eighteen | happy pride month!

1.1K 143 10
                                    


-

Bir. İki. Üç.

Nefes alış.

Üç. İki. Bir.

Nefes veriş.

İyi olacak. İyi olacak. İyi olacak.

Kendi tıpsal deneyimlerim bir kenara bırakıldığında, hastanedeki doktorlara güvenmem gerektiği kesindi, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Saatlerce beklemekten başka seçenek yokmuş gibi görünüyordu çünkü Gabrielle uyanmıyordu. Elbette bu yaşadığı şeyden sonra normaldi, uyuştucu sistemini alt üst etmişti ve şu anda nefes alıyor olmasının bile bir mucize olduğunu biliyordum. Sadece geç kalmadığımı umut ediyordum ve ne kadar uzun sürerse sürsün kendine gelmesini bekleyecektim.

Catherine hiçbir aramamı cevaplamamıştı ve hastane tarafından çağırılması mümkün değildi, yasal olarak Gabrielle ile hiçbir bağı yoktu. Zaten burada olmasını istemezdim, beni korkutuyordu, ama Gabrielle uyandığında kardeşini yanında görmek onu memnun edebilirdi. Birkaç seferden sonra vazgeçtim ve bunu günün başka bir saatine aktardım.

Gabrielle aptal hastane yatağında, tüplere bağlanmış bir şekilde yatarken onu izlemek bana acı veriyordu. Benim yüzümden buradaydı. Benim yüzümden bu haldeydi ve bu gerçeği görmezden gelmem mümkün değildi, beynimin içinde yankılanıyordu. Hayatımın her bir basamağında yeni şeyler öğrenirken hatalar yapmıştım ama bu en büyüğüydü, ve işin en berbat kısmı da yapılacak doğru şeyi hâlâ bilmiyor oluşumdu. Her iki yol da bu şekilde mi sonuçlanacaktı, aşırı doz uyuşturucuyla intihar? Onu reddetmeseydim bir şeyler değişir miydi, yoksa daha mı kötü olurdu? Etik yanım, ilişkimize dair her şeyin yanlış olduğunu haykırıyordu. Yaş farkı, ondan 8 yaş büyüktüm, henüz 18 bile değildi ve geniş düşünüldüğünde bu beni pedofili yapardı. Bir çocuğa aşık olmak, özellikle kendi hastam olan bir çocuğa, bu yanlıştı. Her şekilde. Ama doğru şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Onu reddetmem ölümüne yol açabilirdi, o zaman doğru şey nasıl bu oluyordu?

"V-Val." duyduğum titrek sesle bakışlarımı ellerimden çektim, daldığımı fark etmemiştim. Gabrielle hafifçe aralanmış gözleri ardından bana baktı, yüz ifadesi boş olsa da gri gözleri acı dolu görünüyordu.

"Tanrım." dedim heyecanla kendime hakim olamayarak, sesim çatladı. "Uyandın."

"Neden?" diye sorguladığında, olayın gerçekten intihar olduğu yüzüme bir tokat gibi çarptı.

"Gitmene izin vereceğimi mi sandın?" ona doğru yaklaştım, ama koltukla yatağın arasındaki mesafe hâlâ fazlaydı. "Tam bir aptal olduğumu biliyorum, aynı zamanda bencilim de, ama buna izin veremezdim. Kurtulmak istediğini biliyorum Gabrielle ve bunu hak ediyorsun, ama sensiz nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Doğru şeyleri yapmıyor olabilirim çünkü korkuyorum, asla gelecekte yaşanacak olaylara karşı bu kadar bilgisiz kalmamıştım. Her zaman hazırlıklıydım ama sen ortaya çıktığından beri asla ne olacağını kestiremiyorum ve bu beni korkutuyor."

"Su?" dediğinde uyandığı gibi ona yaptığım baskının fazlalığını fark ettim. Su bardağını ona uzatıp içmesine yardım ettim, ardından koltuğa oturmak yerine yatağın kenarına oturmayı tercih ettim.

"Özür dilerim." dedim gözlerimi kaçırmamak için çaba sarf ederken. "Çok fazla hata yaptığımı, çok fazla zarar verdiğimi biliyorum. Hiçbirini kastetmedim, sadece her şey daha iyi olsun istemiştim. Aynı zamanda kendime de zarar verdim ve bu hiç hoş olmadı."

"İzin verebilirdin." dedi alt dudağını ağzına yuvarlarken. "Bu her şeyi daha iyi yapardı."

"Ölümün hiçbir şeyi düzeltmeyecekti. Hiçbirimiz için."

"Hiçbirimiz için? Beni umursayan kim var ki, Valerie? Öldüğümde bunu kim fark edecekti? Hayatımın yokluğu kimin hayatını değiştirebilir? Ben kimseyim, hiçbir önemim yok. Kimse doğmadan önce fikrimi sormadı, en azından giderken buna kendim karar vermiş olurdum ama buna engel oldun." dedi, gözleri dolmuştu.

Kelimelerin dökülmesine izin verdim, düşünmeden. Çünkü artık aptallığımın hayatımı yönetmesine izin veremezdim. "Ben umursuyorum. Benim için değerlisin. Kimse değilsin, her şeysin. Adın, cinsiyetin, ırkın, yönelimin, bunların benim için hiçbir önemi yok çünkü seni seviyorum."

"Beni... Beni seviyor musun?"

"Bunu şimdiye kadar anlamadın mı?" diye sorduğumda gözlerini kaçırdı, bir göz yaşı damlası usulca beyaz yanağından aşağı süzüldü.

"Teşekkür ederim."

-

"i do the best with what i have, the pills are kicking in, the pills are kicking in. cause i'm stuck in the sunshine riptide."
|
"sahip olduğumla elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum, haplar etkisini göstermeye başlıyor, haplar etkisini göstermeye başlıyor. çünkü günışığı akıntısında takılı kaldım."
|
-fall out boy, sunshine riptide

korktunuz mu? korkmayın. şerefsizim, ama sandığınız kadar değil. veee pride month geldi!! (üç gün oldu ama olsun)
yöneliminiz ne olursa olsun hepiniz gerçeksiniz, değerlisiniz ve seviliyorsunuz, bunu asla unutmayın. 🏳️‍🌈🏳️‍🌈

sunshine riptide |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin