|11|

17K 968 139
                                    


Genç adam telefonundaki mesajlara göz gezdirirken bir anda hayatına giren bu kadının aynı hızla çıkıp gitmesinin şaşkınlığını yaşıyordu. Son konuşmalarının üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti ama hala bir umut tekrar mesaj atmasını bekliyordu. Üstelik her gün umudu tükeneceğine daha da artıyordu. Bazen eli istemsizce onunla olan konuşmasına girince kendine kızıyordu, hiç görmediği bir kadına sadece konuşarak bağlanma fikri bile güldürüyordu onu.

Şimdi düşününce hiç tanımadığı bu kadın hakkında ne kadar çok şey bildiğine şaşıyordu. Pelin, 20 yaşında üniversite öğrencisiydi. Geniş ailelerden hoşlanıyordu, dört kardeşi vardı, sağ elinin baş parmağına yakın mor renkli bir kelebek dövmesi vardı, bedenen sıradan bir kadındı. Samimi, sahici, hayalperest, mizah sahibi bir kadındı. Sadece birkaç sohbetten tüm bunları öğrenmesi kimin başarısıydı?

Bar taburesinden yavaşça kalktı ve etrafa göz gezdirdi. Ne aradığını dahi bilmezken yanına adımlayan arkadaşını fark edince duraksadı. Derman mekanın sahibi havasında, kendinden emin adımlarla yanına geldi ve ayaklanan arkadaşının omzunu kavrayarak hafifçe salladı. "Hayırdır Polat, daha mekan yeni açıldı?"

Pelin gitmeden birkaç gün önce arkadaşına bu tanımadığı kadın mevzusundan bahsetmişti. O zaman üzerinde fazla durmasa da şu an haddinden fazla kafasını kurcalıyordu.

Pelin başarmıştı. Polat'ın aklını ele geçirmişti fakat kalbini ele geçirmeden vazgeçmişti. Halbuki o da çok uzak bir ihtimal değildi.

"Keyfim yok, eve gideceğim ben." dedi adam gergin bir şekilde. Elindeki telefona gelen bildirim sesi bir an şaşırtmıştı onu. Aceleyle ekranı açtığında Pelin'den beklediği o mesajın gelmediğini anladı. İçindeki kırgınlığı göz ardı etmeye çalışırken onun halini anlayan Derman, "Hala yok mu gizemli kız?" dedi.

Polat başını iki yana salladı ve derin bir nefes alıp henüz dolmaya başlayan mekana göz gezdirdi. Gözleri istemsizce kadınların ellerinde dolaşıyordu ama istediği hiçbir şey gerçekleşmiyordu ki Pelin'i bulabilsin!

"Bence daha da bekleme o kızı. Belli ki eğlenmiş seninle lan!" dedi Derman içten içe arkadaşının her geçen gün büründüğü bu ruh haline şaşırırken.

"Benimle eğlenmedi!" dedi adam sertçe, o benimle gelecek hayali kuruyordu...

O an aklına gelen düşünceyle tüyleri diken diken oldu. Arkadaşına bakan gözleri dalıp giderken aklında dönen düşünceler kalbini kemirmeye başlamıştı bile. Pelin'e yazdığı son cümleyi okumak için telefonunu tekrar açtı. Ona hayal kuracağı yeni kişiyle mutluluğu hangi akla hizmet dilemişti ki?

"Tamam sakin ol, bir şeyler iç ve rahatla."

Derman'ın dediklerine başını iki yana salladı. Onu rahatlatacak tek bir şeyin olduğunu biliyordu. Bu sebeple başını dikleştirdi ve arkadaşına hafifçe gülümsedi. "Onu bulmadan bana gün yüzü yok."

Derman'ın kaşları havaya kalktı. Elin kızını nasıl bulacağını merak ediyor gibiydi ama bir şey sormadı. Birkaç gün sonra arkadaşının aklının başına geleceğini umut ediyordu.

Polat'sa derin bir nefes alarak bardan çıkarken aynı zamanda telefonunu kaydettiği kadının numarasının üstüne dokundu. Anında beliren pencerede arama oluşurken telefonu kulağına dayadı ve içeriye nazaran daha sessiz olan bahçede ileri geri yürümeye başladı.

Tam da tahmin ettiği gibi sadece uygulamadan engel yemişti. Hat çalıyordu ama açılmamakta kararlıydı. Arama kendiliğinden sonlandığında beklemeden tekrar aradı ve tekrar, tekrar, tekrar.

En sonunda sabrı tükenmek üzereydi ki telefonuna gelen bildirimle yüzünde bir gülümseme oluştu. Mesaj bir haftadır beklediği kadındandı...

Pelin: DERDİN NE SENİN?

Pelin: Kaç kez aradın be adam! Açmıyorsam bir sebebi vardır değil mi?

Polat: Sana artık güvenmiyorum.

Polat: Peşimi bırakmayacağını söyleyipte engelleyen de yine sendin.

Pelin: Senin içindi.

Polat: Benim için verdiğim kararları bana da sorsan diyorum?

Pelin: Sorsam bir şey değişmeyecekti Polat. Bana en başından beri nezaketen katlandığını farkındayım.

Polat: Ne o? Yoksa en az beş çocuğu yapacak başka bir adam mı buldun?

Pelin: Tabii ki hayır!

Pelin: Seninle olmayacaksa hiçkimseyle olmaz...

Pelin: Bir dakika şunu yazmak beni biraz utandırdı. (21.00)

Polat: Utanmak? Kızım benim ırzıma geçerken pekte utandığın söylenemezdi ama sen bilirsin tabii. (21.01)

Polat: Tamam, gel kızdırmayacağım seni. (21.01)

Pelin: O öyle değil bir kere... Neyse (21.05)

Pelin: Önemli bir şey yoksa ben gidiyorum?

Polat:

Pelin: Ama ben şu an ağlamak istiyorum! Gitsene ya! Sen fabrika ayarlarına dön hemen!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Pelin: Ama ben şu an ağlamak istiyorum! Gitsene ya! Sen fabrika ayarlarına dön hemen!

Polat: Pelin... Gitmesen?

Pelin: Bu bir evlenme teklifi mi?

Polat: Yükselme o kadar!

Pelin: Çıkma teklifi mi?

Polat: O da pek sayılmaz. Biz şuna tanışma teklifi diyelim.

Pelin: Buna ihtiyacım yok... Yani eğer beni üzmemek içinse gerek yok buna.

Pelin: Ben alışkınım sensizliğe.

Polat: Ama benim ihtiyacım var.

Polat: Ne kadar itiraz etsem de çoktan hayatımda bir yer edinmişsin ve ben seninle mesajlaşmadığım zamanlarda ne yaptığımı unuttum.

Polat: Bu yüzden ihtiyacım var. Gitme bir yere!

Çocuklarımın Babası | Texting ✔︎Where stories live. Discover now