hiçbir yere uymuyorum, hiçbir kalıba sığmıyorum! Yıllardır bu şekilde yaşayan benim ve üstesinden nasıl geleceğimi biliyorum! Yardıma ihtiyacım yok, sadece yalnız kalmak istiyorum. Bir süreliğine de olsa bana olmam gereken kişiyi, yapmam gereken şeyi, uymam gereken kuralları ve inanmam gereken gerçekleri söyleyen birileri olmadan yaşamak istiyorum..." ağlamaya başladığında onu durdurmaya çalışmadım.

İçindekileri dökmesi gerekiyordu ve haklıydı da, ben kimdim ki? Ona olması gerektiği kişiyi söylemeye ne hakkım vardı? Bunu kendi bulacaktı, kendimi keşfedecekti, uyduğu yeri bulacaktı. Bunu yapabilecek tek kişi oydu ve hiç kimsenin onu engellemeye hakkı yoktu.

Benim de yoktu.

Ancak onu böyle görmekten nefret ediyordum. Böylesine yalnız, boş, hissiz bir halde. Yenilmişken. Pes etmişken.

"Hey." diye fısıldadım yavaşça ilerleyip yatakta yanına otururken. "Haklısın. Biliyorum. Ve seni destekliyorum. İstediğim tek şey iyi olman, anlıyor musun? Seni böyle görmek beni mahvediyor, hiçbir fikrin yok."

"Neden umursuyorsunuz, Doktor Callahan? Ben bile kim olduğumu bilmiyorken siz nasıl beni destekleyebilirsiniz ki? Beni tanımıyorsunuz. Sadece diğer tüm hastalarınız gibi, dünyadaki herkes gibi kendi sorunlarıma sahibim." dedi elleriyle gözlerini ovuştururken.

"Hiçbir hastamın hayatına bu kadar dahil olmamıştım. Hayır, sen diğer tüm hastalarım gibi değilsin. Bana bakar mısın?" dedim ilgisini çekmeye çalışırken. Adını kullanmaya çekiniyordum, çünkü onu rahatsız edebilirdi. Sonunda bakışlarını bana çevirdiğinde dudaklarımı ufak bir gülümseme kapladı.

"Neden diğer tüm hastalarınız gibi olmama izin vermiyorsunuz?" diye fısıldadı, sesine güvenmediğini biliyordum.

Ancak ben güveniyordum ve kelimeleri kullanırken, elimden geldiği kadar inandırıcı olmalarını sağladım. Çünkü her birini kastediyordum. "Çünkü sana, düşüncelerine ve hislerine değer veriyorum. Yeterli mi?"

-

"ain't no slowing down, no, i keep it rolling now. smoking in my fuckin' brain, passing through my fuckin' mind."
|
"yavaşlamak yok, hayır, onu yuvarlamaya devam ediyorum. beynimin içinde yakıyor, zihnimin içinden geçiyorum."
|
-fall out boy, sunshine riptide

uh, hey. bölüm bayağı geç geldiği için üzgünüm. sürekli söylediğim gibi, bu aralar o kadar vaktim yok ki... yazmayı bırakın, yaşamaya bile zaman bulamıyorum desem yeridir. fizik çok zor arkadaşlar, çok zor...

sunshine riptide |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin