DÖNÜŞ -1-

2.4K 70 33
                                    

"Pasaportunuzu görebilir miyim?"

"Buyrun"diyerek elimdeki pasaportu karşımdaki kadının eline verirken bir yandan da içtenlikle gülümseyerek yaklaşık 1 saattir beklediğim pasaport sırasından kurtulmak için can atıyordum.

İngilterede 5 sene yaşamama rağmen dakika bir gol bir İstanbulda bütün aksilikler beni buluyordu..

"Melis Atalay.. "diyerek mırıldandığında içimdeki sövme isteğini bastırarak kafamı olabildiğince hızla sallayıp sıkıntıyla nefesimi verdim.

Kadın sonunda pasaportuma bir kaç tane daha kaşe vurup geri elime verdiğimde, pasaportumu kaptığım gibi kaçarcasına sıradan ayrılıp havalimanından çıktım.

Sonunda be..

Hayır yani bir pasaporta kaşe basmak için bu kadar bekletilmez bir insan dimi?!

Ama yok illa insanları kanser edecekler!

İçimdeki sinir kat sayısı artarken çantamdaki sigara paketinden 1 dal sigara çıkarıp dudaklarımın arasına koyarak derince çektim.

Sigarayı dudaklarımın arasından çektiğim anda cebimdeki titreyen telefonla elimi cebime atıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Umarım varmışsındır aşkım"diyen Barışla gözlerimi devirip en çokta ondan kurtulduğum için seviniyordum.

"Çok şükür vardım ve emin ol İstanbula adım atar atmaz İngiltereyi ne kadar özlediğimi anladım"diyip elimdeki sigaradan bir duman daha çektim ciğerlerime..

"Beni mi yoksa İngiltereyi mi?"

"İngiltereyi"dediğim anda karşı taraftan gelen kahkaha ile bende gülümsedim aynı anda.

"İyi madem fazla özletme kendini, sen ne kadar İngiltereyi özleyecek olsan da ben seni özleyeceğim bunu unutma"dediğinde tekrardan gülümseyip telefonu kapatıp cebime attım.

Eve gittikten sonra ilk işim Barışın numarasını silmek olacaktı. Oda bunun gayet farkındaydı araması bile beni şaşırtmıştı.

Elimdeki sigaradan son bir nefes alıp yere fırlattım aynı anda da bavulum sapını tutarak yürümeye başladım.

5 koca yıl geçmişti fakat İstanbulda değişen hiç bir şey yoktu..

Aksine ben değişmiştim, artık bir öğrenci değil mimardım. Onun haricinde sigaraya başlamış vücudumun bazı bölgelerine dövmeler yaptırıp saçlarımı belimi geçecek kadar uzatmıştım.

Fakat huylu huyundan asla vazgeçmezdi hala kendi benliğimi sürdürüyordum tek fark kendimle birlikte bir çok erkeği de kendimle birlikte süründürüyordum.

İngiliz erkekleri düşündüğüm kadar akıllı değildi aksine hepsi kız avcısı peşinde olduklarından dolayı fazla aşka sevgiye inanmıyorlardı..

Benimde açıkcası işime geliyordu çünkü bende aşka sevgiye inanmıyordum..

İstanbula gelmemin asıl sebebi ise buradaki bir şirkete atanmış olmam,İngilterede her ne kadar başarılı bir mimar olsamda İstanbuldu burası belli olmazdı ne yapacağım..

Bunları düşünürken bir yandan da İstanbulun kalabalığına ve trafiğine odaklanıyordum. Dahada zorlaşmıştı buralarda hayat, insanlar nasıl kaçmıyordu anlayamıyordum.

Cebimdeki telefonu elime alıp diğer cebimden çıkardığım kulaklığı taktım ardından kulaklıklarımı iki kulağıma götürüp uzun zamandır dinlediğim şarkıyı açtım..

Uzun bir süre İstanbul yollarında dinlediğim müzikle dolaştıktan sonra gitmem gereken ilk adrese gidip kulağımdaki kulaklığı çıkarıp mezar taşına oturdum.

DÖNÜŞ -BASKETBOL AŞKIM 2-Where stories live. Discover now